Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla birlikte Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı.

Hükümetin İstanbul Sözleşmesi’nden tek imzayla ayrılmasına hem ulusal hem de uluslararası kamuoyundan itirazlar gelmeye devam ediyor.

Meclis onayından geçen bir kanun olan sözleşmenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tek imzasıyla feshedilmesi hukuki tartışma yarattı. Başta CHP olmak üzere birçok siyasi partinin yanı sıra çok sayıda baro, kadın örgütü ve kişi kararın iptali için Danıştay’da dava açtı.

İDDİA: KARAR TEMMUZ'DA ALINDI
Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın haberine göre AKP kaynaklarına göre karar sürpriz değildi. Bir parti yöneticisinden edinilen bilgiye göre sözleşmenin feshine, Ayasofya Camii’nin ibadete açılmasından önce Temmuz 2020’de karar verildi.

Geçen 8 aylık zaman diliminde de Avrupa Konseyi nezdinde bazı süreçler beklendi ve geçen hafta fesih kararı yayımlandı. AKP’de bu karar için, “İstanbul Sözleşmesi’nden zihnen çıkmıştık, şimdi resmi olarak da çıktık” yorumu yapıldı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Başlangıçta kadın haklarının güçlendirilmesini teşvik etmeyi amaçlayan İstanbul Sözleşmesi, Türkiye’nin toplumsal ve ailevi değerleriyle bağdaşmayan eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından manipüle edilmiştir. Türkiye’nin sözleşmeden çekilme kararı alması da bu nedene dayanmaktadır” denildi.

SADECE KADIN DÜŞMANLIĞI DEĞİL, HOMOFOBİ DE...
AKP’li kaynaklara göreyse konu sadece bir “manipülasyon” değil. Uluslararası sözleşmeleri işler hale getirmek için ona uygun yasalar yapılması zorunluluğuna işaret eden bir yönetici bu kapsamda eşcinselliğin eğitim ve toplum hayatında varlığını kabule dair düzenlemeler yapılmasının gerektiğini, AKP’nin ise bunu kabul edemeyeceğini söyledi.

Çok sayıda hukukçu fesih kararının Anayasa ve kanunlara aykırı olarak yapıldığı görüşünde. Meclis onayından geçen bir sözleşmeden ancak aynı yolla çıkışın mümkün olduğu savunuluyor. Bu kapsamda kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali için çok sayıda dava açılmaya başlandı. AK Partili kaynaklara göre ise sözleşme bir kanun değil. Uluslararası sözleşmeler Meclis’te “Anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunmasına dair kanun” olarak görüşülüyor, “Biz bu anlamda kanun yapmıyoruz. Yürütmenin yaptığı anlaşmayı onaylıyoruz” deniliyor.