Fatih Sultan Mehmed ve ordularının ilk ayak bastığı yerdir Karagümrük...

Osmanlı İmparatorluğu'nun en ünlü kabadayısı Kara Davud'un yönetiminde bölgeye giriş çıkışların ve gümrük işlemlerinin kontrol edildiği bir bölge olarak bilinirmiş Karagümrük...

Adını da Davud'un 'kara'sından ve gümrük bölgesi olmasından almış bu özel semt...

İşte  Karagümrük'te kabadayı Kara Davud'un ayak izleri halen hüküm sürmektedir...

Her semt özeldir, her semtin kendine özgü kuralları vardır...

İstanbul'un bu kendine münhasır semtinde yaşam ve dünya görüşü daha bir farklıdır...

Orada gerçek bir mahalle kültürü hakim olduğu gibi bu kültürün tüm ritüelleri de eksiksiz yaşanır...

Karagümrüklü bu kültürünü takımına sahip çıkarken de eksiksiz gösterir...

Karagümrüklüleri diğer takım taraftarlarından ayıran en büyük özellik semtlerine ve takımlarına olan derin sevdalarıdır...

Onlar taraftar değil Karagümrüklüdür..

Karagümrük maçlarının İstanbul ya da deplasmanda olması Karagümrüklü için hiç farketmez...

Karagümrüklü bir gece önce Caner Pub'da, oynanacak maçın adeta provasını yapar...

Her taraftar Karagümrük oyuncusudur, her taraftar Karagümrük teknik direktörüdür...

Ve bu ruh durumuyla maça hazırlanır Karagümrüklü...

Yenilmek ya da yenmek onların Karagümrük aşklarını zerrece etkilemez...

Onlar
Karagümrük'ü her koşulda kayıtsız şartsız sever...

Tıpkı Konyaspor maçı ve sonundaki gibi...

İki farklı öne geçip  rakibin beraberliği yakalaması, son dakikalarda yine öne geçip ardından Konyaspor'un uzatmanın son dakikasında attığı  gol bile önceden yapılması planlananlarını sekteye uğratmamıştır...

Maç sonu yapılacak iş bellidir...

Semte gidip Caner Pub'da bir sonraki maçın hazırlığını yapacaktır Karagümrüklü...

'Öyle bir sevda ki tarif edilmez...

Karagümrüklü olmayan bilemez' der Karagümrüklü...

Ve biz de susarız.. .

Hoşça ve dostça kalın...