İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 2010'da gözaltına alınıp kötü muamele ve çıplak aramaya maruz bırakıldıktan sonra yaşamına son veren Onur Yaser Can'ın gözaltı evrakında sahtecilik yaptıkları iddiasıyla 4'ü polis 5 sanığın yargılandığı davada mütalaa açıklandı.

Toplam 5 sanık hakkında, 'gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma', 'kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği' ve 'resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme' suçlarından 6,5 yıldan 17’şer yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın duruşması, mahkeme salonunun küçük olması nedeniyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşmaya Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can ve avukatlar katıldı. Sanıklar Hakan Aydın, Onur Ülker ve Yunus Başay ise duruşmaya Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Duruşmayı HDP Milletvekili Züleyha Gülüm izledi.

'SORGUDAKİ POLİS ONUR'A TOKAT ATMIŞ'
Tanıklar Onur Yaser Can'ın'in karakola birden fazla kez gittiğini ve kendilerine, karakoldayken çıplak aramaya maruz bırakıldığını söylediğini beyan ettiler. Tanıklardan Tarkan Tufan, mahkemedeki beyanında, Onur’un kendisine tokat atıldığını ve polislerin sorgulama sırasında 'Kaç paralık adamsın' diye soru sorduklarını aktardığını belirtti. Tanıklar Serdar Gülen, Selda Taşkın, Burak Acıd ve İbrahim Emrah Özgün de Onur’un intihara meyilli biri olmadığını ve ailesinin zarar görmesinden endişe ettiğini söylediğini anlattı.  

'EVRAKTA SAHTECİLİK SUÇU İŞKENCE İLE İLİNTİLİDİR'
Onur Yaser Can'ın kız kardeşi Ezgi Sevgi Can ise mahkemedeki beyanında şöyle konuştu: 

"Sanıkların yıllardır yalan beyan verdikleri çok açık. Evrakta sahtecilik suçu, işkence ile ilintilidir. Bu suçlar yaşam hakkının ihlaline sebep olmuştur. Biz 13 yıldır bu davada tırnaklarımızla kazıyarak bu aşamaya geldik. Annemin, babamın hayatına mal olan mücadeleyle buralara gelindi. Sanıkların suçu sadece evrakta sahtecilik değildir. İşkence ile ilgili suç duyurumuzu dikkate almanızı talep ediyorum. Adalet ihtiyacına cevap vermenizi talep ediyorum. Sadece Yaser değil, Hatice ve Mevlüt de öldü. 

'BU SADECE EVRAKTA SAHTECİLİK DEĞİL, DELİLLERİ YOK ETMEYE DE GİRİYOR'
Onur Yaser’in gözaltına alınırken karakolda bulunan kameraların çektiği görüntülere ulaştıklarını belirten avukatlar, videonun dava dosyasına eklenmesini talep etti. Videoda Onur Yaser’i ifade için karakola getiren polislerin görüntülerinin olduğunu söyleyen avukatlar, “Asansöre giriş yapılırken sanıkların Yaser’e el kaldırdığını sizler de göreceksiniz. Sanıklar yıllardır dosya hakkında mahkemeye yalan beyanda bulunmaktadırlar. Sanıkların savunmalarındaki çelişkiler açıkça ortaya koyulmuştur. Bu sadece sahtecilik değil, aynı zamanda delilleri yok etmeye de giriyor” dedi. 

Duruşmaya SEGBİS ile katılan sanıklar, savunmalarını yapmak için ek süre ve beraatlerini talep etti. Ezgi Sevgi Can’ın avukatları ise eski polisler hakkında işkenceden, intihara sürükleme ve eski bilirkişi hakkında resmî belgede sahtecilikten suç duyurusunda bulunulmasını talep etti. Sanık avukatları da savunmalarını hazırlamak adına ek süre talep etti. 

SANIK POLİSLERİN 27 YIL 7 AYA KADAR CEZALANDIRILMALARI TALEP EDİLDİ
Duruşmada mütalaasını açıklayan Cumhuriyet savcısı, eski bilirkişi Zafer Kökdemir’in 'resmi belgede sahtecilik' suçu hakkında gerçeğin meydana çıkmasını engellemeye yönelik eyleminin bulunmadığı anlaşıldığı gerekçesiyle beraatini, sanıklar Muhammet Ongun, Onur Ülker, Hakan Aydın, Yunus Başar hakkında ise olaya ilişkin kolluk tutanakları değerlendirildiğinde, sanıkların 'iştirak halinde birden fazla resmi belgede zincirleme olarak sahtecilik' ve 'resmi belgeyi bozma' suçunu işlediklerine yönelik ayrı ayrı 27 yıl 7'şer aya kadar cezalandırılmalarını talep etti. 

DURUŞMA 5 HAZİRAN’A ERTELENDİ 
Mahkeme heyeti, sanıkların ve sanık avukatlarının mütalaaya ilişkin savunmalarını hazırlamaları için duruşmayı 5 Haziran 2023 tarihine erteledi. 

Duruşma sonrası adliye önünde basın açıklaması yapan Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can bu celsenin zaferle sonuçlandığını belirterek şunları söyledi:

BUGÜN ZAFERLE SONUÇLANAN BİR CELSEYDİ: Bugün zaferle sonuçlanan bir celseydi diyebiliriz. Bu celsede tanıkların dinlenmesine devam edildi. Biz aslında 13 yıldır hiçbir mahkemeye sunamadığımız, bir türlü delil olarak dikkate alınmayan elimizdeki narkotik büro giriş çıkışlarını gösteren kamera kayıtlarını mahkeme huzurunda izlettik ve bunun tartışmasını yaptık.

SANIKLARIN YALAN BEYANLARI ORTAYA ÇIKTI: Kamera kayıtlarıyla, sanık polislerin aslında yalan beyanla Onur Yaser Can'ın yakalamasında da bulunmadıklarını, evrakta sahtecilikle ilgili hiçbir iştirakleri olmadığına dair yalan beyanını kanıtlar nitelikte bir delil sunduk mahkemeye. Mahkeme bu delilimizi de dikkate aldı. Aslında ana talebimiz de geçen celsede verilen bu işkenceyle ilgili mahkemenin suç duyurusunda bulunmama kararından geri dönmesiydi.  

MÜTALAADA SUÇUN SOMUTLAŞTIĞININ ALTI ÇİZİLDİ: Bu celsede bu karardan da geri dönülmesi talebimizi yineledik. Ve neticede savcı bir mütalaa verdi. Mütalaa çok ayrıntılı ve evrakta sahtecilik suçunu tespit eden delillerin daha önceki soruşturma aşamalarında tartışılmadığının altını çizen Onur Yaser'in ardından bıraktığı el yazısında evrakta sahtecilik suçunun somutlaştığının altını çizen ayrıntılı bir mütalaa sundu.

İŞKENCE DUYURUSUYLA İLGİLİ TALEBİMİZ DİKKATE ALINDI: Savcı, sanıkların evrakta sahtecilik ve suça iştirak suçu olduğunu beyan etti. Bu anlamda tüm sanıkların bu konuda evrakta sahtecilikle ilgili ceza almasıyla ilgili bir mütalaa verdi. Ayrıca bizim bu işkence duyurusuyla ilgili talebimizi tekrar dikkate aldıklarını gösteren bir ara karar var. Bu buna hükümle birlikte karar vereceklerini dair bir madde var. Bu işkencenin işkence iddialarımızın duyulduğunu gösteren bir madde. Bununla ilgili mahkemenin bir suç duyusunda bulunma ihtimalini de ortaya koyan bir madde. 13 yıldır süren bir dava var. Maalesef ne anneciğim ne babacığım görebildiler bugünkü duruşmayı. Ama onların çok büyük emeği var. Biz iğneyle kuyu kaza kaza bu noktaya geldik. O videoları da annem ve babam hazırladı. Bize 10 tane CD verdiler. O CD'lerin hiçbirinde sorgu odası kayıtları yok. Sadece asansör önü, işte koridor kayıtları var.

İŞKENCE, EZİYET VE İNTİHARA SÜRÜKLEMEDEN DE CEZA ALACAK BU SANIKLAR: Narkotik bize dalga geçer gibi böyle kayıtlar verdi. Biz bunlardan dahi bu sanıkların yalan beyanlarını ortaya çıkardık. 13 yılın sonunda gelinen aşamada bu sanık polisler nihayet yargı önüne çıktılar. İnanıyorum ki ben sadece evrakta sahtecilikten değil, diğer asıl suçları olan işkence, eziyet ve intihara sürüklemeden de ceza alacak bu sanıklar. Biz de sonuna kadar takip edeceğiz. İşkenceden ceza alana kadar o sanıklar bu dava devam edecek. Ben buna inanıyorum ve çok teşekkür ediyorum.”

'İŞKENCE VE İNTİHARA SÜRÜKLEME KONUSUNDA VERİLEN KARARDAN DÖNÜLDÜ'
Müşteki avukatlarından Duygu Köksal ise ara kararla işkence ve intihara sürükleme suçundan da suç duyurusu yapılma ihtimalinin doğduğunu belirterek şöyle konuştu:

Resmi belgede sahtecilik suçu açısından özellikle de bunun böyle bir sıralı amirler zinciri çerçevesinde iştirak bağı da kurularak iyi bir mütalaayla bunun ifade edilmesi anlamında bu celse bizim için tatmin ediciydi. Tabii ki kararı göreceğiz. Ancak bu celsenin bizim için en önemli noktalarından bir tanesi bir önceki celse verilen bu konuda bir karar verilmesinde yer olmadığına ilişkin işkence ve intihara sürükleme suçu açısından verilen karardan dönülmesiydi. Dolayısıyla da bununla alakalı suç duyurusunun yapılma ihtimalinin doğduğunu gördük. Bunu hükümle göreceğiz elbette 5 Haziran'daki duruşmada. Fakat bu dosya her şeyin ötesinde fiziksel işkencenin yanında psikolojik işkence ve işkencenin psikolojik boyutu kapsamında da çok kıymetli ve önemli bir dava olduğunu düşünüyorum.