Gazeteci, yazar ve hayvan hakları aktivisti Zülal Kalkandelen Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan bugün ki köşesinde 24 yıl önceki istihbarat raporunu hatırlatarak ülkeyi saran tarikat batağının küçük anatomisini çıkarttı.

Kalkandelen’in yazısından ilgili bölümler şöyle:

24 YIL ÖNCEKİ İSTİBARAT RAPORU
"8 Temmuz 1998 tarihli Cumhuriyet gazetesinin manşeti:

Alper Ballı’nın imzasını taşıyan haberden bir bölüm:

“Devletin üst düzey yetkililerine sunulan istihbarat raporunda, rejim aleyhtarı irtica faaliyetlerini yönlendiren güçlerin ibadet merkezleri olan cami ve mescitleri yasadışı eylemler için bir üsse dönüştürdükleri kaydedildi. Özellikle Beykoz’da etkin biçimde faaliyetlerini yürüten ‘Cüppeli Ahmet Hoca’nın kız-erkek Kuran kursları, yurtlar ve ticari bağlantılarıyla adeta şeriat devletinin iskeletini oluşturduğu; resmi görevlilerin tarikatlardan korktukları için gelişmelere müdahale edemedikleri ortaya konuldu. (...)

Cüppeli Ahmet Hoca olarak bilinen ve Beykoz Çavuşbaşı’ndaki Fetih Külliyesi’nin inşaatını yaptıran Ahmet Ünlü adlı kişinin, bölgedeki irtica faaliyetlerini yönlendirdiği, bu bağlamda çok sayıda Kuran kursu açarak yönettiği, muhtelif camilerde bir program dahilinde içeriği itibarıyla laikliği hedef alan vaazlar verdiği, yurt ve cami inşaatları yaptıran lider konumunda önemli bir kişi olduğu saptandı.”

Haberde aktarılan uzun raporda İstanbul’da laikliği hedefleyen tarikat yuvalarına dair ayrıntılı bilgi verilmiş.

YASADIŞI YAPILAR NORMALLEŞTİRİLİYOR
Şimdi medyada sık sık İsmailağa Cemaati’nin şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu’nun vefatından sonraki liderlik kavgası ile ilgili haberler görülüyor. Televizyonlarda insanlar oturup sanki bu yasal bir yapıymış gibi kimin lider olacağına dair yorumlar yapıyor.

Devlet erkânının önündeki cenazede tarikatın yeni lideri belirlenmeye çalışılıyor ve herkes bunu izliyor!

Bu olanlar, yasadışı yapıları normalleştiriyor. Tekrar hatırlatmak gerekirse; 30 Kasım 1925’te kabul edilen 677 sayılı yasa ile tarikat ve cemaatler yasaklandı. 677 sayılı yasanın 2. maddesi ile anayasanın devrim yasalarına ilişkin 174. maddesi yürürlükte olduğu sürece tarikat ve cemaatlere serbesti sağlanması hukuksal olarak mümkün değil!

Yasal olmayan oluşumların başına kimin geçeceğini tartışmak, yorumlamak, bunları kabul etmek anlamına gelir.

ABDULLAH GÜL'ÜN İMZASI VARDI
Yazıyı bitirirken iki sorum var:

24 yıl önce istihbarat birimlerinin hazırladığı raporda laikliğe karşı faaliyetler içinde olduğu belirtilen bir cemaatin önde gelen ismi bugün nasıl medyada cirit atıyor?

Bunun yanıtı belli: Laiklik karşıtı odak olduğu Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla saptanan AKP, 2010’da Milli Siyaset Belgesi’nde irticayı yeniden tanımlayarak iç tehditler arasından çıkardı. O dönemde bu kararı imzalayanların başında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül vardı!