Umut Taştan

Menteş ailesi, 21 Nisan’da şerit ihlali yaparak Yaşar Menteş(60), Dursun Gülay Menteş(58) ve Ali Emre Menteş’in (21) ölümüne sebep olan kamyonetin sürücüsü İbrahim Türk’ün delillere rağmen serbest bırakılmasına tepki gösterdi.

Olay Adana’nın Feke-Saimbeyli karayolunun Yeşilvadi mevkiinde meydana gelmişti. İbrahim Türk’ün kullandığı 34 BTE 687 plakalı araç kendi şeridinden çıkıp karşı şeritte seyir halinde olan 01 Y 6906 plakalı cipe çarpmıştı. Olay yerine intikal eden sağlık ekiplerince kontreller yapılmış, Yaşar Menteş ve eşi Dursun Gülay Menteş’in olay yerinde hayatını kaybettiği belirtilmişti. Yaralı olarak hastaneye kaldırılan Ali Emre Menteş de hastanede yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı.

Yaralılardan bir çocuk annesi Esra Yılmaz ise 70 gündür Adana Şehir Hastanesi’nde yaşam mücadelesi veriyor.

Kazaya sebebiyet veren Akenerji şirketinin personeli İbrahim Türk, Feke Devlet Hastanesi’ndeki tedavisinin ardından gözaltına alınmış, Kaza tutanağında, Türk’ün, ‘aksine bir işaret bulunmadıkça trafiği aksatacak ya da tehlikeye düşürecek şekilde şerit değiştirmek’ kuralını ihlal ettiğine yer verilmişti. Yaşar Menteş’in ise kural ihlali yapmadığı kanaatine varıldığı vurgulandı, Kamyonetin 6’ncı viteste kaldığı da tutanaklarda yer aldı.

İbrahim Türk'ün trafik kurallarını ihlal ettiği ve Dursun Mehteş'in ise kurallar doğrultusunda yoluna devam ettiğin ilişkin tutulan kaza tutanağı şu şekilde: 

Türk, "Kaza gerçekleştiğinde yaklaşık 50 kilometre hızla gidiyordum. Üçüncü viteste ilerliyordum. Karşımdaki aracın hızını hatırlamıyorum. Kaza nasıl gerçekleşti, hiçbir anlam veremiyorum. Bir anda çarpıştık. Şerit ihlali yapmadım. O anda telefonla ya da başka bir şeyle uğraşmıyordum. Önümde bir araç da yoktu, sollamaya çıkmamıştım. Kazadan sonra belli bir süre gözlerimi açamadım, öldüm sandım." Ifadelerini kullanmış, sevk edildiği nöbetçi mahkemece yurt dışı çıkış yasağı konularak adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.

Anne, baba ve bir kardeşini kaybeden Eren ve Ersin Mehmet Menteş kardeşler, mahkemenin kararına itiraz etti. Bir çok kez başvurduklarını belirten Menteş kardeşlerin itirazları kabul edilmedi.

Menteş ailesinin, sanığın adli kontrol tedbirleri ile serbest bırakılmasına ilişkin yaptığı itiraz şu şekilde:


Feke Sulh Ceza Hakimliği, Menteş ailesinin yaptığı itirazı 'dosya içerisinde yeterli delil bulunmadığı' gerekçesiyle reddetti. Mahkeme Türk hakkında uygulanan 'yurt dışına çıkış yasağı'nın devamına ve ayrıca haftanın belirli günlerinde ikametgah adresine yakın olan kolluk biriminde 'imza atması'na karar verdi.

'SAVCI, KAZADIR DEYİP GEÇTİ'
Toplumsal’a açıklamalarda bulunan kardeşlerden Ersin Mehmet Menteş, babasının kullandığı aracın ideal bir hızda gittiğini ve karşıdan gelen aracın ise 150 kilometre hızla ters şeritten geldiğini, gerçekleşen olayın kaza değil cinayet olduğunu söyledi:

Babamların ölümüne sebebiyet veren, onların katili vitesi 6’da. Kilometre hızı 150 civarında, kendi şeritinden çıkarak babamların şeritine giriyor. 3 metre babamın şeritinde, yaklaşık 2 metre refüjde çarpıyor. Bizim arabamızın güçsüz olmasından dolayı üstüne basılmış kutu kola gibi eziliyor araba

‘’Bir yargılama oldu mu olmadı mı onunda farkında değiliz’’ diyen Ersin Mehmet Menteş ‘’Olaydan bir kaç gün sonra şikayete gittiğimizde savcı, ‘kazadır, senin de başına gelebir’ söylemiyle sanki olaya bir taraf gibi, sanki 3 insan ölmemiş gibi davrandı. Çıkıp sokakta bir tane insana tokat atsam beni tutuklarlar ama bu kişi üç insanı öldürüyor ve kaza deyip geçiyorlar’’ ifadelerine yer verdi.

İbrahim Türk’ün farklı farklı hastanelere götürülerek kaçırılmaya çalışıldığını ve delil karartıldığını belirten Menteş ‘’Şahıs, yakın mesafede devlet hastanesi dururken özel bir hastaneye götürülüyor. Resmen kaçırıyorlar ve istedikleri sonuçları alıyorlar. Koronavirüs teşhisi konuluyor, ‘bacağı kırık’ deyip ‘şu kadar süre kalması gerekiyor hastanede’ diyorlar. Bu geçen süreçte kendilerini aklamaya çalışacak her şeyi yapmışlar’’ dedi.

Aracın AKENERJİ ELEKTRİK ÜRETİM A.Ş. adlı bir şirkete ait olduğunu belirten Menteş, Türk’ün bu firmada elektrik teknikeri olarak çalıştığını ve aracı sürme yetkisi olmadığını belirttiği açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

'ISRARLA TUTUKLAMIYORLAR'

Araç, Akenerji denen bir firmaya ait. Kullanan kişi de orada çalışan teknik personel, aracı kullanmakla görevli kişi değil. Bu şahsın görevi elektirik aksaklıkları ile ilgilenmek bu araçla bir bağlantısı da yok. Bu tarz yerlerde iş bölümü vardır ve bu araçla o şahsın bir işi yok.

Biz 3-4 defa tutuklanmasını istedik, dilekçe verdik tutuklanmadı, bu karara itiraz ettik ve yine tutuklanmadı. Savcı ıslarla bu kişiyi tutuklamıyor. Savcıdan da geçtim devlet bu adama bir şey yapmıyor, sanki suçlu benim babammış gibi hissettiriyorlar artık bize.

Ben savcıya da söyledim eğer suçlu babam ise cezasını ben çekmeye razıyım. Polis tutanakları ortada. Ya bu ülkede suçsuz bile olsanız, bir olaya karıştığınızda size öldürmesinler, zarar vermesinler diye içeri alırlar. Bunda o da yok, biliyorlar bizim bir şey yapmayacağımızı, namuslu vatandaşlar olduğumuzu. Tek suçumuz maalesef böyle olmak galiba.

Ömrümüzün sonuna kadar adaletin yerine gelmesi için savaşacağız, mücadele vereceğiz. Ben 21 yaşındaki kardeşimin mezarına gidipte ben vazgeçtim diyemem, annem ve babama bunu söyleyemem. Beş yaşındaki yeğenim 70 gündür annesiz ve maalesef babasızda şu an. Çünkü kardeşimin eşi başından ayrılamıyor, hastane bahçelerinde yatıp kalkıyor. Ben o yeğenimin yüzüne bakamam. Her konuştuğumda ölen dayısını, annesini sormasın diye kırk takla atıyorum, şaklabanlık yapıyorum.

Eren Menteş ise ailesinden 3 kişinin yaşamını yitirdiği olayda İbrahim Türk'ün ifadelerindeki çelişkilere dikkat çekti. Türk'ün sağlık çalışanlarına ve savcılığa farklı ifadeler verdiğini belirten Menteş ''Araç kullananlar iyi bilir kazadan sonra ‘iki bacağının kırık‘ olduğunu söyleyen by kişi debriyaja basmadan çalışır bir aracın vitesini değiştiriyor, bunu nasıl başaracak, kim başarabilir? Bu adalet ile dalga geçmektir. Savcı ambulans şoförünü ifadeye çağırıyor ve şahsın ne dediğini soruyor. Kendisi ambulans şoförüne ‘benim gözüm kararıdı , onu ovalarken bir anda çarptım’ demiş, ifadesinde ise ‘ben 50 km hızla gidiyordum, onlar bana çarptı’ cümlesini kullanmış'' dedi.

'DOSYAYI KAPATMA ÇABASINDALAR'
''İlk başta Kozan Devlet Hastanesi’ne daha sonrasında ise Balcalı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülüyor, bu bölgedeki en iyi hastane. Orada 5 gün kalıyor ama ne yapıldığına ortada hiç bilgi yok. Bu kadar ciddi problemleri olduğunu düşündükleri adamı bu hastaneden alıp Hatay İskenderun’daki Palmiye Hastanesi’ne, çok sıradan bir hataneye sevk ediyorlar. Şahsın bir sağlık sorunu olmadığı da raporlarda sabit, bir de geçtiğimiz ayın 10’una ilişkin ‘çalışabilir raporu’ verilmiş kendisine'' diyen Eren Menteş, şu ifadelere yer verdi:

Bu işlemleri delil kaçırmak için yaptılar. Hiç bir hastanede ya da olay esnasında bu kişiden kan alınmamış, alkolmetre üfletilmemiş. Bir tek Adana’da kan alınıyor kendisinden bu işlemde çok çok sonra yapılıyor. Olay yerinde bilinci açık, baygınlığı yok, nefes alıp verdiği halde alkolmetre neden üfletilmiyor?

Bu kişinin bağı ne ki bu kadar kurtarma peşine düşüyorlar. Bağlı olduğu Akenerji olmasaydı, bu süreç bu şekilde olmayacaktı. Bu şirketin personeli olay yerine geliyor, benim orada ailem ölmüş araçlarının kameralarını söküyorlar. Polis de bunlardan alıyor görüntüleri. Böyle bir adalet olabilir mi? Suçludan suçun delilini istiyorlar. 2020’den sonraki görüntüler çıkmadı, çıkması mümkün de değil. O adam şoför kadrosunda da yok firmanın. Aracın asıl şoförü de ‘benim kameram çalışıyordu’ demiş. Olayın her yanı çelişki. İfadeler, yaptıkları hareketler, savcının bunları salması hepsi baştan sona çelişki. Dosyayı almaya gittim, içeriğe bakmak için oradaki memuralar beni tersliyorlar. Hepsi bir ağızdan olayı kapatma çabasında gibiler.

'ŞİRKET İLE GÖRÜŞMEYECEK, UZLAŞMAYACAĞIZ'

Kazaya sebebiyet veren İbrahim Türk'ün personeli olduğu Akenerji adlı şirketin kendileriyle iletişime geçmeye çalıştığını belirten Eren Menteş açıklamalarına şu şekilde devam etti:

Savcının yanına gittiğimde ‘bu bir kaza çık dışarı’ dedi. Benim ailemi katleden kişiyi serbest bırakıyor, bir de beni tersliyor. İstiyor ki bu olayın üstüne düşmeyelim, kaza deyip geçelim istiyor. Israrla bize ‘kaza’ dayatması yapıyor.

AK Enerji ilk günden beri akbaba gibi başımıza üşüştü. Cenazemizi daha yeni toprağa vermişiz, geliyorlar yanımıza ‘şirketle görüşün, uzlaşın’ diyorlar. Bu alçaklıktır biz o şirket ile görüşmeyeceğiz, uzlaşmayacağız. Bizim onlardan ne özür beklentimiz olabilir ne de maddi bir çıkar. Biz adalet önünde suçlu veya suçlular kimse hepsinin cezasını çekmesini istiyoruz. Uzlaşıyı da savcı ile yaptılar zaten, o kişi şu an serbest. Bir gün bile yatmadı o kişi.

Karara itiraz ettik. İtirazlarımızın hepsi reddedildi. Bu kadar kolay olabilir mi, benim 21 yaşındaki plotluk hayali olan kardeşimi öldürdü ve şimdi dışarıda geziyor. Bunun cezası olmaz mı?