Toplumsal Özel

“İşimizi Geri İstiyoruz” eylemlerinin sembol ismi, ihraç edilmiş akademisyen Nuriye Gülmen, 2020'den bu yana tutuklu.  

2016 yılında OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu görevinden ihraç edilen Nuriye Gülmen, 324 gün açlık grevi yapmış; “silahlı terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla yargılandığı davada altı yıl üç ay hapis cezası almıştı.

5 Ağustos 2020’de İstanbul Okmeydanı’nda bulunan İdil Kültür Merkezi’ne düzenlenen baskında gözaltına alınan Gülmen, tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilmişti.

S, R VE Y TİPİ CEZAEVLERİ...

Nuriye Gülmen’e ‘terör örgütü üyeliği’ iddiası ile 10 yıllık hapis cezası verilmişti. Hapis cezasının İstinaf Mahkemesin tarafından onaylanmasının ardından Gülmen’in avukatları davayı Yargıtay Mahkemesine taşıdı. Yargıtay sürecinde davada delil gösterilen dijital materyal, başka bir davada daha delil gösterildi. Diğer mahkemede, söz konusu materyale ilişkin Adli Tıp Kurumu ve yeminli bilirkişiye gönderilen delillere ilişkin raporlar sonuçlandı. Yapılan incelemede delilin içeriğinin boş olduğu tespit edildi. Nuriye Gülmen'in Marmara Kapalı Hapishanesi'ndeki tutsaklığıysa sürüyor. Fakat Gülmen, gazetemize yazdığı mektupta kendi tutsaklığından Yüksek Güvenlikli S, R ve Y Tipi hapishanelerde tutulan arkadaşlarının durumundan söz etti. 

Açılalı birkaç yıl olan bu hapishanelerin nasıl yerler olduğunu "biz de burada uygulanan tecridin boyutunu arkadaşlarımız buraya sürgün edilince öğrendik" sözleriyle anlatan Gülmen; bu hapishanelere karşı ölüm orucu ve açlık grevi eylemlerinin devam ettiğini vurguladı. Gülmen, "Nurettin Kaya yaklaşık 200 gündür ölüm orucu eyleminde. Sekiz devrimci tutsak da açlık grevinde" dedi. 

'İNSAN BÖYLESİ YERLERDE ANCAK DİRENEREK VAR EDEBİLİR KENDİNİ'

Gülmen, gazetemize yazdığı mektupta "insansızlığa, güneşsizliğe, doğadan en sert şekilde koparılmışlığa mahkum edilmek isteyenlere ses olmamız" çağrısında bulunurken "insan böylesi yerlerde ancak direnerek var edebilir kendini" ifadesini kullandı. 

Gülmen'in mektubunda bahsedilen Nurettin Kaya, 200 güne yakın bir süredir S, R, Y tipi hapishanelerin kapatılması, tutukluların ailelerinin ikamet ettiği yerlere yakın cezaevlerine sevk edilmesi ve arkadaşları ile kalabileceği cezaevine sevk edilme talebiyle ölüm orucunda bulunuyor.

KUYUYU ANDIRAN CEZAEVLERİ... 

Bu hapishane koşullarıyla ilgili bilgi almak amacıyla konuştuğumuz Nuriye Gülmen'in kardeşi Beyza Gülmen, tutsaklar arasında kuyu tipi olarak adlandırılan bu hapishanelerin uzun duvarları ve dar alanıyla fiziksel olarak da kuyuyu andırdığını anlattı. Hücrenin ayrı havalandırmanın ayrı olduğu bu hapishanelerde, mekansal bütünlüğün de olmadığını aktaran Gülmen; tutsaklar, hücrede tek olduğu gibi havalandırmaya da tek çıkarıldığını belirterek havalandırmaya birlikte çıkabilmek için direnmek gerektiğini aktarıyor. Gardiyanların tutsaklarla megafon aracılığıyla iletişim kurduğu bu cezaevlerinde tutsaklar F tipinden çok daha ağır tecrit koşullarında bulunuyor. Gülmen, bu hapishanelerde sadece siyasi suçluların değil adli suçluların da bulunduğunu aktardı.