MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulunuyor.

Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımıza en kalbi selamlarımı iletiyor, şükranlarımı sunuyorum. Bayramlar bizi bir yapan, bir millet ve medeniyet incisi çıkaran kültürel ve manevi kaynaklarımızdan birisidir. Bayram kardeşliktir, barıştır. Bayram vesilesiyle sergilediğimiz birlik ve dayanışma ruhunu hayatın diğer etaplarına taşıyabilirsek hiçbir hain hedef surumuza gedik açamayacaktır. Omuz omuza duruş sergilediğimiz sürece kalleş senaryoların akıbeti sadece yırtılıp atılmak olacaktır. Türk milleti bayramıyla, barışıyla, bayrağıyla, bağımsızlığıyla tarih boyunca mazluma ses olmuştur.

Maneviyatın yerini maddiyat alırsa, mertlik namertlikle aşağılanırsa hayatın ve siyasetin olağan akışı tıkanmakla kalmayacak toplum huzuru bütünüyle sarsılacaktır. Hadiselerin akış demetine hesabi yaklaşanların ne sözü sözdür ne de adamlıkları bahis mevzudur. Çıkarlarıyla değil çınar gibi yüksek iradeleriyle var olan feragat timsalleri tarihe iz bırakmışlardır. Bu vatana, bu millete ve bu devlete de bin defa helali hediyedir.

Ülkemizin asıl sorunlarından birisi değişmeyen bir kafa yapısıdır. Türkiye'nin çıkarlarına yabancı başkentlerin prizmasından bakanlar düştükleri zilleti fark edemeyecek kadar körleşmiş ve kaskatı kesilmişlerdir. CHP yönetimi kendi geçmişiyle, dahası Aziz Atatürk'ün tam bağımsızlık idealiyle tenakuz halindedir. CHP'ye bakın bunu görürsünüz. Aylardır devam eden Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı sorusuna henüz kalıcı bir cevap verilebilmiş değildir. Zillet ittifakı partileri birbirine çalım atmayı, minder dışına itmeyi, zorda bırakmayı adeta meslek edinmişlerdir. CHP'de hayır yoktur, umut yoktur.

İMAMOĞLU'NUN KARADENİZ TURU
Kılıçdaroğlu'nun aday olma iştahı, aday gösterilme isteği her seferinde yeni bir karşı duruşla kırılmaktadır. İBB Başkanının bayramda Karadeniz turuna çıkıp Trabzon ve Rize'de belediye bütçesiyle dar katılımlı mitingler düzenlemesi ortamı tekrar kızıştırmış, 6+1 formatlı masaya baskı kurmuştur. Bu belediye başkanının hangi siyasi sorumluluğunu üstlendiğini merak ediyoruz. Otobüse doldurduğu gazetecilerle bu belediye başkanı nereye gidiyor? Bayram gününde Karadeniz'de ne aramıştır? İstanbul'u yüz üstü bırakması hangi ahlaka sığmıştır? Şehrini bırakarak vızır vızır gezmesi hangi akla hizmettir?

Bizim tespitimiz nettir, İstanbul İstanbul olalı böylesi bir zillet ve hezimet ne görmüş ne yaşamıştır. Asıl vız gelip tırıs gidecek şahıs İmamoğlu'dur. İradesi de ipoteklidir. İstanbul ziyan edilmiştir. İstanbul kaderi ile baş başa bırakılmıştır. Bu kara leke parti yönetimi ve belediye başkanının alnına kazınmıştır.

CHP'de sular durulmaz, fırtına dinmez, fitne bitmez. Çünkü CHP kulislerin, menfaat yarışlarının partisidir. Zillet ittifakı kimi aday çıkarırsa çıkarsın 2023 yılının Haziran ayında sandıktan volkan ağzı gibi fışkıracak, sel olup taşacak irade Cumhur İttifakı'dır. Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan da yeniden ve açık ara farkla seçilecektir. Seçimler 2023 yılının haziran ayında yapılacaktır, seçimlerin erkene alınması gibi bir durum söz konusu olmayacaktır. Türk milleti verir oyunu sağlam iradeye, bozar alayını inceden inceye. 2023'te cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünü cumhurun muazzam başarısıyla süsleyeceğiz.

SIĞINMACILAR SORUNU
Türkiye'de bulunan yabancılarla ilgili duygusal yönü ağırlıklı, provokasyon dozajı yüksek kirli malumatlar, gerçek dışı iddialar, çarpıtılmış videolar ve fotoğraflar sosyal medya kanalı ile servis edilmiştir. Sığınmacı meselesi ülkemizin yumuşak karnı, istismara açık bir yanı haline gelmiştir. Önü arkası hesaplanmadan atılacak her adım toplumun sinir uçlarını tahrip ve tahriş edecek her şey doğrudan uçuruma gidecektir. Bir tezgah artan ölçüde sahnelenmektedir.

Elbette Türkiye yol geçen hanı ve sığınmacı kampı değildir. Yabancı düşmanlığı ve ırkçılığı teşvik eden boyunduruk altındaki çevrelerin söz, yazı, açıklama ve tuzaklarına azami derecede uyanık olmak şarttır. Demografik özellikler, sosyal doku ve kültürel müktesabat korunmalıdır. Biz gelecek nesillere her anlamda güvenceye kavuşturulmuş bir vatan bırakmak konusunda görevliyiz.

Sığınmacı sorunu Türkiye'nin uzun yıllar taşıyabileceği, tahammül edeceği bir sorun olmaktan tamamen çıkmıştır. Ancak bu çarpıcı gerçek ülkemizde misafir halde bulunan sığınmacılara cephe açmak, sosyal ve ekonomik hayattan tecrit etmek anlamına gelmemektedir. Suriyeli sığınmacılar bugün misafirimizse yarın komşumuz olacaktır. Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Türkiye'nin göçe karşı alacağı önlemler, milli siyaset planlaması ile gerçekçi bir boyut kazanmalıdır.

Bazıları çıkmış sığınmacı sayısını 8 milyon, bazıları da 10 milyon olarak iddia ediyor. Bunların hepsi palavradır. Devletin kayıtları ortadadır.

 AYRINTILAR GELİYOR...