3 Mart 2004’te çalışanı olduğu Devrimci Hareket dergisinden çıktığı sırada İstiklal Caddesi’nde bulunan İmam Adnan Sokak’ta vurularak yaşamını yitiren İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Önder Babat, İstanbul Üniversitesi’nde anıldı.

Yapılan açıklamada şunlar söylendi:

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi Önder Babat, 18 yıl önce, 3 Mart 2004’te, İstanbul’un en işlek caddelerinden biri olan İstiklal Caddesi’nde susturuculu bir silahla, başından tek kurşunla vurularak katledildi. Cinayetin işlendiği günden itibaren olayın üstünü örtmek ve suçunu gizlemek isteyen devlet; hukuki süreci baltalamak için otopsi yapılmasını bile engellemeye çalıştı. Önce ‘Başına taş düştü’, sonra ‘maganda kurşunu’ dendi ve çeşitli manipülasyonlarla bu katliamın üzeri kapatılmak istendi. Önder’in bilinçli ve kasıtlı şekilde doğrudan hedef alınarak katledildiği uzun mücadeleler sonucu ortaya çıkarılsa da, dosyada hiçbir ilerleme kaydedilmedi, tek bir kişi hakkında dahi herhangi bir yargılama yapılmadı!

Önder, halkına karşı duyarlı ve sorumlu, devrimci bir öğrenciydi. Eşit, özgür, yaşanabilir ve demokratik bir üniversite ve memleket istedi ve hayatının son anına dek bunun için mücadele etti. O, mevcut zulüm, sefalet ve sömürü düzenine karşı sömürenlerin değil; öğrencilerin, işçilerin, kadınların, yoksulların kısaca memleketin tüm ezilen kesimlerinin uzun yürüyüşündeydi.

Üniversiteliler, geçen yıllarda Önder Babat’ın katledilmesinin yıldönümlerinde yapılmak istenen eylemlerde darp edilerek gözaltına aldındıklarını anlattılar:

Saray rejimi, halkı sefalete ve yoksulluğa, gençliği geleceksizliğe mahkum etmek istiyor. Bir avuç egemenin çıkarı için milyonlar sömürülüyor. Bu düzene karşı çıkanlar ise faşist baskılarla zorbalıkla karşı karşıya kalıyor. AKP bugün, öğrencilerin, işçilerin, kadınların çıkarlarının ‘suç’, kendi ve bir grup sermayedarın çıkarlarının ‘hak’ sayıldığı bir suç rejimi işletiyor. Önder’in devrimci kimliğine, insanca yaşanabilir bir memleket için verdiği mücadele birikimine tahammül edemedikleri gibi mücadelesini sürdürme niyetinde olanlara, onun anısının yaşatılmasına, ölümsüzlüğünün haykırılmasına da tahammül edemiyor. Geçtiğimiz yıllarda Önder Babat’ı kendi üniversitesinde anmak istediğimiz için polis saldırısıyla karşı karşıya kaldık. İşkenceyle gözaltına alındık. Önder’i katledip katillerini koruyanlar üstüne bir de onu suçlu ilan etmeye çalıştı. Ancak biz vazgeçmedik 18 yıldır olduğu gibi bugün de Önder’in okulunun önünde onun omuz verdiği mücadeleyi büyütmek ve hesabını soracağımızı haykırmak için toplandık. 

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

 Önder’in katilini tanıyoruz. Önder’in katilleri; Berkin’in katilini yıllardır tutuksuz yargılayıp Berkin’in cenazesine katılmayı suç sayanlar, Ankara’da, Suruç’ta, Amed’de katliam yapanlar, Cumartesi Anneleri’ni yasaklayanlar, halk sefalet içindeyken patronlara vergi affı yapanlar, üniversiteleri hapishaneye çevirmeye çalışanlar, İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırarak gerici politikalarla kadınlara savaş açıp kadın katliamlarını meşrulaştıranlar, halk sağlığı yerine bir avuç egemenin çıkarını düşünenler, Soma, Çorlu, 3. Havalimanı, Elazığ’da işçi katliamı yapan ve katilleri aklayanlardır.

Üniversiteliler olarak sesleniyoruz, Önder Babat’ın katilleriyle uzlaşmayacağız. Faşizmle, saray rejimiyle uzlaşmayacağız. AKP’nin erken dönemlerine övgüler düzüldüğü, eski kurmaylarının aklanmak istendiği şu dönemde Önder’in 2004 yılında katledildiğini hatırlatıyoruz. 18. yılında, Önder Babat’ın mücadelesini ve katlini anlatmayı, Önder’in faillerini teşhir etmeyi, Önder için Önder’in üniversitesinde direnmeyi, 2004’ten 2022’ye, bir memleket için nihai ve gerçek bir adaleti sağlayana dek mücadele etme iddiamızın birincil koşullarından biri olarak görüyoruz. Önder’in sürdürdüğü özerk-demokratik üniversite mücadelesini şimdi bizler sürdürüyoruz. Öğrencisi olduğu İstanbul Üniversitesi önünden bu mücadeleyi Beyazıt’tan Cebeci’ye, Yıldız’dan ODTÜ’ye, Boğaziçi’nden Marmara’ya; bütün üniversitelerde ısrarla ve azimle yükselteceğimizin sözünü veriyoruz. 3 Mart’ta ‘Önder’ diyerek attığımız her sloganı ve her adımı aynı zamanda, haksızlığa, zorbalığa uğramış; sömürülmüş, geleceği çalınmış milyonlar için de atıyoruz. Önder nezdinde, bu memlekette katledilmiş, kaybedilmiş, işkence görmüş, haksızlığa uğramış, ezilmiş herkese, her devrimciye, onların anılarına ve verdikleri mücadelelere, ödedikleri bedellere karşı duyduğumuz sorumluluğun ağırlığı ile yaşıyoruz.

srarımızı ve direncimizi öfkemizden; gücümüzü Önder’i hiç tanımamış, yüzünü görmemiş, sesini duymamış öğrencilerin senelerdir Önder için kendi üniversiteleri önünde direnmekteki kararlılığından alıyoruz.