Toplumsal Esenlik Derneği'nin öncülüğünde hazırlanan Türklük Bildirisi, Türkiyelilik tartışmalarına sert tepki gösterdi. Çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisinin imzasını taşıyan metin, "Türkiyellik" kavramını "ırkçı ve Turkofobik" olarak nitelendirerek, bu söylemin Türk ulusunu milliyetsizleştirme amacı taşıdığını belirtti. 

'Türk kimliği hedef alınıyor'

Bildiride öne çıkan başlıklar şöyle:

  • Türk kimliği, 300 milyonluk Türk dünyasının köklerine dayanır. Bu kimliği din veya mezhep üzerinden ikincilleştirme çabaları Turkofobidir.

  • Türkiyellik söylemi, son 10-12 yıldır artan göçmen nüfusuyla toplumumuzu milliyetsizleştirmeyi hedefliyor.

  • Mülteciler, Türk ulusal kimliğini aşındırmak için kullanılıyor. Acilen ülkelerine dönmeleri sağlanmalı.

  • Bölücü terör örgütlerinin 'silahları bırakma' söylemi, Türk ulusunu etnik parçalara ayırma projesidir.

'Resmi Dilimiz Türkçe, Ulusumuz Türk Ulusudur'

Anayasa'nın 66. maddesine atıf yapılan bildiride, "Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili Türkçe’dir, ulusu Türk ulusudur" denilerek şu ifadelere yer verildi:
"Yurdumuz Türkiye, devletimiz Türkiye Cumhuriyeti, bayrağımız Türk bayrağıdır. Edebiyatımız Türk edebiyatı, ordumuz Türk ordusudur."

Kimler İmzaladı?

Bildiriye, aralarında siyasetçiler, akademisyenler ve sivil toplum liderlerinin bulunduğu çok sayıda isim destek verdi. İmzacılar arasında şu kuruluşlar dikkat çekti:

  • Toplumsal Esenlik Derneği – Cemil KILIÇ
  • Ata Parti – Namık Kemal ZEYBEK
  • Toplumsal Yayınevi – Rıza ZELYUT
  • Fatih Atatürkçü Düşünce Derneği – Özlem Uzuner Utku
  • Toplumsal Dayanışma ve Eğitim Derneği – Emre Koşak
  • Son Kale Derneği- Murat Keçik
  • Toplumsal Yaşam ve Düşünce Derneği- Ali Avcu
  • Karapapak Türkleri Derneği- Ergin Aybirdi
  • Börü Budun Dergisi – Uğur Turgut
  • Ilgar Erdebil Horasan Alevi Ocağı Vakfı- Ali Aker
  • Yeni Bin Yıl Derneği – Sevinç Tunç Aydın
  • Tuva’dan Tuna’ya Derneği – Mehmet Celal Ertürk
  • Meslekî ve Teknik Eğitimciler Sendikası Toroslar – İbrahim Diri
  • Çepni Dernekler Federasyonu- Muhammed Arif Genç
  • Gümüşhane Kürtün Çepni Derneği- Ümit Yalım
  • Güvendi Çepni Boyu Derneği Genel Merkezi – Ercan Kandemir
  • Yeni Göktürk Derneği Genel Merkezi- Serkan Gürkan
  • Balıkesir Çepni Boyu Derneği- Serkan Dere
  • Ankara Çepni Derneği- Salih Türkyılmaz
  • Meşale Derneği- Keramettin Büyükşahin
  • Suriyeliler Suriye’ye Platformu- Eray Ertürk

'Ne Mutlu Türk’üm Diyene'

Bildiri, "Türk ulusu bölünemez" mesajıyla son bulurken, "Ne Mutlu Türk’üm Diyene" ve "Varlığımız Türk varlığına armağan olsun" sözleriyle ulusal birlik vurgusu yapıldı.

İşte bildirinin tam metni:

TÜRKLÜK BİLDİRGESİ

Dünyanın en güzel coğrafyalarından biri olan Türkiye’miz, tarih boyu pek çok farklı uygarlığa beşiklik yapmıştır. Bu topraklarda yaşamış olan her uygarlık, gerek ulusumuzun gerekse bütün insanlığın ortak kültür değerleri arasında yer almaktadır.

Ülkemizin güncel bütün maddi ve manevi varlıklarına sahip çıktığımız gibi geçmiş bütün uygarlıkların mirasına da sahip çıkmayı insanî ve ulusal bir görev biliyoruz.

Bu bilinçle günümüz Türk toplumunun görkemli bir tarihsel süzülüş sonucu inşa edildiği gerçeği hiçbir biçimde yadsınamaz.

Tarihin gelişim aşamaları bağlamında, ulusumuz, pek çok kaynaktan beslenerek kimliğini oluşturan eşsiz bir toplumdur. Söz konusu kaynakların içinde kimilerince Orta Asya denilen ama bizce Türkistan olarak adlandırılması gereken coğrafya başat önemdedir. Zira dilimizin kaynağı orasıdır. Türk dilinin kökü Orkun’u, Selenge’yi, Altay’ı, Ötüken’i, Hazar’ı, Horasan’ı ve Maveraünnehir’i de içine alan Türkistan’dadır. Ulusumuzun ana gövdesini oluşturan Yörük Türkmen kitleler Anadolu’ya Türkistan’dan göçüp gelmiştir. Bu göç daha sonra Trakya ve Balkanlar’a dek uzanmıştır.

Yörük Türkmen kitleler Anadolu’nun eski halklarıyla yüzyıllarca birlikte yaşamış, iç içe geçmiş, akraba olmuş ve beraberce ortak bir kimlik inşa etmiştir. Bu kimlik, Balkanlar’dan, Kafkasya’dan ve Mezopotamya’dan gelen kitlelerle daha da renkli ve güçlü bir yapıya dönüşmüştür. Bu yapı, Ulusal Kurtuluş Mücadelemizi zafere taşıyan Türk ulusunun ta kendisidir. Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Ege’de, Sakarya’da, Antep’te, Maraş’ta, Çukurova’da ve Kıbrıs’ta çelikleşen irade Türkiye’nin uluslaşma iradesidir. Bu irade, TBMM’nin açılışı, Cumhuriyet’in ilanı ve devrim yasalarının kabulüyle iyice perçinlenmiş ve daha da güçlenerek somutlaşmıştır.

Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Atatürk bu ülkede yaşayan halkın adını şu özlü sözüyle çok açık bir biçimde ortaya koymuştur:

“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Ulusu denir.”

Bu tarihsel, sosyolojik, siyasal ve kültürel gerçekler gün gibi ortada iken, emperyalist özlemler doğrultusunda başlatılan ve yeni Anayasa çalışmalarına zemin oluşturulmak istenen Türkiyelilik söylemi ırkçı ve “Turkofobi” olarak nitelenmesi gereken son derece zararlı bir anlayışı ifade etmektedir.

Türk ulusu yerine Türkiyeliliği ikame etmeye çalışan çevreler, yaklaşık son 10 - 12 yıldır yaşanan mülteci, sığınmacı ve kaçak akınından da yararlanarak toplumumuzu milliyetsizleştirme hedefini gerçekleştirmek istemektedir. Bu nedenle mülteci, kaçak ve sığınmacıların bir an önce ülkelerine geri dönüşleri sağlanmalıdır.

Zira Türk ulusu ile bütünleşme ve kaynaşma iradesinden son derece uzak olan mülteci, sığınmacı ve kaçaklar ülkemizin ulusal kimliğini erozyona uğratmak ve Türkiyelilik adı altında pazarlanmaya çalışılan Emevici Arabizasyon politikası için kaldıraç olarak kullanılmaktadır.

Anlaşılmaktadır ki, bölücü terör örgütünün sözde silah bırakma gösterisi ve terörsüz Türkiye adı verilen tuzaklı ve kuşku yüklü yeni süreç, Türk ulusunu etnik parçalara bölme amacını taşımaktadır. Bu amaç Kürt- Arap -Türk ittifakı ve ümmet birliği aldatmacasıyla pazarlanmaya çalışılmaktadır.

Bilinmelidir ki Türk kimliği, ülkemizde başka hiçbir kimliğin alternatifi yahut karşıtı değildir. Bu topraklarda geçmişten beri var olan bütün kültürel kimlikler ve yerel diller ulusumuzun ve evrensel kültürün yadsınamaz bir parçasıdır.

Öte yandan Türkiye’de Türklük, Anayasamızın 66. Maddesinde de belirtildiği üzere Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığının öbür adıdır.

O halde;

Yurdumuz Türkiye,

Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti,

Bayrağımız Türk bayrağı,

Resmi dilimiz Türk dili,

Edebiyatımız Türk edebiyatı,

Sinemamız Türk sineması,

Demokrasimiz Türk demokrasisi,

Ordumuz Türk ordusu,

Ulusumuz Türk ulusudur.

Devletimizin kurucusu, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Bilinmelidir ki, Türklüğü dinsel ve mezhepsel kimliklerle önemsizleştirme ve ikincilleştirme çabaları da apaçık bir biçimde “Turkofobi” suçudur. Bu suç insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında görülmelidir. Özellikle ulusumuzun büyük bir bölümünün mensup olduğu aziz dinimiz İslam kullanılarak Türk kimliğine karşı ümmet söylemi maskesiyle Emevî Arap milliyetçiliğinin propaganda edilmesi hiçbir samimi Müslüman Türk’ün kabul edebileceği bir tutum değildir.

Gerçek şu ki, Türk kimliği köklü ve derin bir kimliktir. Bu kimlik 300 milyonluk Türk dünyası kavramının temelini oluşturan Türk Kağanlığı’ndan beslenmektedir. Bu bağlamda Türk Devletleri Teşkilatı Türklüğü dünya çapında temsil eden bir yapı olarak en önemli ulusal kurumlarımızdandır.

Biz Türk ulusçuları olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün yurttaşlarını yukarıda sıraladığımız toplumsal, siyasal ve tarihsel gerçeklere içtenlikle sahip çıkmaya, her türlü bölücü, ırkçı, dinbaz, inkârcı ve emperyalist harekete karşı birlik ve bütünlük içinde bir arada yaşama iradesini güçlendirmeye çağırıyoruz.

Ne Mutlu Türk’üm Diyene! Varlığımız Türk varlığına armağan olsun!