Gizli tanık ifadesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Mustafa Koçak, adil yargılanma talebiyle başlattığı ölüm orucunun 297. gününde hayatını kaybetti. Halkın Hukuk Bürosu, müvekkilleri Koçak’ın hayatını kaybettiğini Twitter hesabından duyurdu.

Mustafa Koçak'ın kendisine ağır işkence altında imzalatılan gizli tanık ifadelerini kabul etmediği için ölüm orucuna başladığını hatırlatan Halkın Hukuk Bürosu, "Egemenler, onu bir tanıklarına 'Beyanlarım yalandı, bana işkenceyle yalan ifadeler imzalattılar' sözünü söyletmemek için katletti. Cinayet işlediler" açıklamasında bulundu.

Halkın Hukuk Bürosu, ölüm orucundaki diğer müvekkilleri ve avukatları da hatırlatarak, "Bir kez daha sesleniyoruz, müvekkillerimiz İbrahim Gökçek, Didem Akman ve Özgür Karakaya'yı yaşatmak için arkadaşlarımız Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ı yaşatmak için taleplerini kabul edin" dedi.

28 yaşındaki Mustafa Koçak, 297 gündür sürdürdüğü ölüm orucu nedeniyle 29 kiloya düşmüştü.

'ZORLA MÜDAHALE ÇÖZÜM DEĞİL'
Koçak’ın sağlık durumuna dair rapor da hazırlamış olan Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı, Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, ölüm haberine dair Twitter’dan şunları yazdı:

Ses olamadık, çözümü zorlayamadık, evet! Ancak... Bu topraklarda açlık grevleri yeni değil ama çözüm bunca basitken çözümsüzlük üzerine kurulan acımasız, yok sayan bir siyasi irade ile karşı karşıyayız ne yazık ki!

Önce onlar bıraksın, düşünürüz” bir çözüm değil, insan yaşamı pazarlık konusu hiç değil! Hele ki yalancı tanıklıklarla binlerce insan bu ülkenin cezaevlerine kapatılmış, yargı bağımsızlığı tümden ortadan kaldırılmışken...

Zorla müdahale de çözüm değil, hayır! Hatta “zor” fiziksel ve ruhsal iyilik haline olumsuz etkileri ile bu aşamada ölümcül! Artık hepiniz tanıksınız.

“Bıraksınlar” demek de bir çözüm değil ne yazık ki! Seslerini duymamak, özgür iradeleri ile almış oldukları bu canımızı acıtan kararı neden aldıklarını görmezden gelmek demek.

Adil yargılama, bir konser olsun yapabilmek... Nasıl basit talepler... Bu basit talepleri dahi duymazdan gelen siyasi irade bu ölümlerden sorumludur. Devletlerin onurlu ve insanca yaşam hakkını koruma yükümlülüğü bulunmaktadır, bu yükümlülüğünü ihlal etmiştir.