CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, hakkında 2012 yılında CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenlediği İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreterliği görevine getirilen Can Akın Çağlar ile ilgili açıklama yaptı. 

Erdoğdu, o dönem yaptığı basın toplantısında Can Akın Çağlar'ın Ziraat Bankası'nda görevliyken hakkında kredi yolsuzluğu yaptığına dair iddialar olduğunu paylaşmıştı. Erdoğdu, Çağlar döneminde, 20'nin üzerinde şirketi olan Dursun Akdağ'ın henüz şirketlerini kurmadan her bir şirketi için 7-7,5 milyon TL tutarında kredi aldığını söylemişti.

'ATAMADAN ÖNCE FİKRİM ALINDI'
Bugün bir açıklama yapan Erdoğdu, "Can Akın Çağlar’ı Hazine Müsteşarlığı’nda çalıştığım yıllardan tanırım. Kendisi meslektaşım ve üstadımdır" dedi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun danışmanının kendisini atama yapılmadan önce arayarak görüşünü sorduğunu belirten Erdoğdu, "Can Beyin bütün bu iddialardan aklandığını öğrendim. Çok yakından olmasada Hazine’de çalıştığım yıllardan tanıdığımı insan olarak iyi bir olduğunu, o yıllarda etliye sütlüye pek bulaşmayan teknokrat görünümlü biri olduğunu, ancak daha önce İslamcı bir finans kuruluşunda yönetici olduğunu ve daha sonra da AKP döneminde yükseldiğini söyledim. Ayrıca Partimize gönül ve hizmet vermiş bürokratlardan bir atama yapılmasının daha uygun olacağını söyledim" dedi.

Erdoğdu’nun açıklaması şöyle:

3 gündür süren İBB Genel Sekreteri atamasıyla ilgili sizlere açıklama yapma ihtiyacı duydum. Can Akın Çağlar’ı Hazine Müsteşarlığı’nda çalıştığım yıllardan tanırım. Kendisi meslektaşım ve üstadımdır.

2012 yılında Ziraat Bankası’nı denetleyen KIT Komisyonu üyesiyken bana kapsamlı bir rapor ulaştı. Rapor Can Akın Çağlar’ın bazı kredilerde usulsüz işlemler yaparak bankayı zarara soktuğunu iddia ediyordu.

Raporda yer alan iddialar belgeli ve ciddi olduğu için Can Beyi Hazine’den tanımama rağmen hiçbir ayrımcılık yapmadan dosyayı açıkladım.

Bir süre sonra Can Bey aradı ve görüşmek istedi. Can Bey bu uzun görüşmede iddialara tek tek cevap verdi.

İlerleyen aylarda beni Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından bir Savcı aradı ve görüşmek istedi. Savcı bu görüşmede TBMM’de yaptığım konuşmayı ihbar kabul ederek soruşturma başlattığını söyledi. Ayrıca açıklamalarım dolayısıyla BDDK, Sayıştay ve Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun da soruşturma başlattığını öğrendim.

Bu durum bende çalışmalarımın AKP tarafından kötüye kullanıldığı şüphesi doğurdu. Zira 100’ün üzerinde yolsuzluk dosyası açıkladım ve bu dosya dışında başka tek bir dosyada dahi bu işlemler yapılmadı. Bu rahatsız edici durum dolayısıyla bu dosya ile ilgili bir daha konuşmadım.

Bu arada Can Akın Çağlar’ın BDDK üyeliğine atanmasına karşı çıktım ve istifasını istedim. Çünkü BDDK bankaları denetleyen bir kurumdu ve Can Bey hakkında yürüyen bir soruşturma vardı.  Bu eleştirilerim de sonuç vermiş olmalı ki, Can bey bu incelemeler tamamlanmadan BDDK’daki görevinden süresi dolmadan istifa etti.

O tarihten bu yana kendisiyle iletişimim olmadı. Daha sonra da Can Beyin bütün bu iddialardan aklandığını öğrendim.

Birkaç hafta önce benim de arkadaşım olan Ekrem Beyin bir danışmanı beni aradı ve Can Akın Çağlar’ı önemli bir pozisyon için düşündüklerini ve benim görüşümün ne olduğunu sordu. Bende yukarıda yazdığım gibi konuyu anlattım.

Çok yakından olmasada Hazine’de çalıştığım yıllardan tanıdığımı insan olarak iyi bir olduğunu, o yıllarda etliye sütlüye pek bulaşmayan teknokrat görünümlü biri olduğunu, ancak daha önce İslamcı bir finans kuruluşunda yönetici olduğunu ve daha sonra da AKP döneminde yükseldiğini söyledim. Ayrıca Partimize gönül ve hizmet vermiş bürokratlardan bir atama yapılmasının daha uygun olacağını söyledim.

Bu görüşümü daha sonra Ekrem Başkan’a tekrarladım. Süreçle ilgili ayrıca hem Genel Başkanımıza hem de İstanbul İl Başkanımıza bilgi verdim. Ekrem Başkan, başta finans konuları olmak üzere teknik konularda  büyük sıkıntılar yaşadığını, Can Beyin hem konsantrasyonu hem de teknik bilgisiyle bu göreve layık olduğunu düşündüğünü söyledi. Bir süredir Genel Sekreter arayışı içinde olduğunu, atama (memuriyet) şartlarını taşıyan ve finans ve teknik bilgisi yüksek, kamu tecrübesi olan ve böyle büyük yapıları yönetmiş bazı adayların, görevi kabul etmeye çekindiklerini söyledi. ‘Bütün Türkiye’yi kucaklayacaksak insanları kökenlerine göre değil, liyakatlarına göre değerlendirmeliyiz’ deyince, ‘Siz bilirsiniz, bundan sonra bize düşen size destek olmaktır’ dedim.

Durum bundan ibarettir.