Bugün, halifeliğin kaldırılıp Türk milletinin halifenin kulu olmaktan kurtuluşunun 97'nci yıl dönümü. Türkiye bu günü özgürlüğünün uğrak noktalarından biri olarak görürken hilafet düşkünü yobazlar, her yıl olduğu gibi cumhuriyete tehditler savuruyor, hilafet propagandası yapma fırsatı olarak değerlendiriyor.

Yazar Ümit Doğan'dan bugüne özel çarpıcı bir yazı geldi. Aykırı'daki köşesinde "Abdülmecit 200 bin İngiliz lirasına Hilafeti satmak istemişti" başlıklı bir yazı kaleme alan Doğan, "Bugünkü yazımı halifeden çok halifecilerin, günümüzdeki hilafet çığırtkanlarının okuması için yazıyorum" dedi ve 'satılık hilafet'i belgesiyle birlikte irdeledi.

SAHİBİNDEN SATILIK HİLAFET...
Vahdettin'in saltanat ve hilafetin uhdesinde kalması karşılığında nelerden vazgeçtiğini artık hemen herkesin bildiğini belirten tarihçi yazar, "Şimdi bilinmeyen bir meseleden, son Halife Abdülmecid'in hilafeti para karşılığında satma girişimlerinden bahsedelim" diyerek de 'Son Halife' Abdülmecit'ten satılık hilafeti anlattı.

Ümit Doğan'ın yazısı devamla şöyle:

3 Mart 1924’te 431 sayılı Kanunla Siirt Mebusu Şeyh Saffet Efendi ve 53 arkadaşının önergesi kabul edilerek halifeliğin kaldırılmasına ve Osmanlı hanedanının Türkiye dışına çıkarılmasına karar verildi. Yasa onaylanır onaylanmaz İstanbul Valisi Haydar Bey ile Emniyet Müdürü Sadettin Bey Dolmabahçe Sarayı’na giderek Halife Abdülmecit Efendiye derhâl yola çıkmak için hazırlanmasını söylediler. Öfkeye kapılan Abdülmecit Efendi Vali Haydar Bey’i makamından kovdu. Emniyet Müdürü Sadettin Bey, gerekirse kendisini zor kullanarak götürmek için emir aldığını bildirdi. Saray sarılmış ve telefon hatları kesilmiş olduğundan Abdülmecit boyun eğmek zorunda kaldı. Vali Haydar Bey, kutsal emanetleri yanında götürmek isteyen Abdülmecit Efendi’ye bunların halifenin kişisel eşyası olmayıp Türk ulusuna geçmiş olduğunu bildirdi. Çünkü Abdülmecit ve sultanların yanlarında saraya ait kıymetli eşya ve mücevher götüremeyecekleri ancak kendilerine ait mücevher ve kürkleri götürebilecekleri kararlaştırılmıştı. İsviçre’ye gönderilmesine karar verilen Abdülmecit Efendi hemen ertesi günü 4 Mart 1924 sabahı oğlu Ömer Faruk, kızı Dürrüşehvar, kadınefendiler, mabeyncisi Hüseyin Nakıp Turan Bey, doktoru Selahattin Bey, özel katibi Keramet Nigar’la birlikte yolculuk hazırlıklarına başlamışlardı. Abdülmecit ve ailesi Çatalca tren istasyonunda uzun süre bekledikten sonra Simplon ekspresiyle yola çıkarken, hanedan üyesi ve hizmetlilerden oluşan 234 kişi de yurt dışına gönderilmişti. 

Son Halife Abdülmecit Efendi, bir süre İsviçre'de kaldıktan sonra sonra Fransa'ya gitti ve Nice şehrine yerleşti. Abdülmecit Efendi, Kızı Dürrişehvar'ı ve yeğeni Nilüfer'i Haydarabad Nizamı'nın çocuklarıyla evlendirince mali yönden rahata erişti. 

3 Mart 1924'te Halifelik kaldırınca İslam dünyasında yeni halifenin kim olacağı tartışılmaya başlamıştı. Bundan istifade etmek isteyen Abdülmecit Efendi'nin yurt dışındaki yaşamında halife unvanından vazgeçmemişti. Diğer taraftan Türk istihbarati, güvenlik açısından eski Hanedan ailesinin faaliyetleriyle ilgili istihbarat topluyor ve hükümete gönderiyordu.  

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Başbakanlık Makamı'na yazdığı 5 Ağustos 1939 tarihli bir rapora göre Abdülmecit Efendi hilafeti büyük bir bedel karşılığında satmayı düşünüyordu. Geçen yıl Mısır Kıralı Faruk tarafından yapılan 40.000 İngiliz lirası tutarındaki teklifi reddeden Abdülmecid, 40.000 İngiliz lirasını az bulmuştu. Raporda, Abdülmecid'in 200.000 İngiliz lirası verildiği takdirde Mısır Kralı Faruh lehine hilafetten feragat edeceği belirtiliyordu.