Toplumsal Haber Merkezi

Yandaş Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugün Akit’te yayımlanan “Montrö fosil bir sözleşme mi!” başlıklı yazısında Kanal İstanbul’la Montrö’nün “bizi sınırlandıran maddelerini by-pass etmiş olacağız” iddiasında bulundu.

Dilipak yazısında şu ifadeleri kullandı:

Biz kendi boğaz ve denizlerimizden geçen ticari gemilerden ücret alamıyoruz, geçiş yapacak askeri gemilerin tonaj ve standartlarını, kalış sürelerini biz değil, uluslararası sözleşme belirliyor. Kendi egemenliğimizi başkaları ile pazarlık konusu yaparak sonuca razı oluyoruz. Bunu bir kenara not edelim. Bu anlamda 2. Kanal kendi egemenliğimizin bir ifadesi olacak ve Montrö’nün bizi sınırlandıran maddelerini by-pass etmiş olacağız. Yani kendi egemenliğimizi güçlendirecek bir karar bu.

‘BEN KAĞITHANE’DEN BİR KANAL AÇALIM DEMİŞTİM’
Yazısında, Kanal İstanbul’la Montrö’yü by-pass etmek gibi ilginç fikirlerini uzun uzun işleyen yandaş Dilipak, Kanal İstanbul projesinin ilk kendi aklına geldiği imasında da bulundu:

Ben 20 yıl kadar öncesi bunu tartışmışım. Haliç’in pis pis koktuğu yıllarda, Kağıthane deresinden Karadeniz’e açılan çok eski bir su yolu olduğunu yazmışım. Hem küçük gemilerin geçmesi, hem çevredeki su kaynaklarını destekleyecek yeni bir kanal. Bir de İzmit körfezindeki kirlenmenin önüne geçmek için, Marmara’nın İzmit körfezindeki uç noktasından, İzmit’le Sakarya arasından Karadeniz’e açılan Kandıra kırığından bir kanalı yazmışım. Bunun fay hattı üzerinde bir su yastığı oluşturacağını filan öğrenmiştim. Belki araştırılsa, Küçükçekmece hattından bir kanal, Silivri kırığı için bir su yastığı görevi de yapabilir. Tamam kuşların göç yolunu da konuşalım, bunun ekonomisini, siyasetini de. Bu konu bir inatlaşma konusu değil. Meydan okuma, tehdit konusu olmamalı.