Umut Kurnaz

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Gezi direnişçisi yurttaşlarla ilgili "Camileri yaktılar" iddiası, İstanbul İtfaiyesi'nden sonra Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Cami Hizmetleri Daire Başkanlığı da yalanladı.

Öte yandan bu açıklamanın önemi ise, Gezi kini dünyaya nam salan Erdoğan'ın Gezi Direnişi'ne dair sarf ettiği en gerçek dışı iddia olması. O nedenle, Erdoğan'ın bu açıklamalarının hukuki sorumluluk boyutunu duayen Hukukçu Ömer Faryk Eminağaoğlu'na sorduk. Konuyu detaylarıyla ele alan Eminağaoğlu, "Cumhurbaşkanının, Gezi sırasında camilerin yakıldığı yolundaki sözleri, görev dolayısıyla işlenen, yani bir görev suçu kategorisine giren suçlardan değildir. Bu sözler görev sırasında, görevle ilgisiz olarak söylenmiş, bu şekilde işlenmiş suç söz konusudur" dedi. Eminağaoğlu, bu nedenle de "Cumhuriyet savcılarının, Cumhurbaşkanı hakkında, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu kişisel suç olmakla, doğrudan soruşturma açıp yürütülmesi gerekmektedir" ifadelerini kullandı.

Eminağaoğlu'nun Toplumsal'a yaptığı açıklama şu şekilde:

Cumhurbaşkanının yargılanmasını, kişisel suçlar ve görevleriyle ilgili suçlar yönünden ayrı ayrı incelemek gerekiyor. Anayasada Cumhurbaşkanının "kişisel suçlarından" soruşturulma ve yargılanması konusu düzenlenmemiştir. Anayasada, Cumhurbaşkanının "görevleriyle ilgili suçlardan", hangi yöntemle nasıl soruşturulup, nasıl yargılanacağı ise açıkça düzenlenmiştir. Anayasanın 105 ve 148 inci maddelerine ve bu maddelerdeki yönteme göre, Cumhurbaşkanının görevleriyle ilgili suçlarda, soruşturulması ve yargılanması olanaklıdır. Soruşturma merci TBMM, yargılama merci ise Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesidir. Cumhurbaşkanın göreviyle ilgili bir suçtan soruşturulabilmesi için en az 301 milletvekilinin soruşturma önergesi vermesi, bu önergenin en az 360 oy ile TBMM'de kabulü ve soruşturma sonunda da en az 400 oy ile Yüce Divan'a sevk kararı alınması gerekmektedir. 

'DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNDEN FARKLI DEĞİL'

Cumhurbaşkanının görevleriyle ilgili suçları nelerdir, bu kategoriye hangi suçlar girmektedir sorusuna verilecek yanıt, diğer kamu görevlileri açısından konuya nasıl bakıldığından farklı değildir.

1982 Anayasası'nın ilk şeklinde, Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu ve sadece vatana ihanetten sorumluluğu kabul edilmiş olup, o dönemde, çok ağır anayasal görevlerin ihlali vatana ihanet sayılır denilmekte idi. Sonraki yıllarda Abayasada değişiklikler yapılmış, en son 2017 Anayasa değişikliği ile böyle yeni bir dönem başlamıştır.

'ANAYASADA DÜZENLENMİŞ DEĞİL'

Bu konuda çok önemli bir konu da; görev sırasında suç ile görev dolayısıyla suç ayırımıdır. Anayasa, Cumhurbaşkanı ile ilgili olarak düzenleme yaparken, açıklandığı gibi sadece görev dolayısıyla suçu esas alarak düzenleme yapmıştır. Görev dolayısıyla olmayan ancak sadece görev sırasında işlenen suçlar, hukuken kişisel suç kategorisindedir. Gerek bu suçlar, gerek hukuken kişisel suç dediğimiz suçlarda, Cumhurbaşkanının nasıl ve nerede yargılanacağı Anayasada düzenlenmemiştir. Bu kategoriye giren suçlar, cumhurbaşkanı yardımcıları, bakan ve milletvekillerince işlenmiş ise, Anayasada açık bir düzenleme olması ve o düzenleme gereği, milletvekili, bakanlar ve cumhurbaşkanı yardımcıları hakkında, milletvekili dokunulmazlığı hükümleri söz konusu olmakta, dokunulmazlık devreye girmektedir. Dokunulmazlık kalkınca veya sona erince yargılama söz konusu olmaktadır.

Cumhurbaşkanı hakkında ise kişisel suçlar konusunda hiçbir düzenleme olmaması karşısında, cumhurbaşkanı yardımcıları, bakan ve milletvekili için söz konusu olan hükümlerden Cumhurbaşkanı da yararlanmalı, o da milletvekili dokunulmazlığından yararlanmalıdır denilmekte, böyle bir görüş te ileri sürülmektedir. Bu konuda Cumhurbaşkanı ile ilgili olarak yazılı bir düzenleme yapılsın diye ileri sürülebilir. Ancak böyle yazılı bir düzenleme yoktur. Böyle bir yazılı düzenleme olmadığı için Cumhurbaşkanı, kişisel suçlarında, hiç bir dokunulmazlığa sahip değildir. Hakkında izin veya karar alınmasına gerek duyulmadan, savcılıklarca doğrudan soruşturma açılıp yürütülebilmesi mümkündür.

'DOĞRUDAN SORUŞTURMA AÇILMASI GEREKİYOR'

Ceza soruşturma ve yargılamalarında özel hüküm yoksa genel hüküm geçerlidir. Cumhurbaşkanının kişisel suçlarının soruşturma ve yargılanması konusunda özel hüküm bulunmadığı için, bu konularda savcılıklarca doğrudan soruşturma yapılması mümkündür. Cumhurbaşkanı yardımcısı, bakan veya milletvekilleri için milletvekili dokunulmazlığı varken, Cumhurbaşkanının kişisel suçlarında böyle bir durum haklı olarak eleştiri konusu edilebilir. Ancak bu durumu yaratan Anayasanın kendisidir. Anayasa hükümleri bu şekilde olduğu sürece bu hükümlere göre hareket edilmesi zorunludur.

Başbakanlık makamının kaldırılması, bu görevi Cumhurbaşkanının yürütmesi, Anayasada cezai yönden bu konuda açık bir düzenleme yapılmadığından, bu durum da Cumhurbaşkanının durumunu değiştirmemektedir.

Cumhurbaşkanının, Gezi sırasında camilerin yakıldığı yolundaki sözleri, görev dolayısıyla işlenen, yani bir görev suçu kategorisine giren suçlardan değildir. Bu sözler görev sırasında, görevle ilgisiz olarak söylenmiş, bu şekilde işlenmiş suç söz konusudur. Bu nedenle, Cumhuriyet savcılarının, Cumhurbaşkanı hakkında, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu kişisel suç olmakla, doğrudan soruşturma açıp yürütülmesi gerekmektedir.