Toplumsal Haber Merkezi

AKP’den istifa ederek Demokrasi ve Atılım Partisi’ni kuran Ali Babacan, Halk TV’de katıldığı programda AKP’nin ilk yıllarını bir başarı hikayesi olarak yansıtarak “AK Parti kendi eli ile inşa ettiğini, kendi eli ile yıkıyor” dedi. Oysa AKP iktidarınının ilk ekonomi şefi olan Ali Babacan'ın "inşa ettik" dediği şey bol bol özelleştirme, kamu mal ve kurumlarının talanı... Babacan "Özelleştirme illaki olacak", "özelleştirme verimliliği artırmanını tek yoludur" gibi sözleriyle Türkiye'de neo-liberal yağmanın da baş mimarı oldu.

“2002-2004 yılları arasında Türkiye'nin çehresi çok hızlı şekilde değişti. İki yılda enflasyon tek haneye indirdik” diyen Babacan “Bugün de ülkenin şartları çok kötü, ekonomik krizin tam ortasındayız. Yine özgürlükler sınırlandırılmış durumda, insanlar rahat konuşamıyorlar. Bir korku iklimi var” diye konuştu.

AKP hükümetlerinde 13 yıllık bakanlık döneminde yaptığı açıklamaların arkasında olduğunu söyleyen Babacan “O günlere dönün bakın bugün dönüp yine altına imza atabilirim. Fakat düşündüğüm her şeyi toplum önünde konuşmadım, çünkü bir yapının içindesiniz mümkün olduğunca o yapıyı korumak ve içinden düzeltmenin mücadelesini vermeye çalıştım ben” dedi.

'O KADAR İNŞA EDİLMİŞ BAŞARIYI MAHVEDİYORLAR'
Babacan "Ak Parti kendi eli ile inşa ettiğini, kendi eli ile yıkıyor. O kadar inşa edilmiş başarıyı tekrar kendi elleri ile teker teker maalesef mahvediyorlar. Ülkenin itibarı mahvolmuş durumda, ekonomi mahvolmuş durumda” dedi. Bunun olmasında iki önemli sebep gördüğünü söyleyen Babacan bunları "Birincisi insan kalitesi, işini bilen insan sayısı çok çok azaldı ve aynı zamanda kararların dar bir çevrede bir aile içinde ya da tek bir kişinin alması” diye anlattı.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin partileri ittifaka mecbur bıraktığını söyleyen Babacan “Sistem kendi içinde çelişkiler ile dolu. Bu sistemle Türkiye'nin devam etmesi mümkün değil” dedi.

Covid-19 salgını öncesinde de Türkiye’nin ekonomisinin hızla zayıfladığını ve pandeminin etkisinin ne kadar süreceğinin belirsiz olduğunu söyleyen Babacan “En kötüye hazır olmak lazım” dedi.

Babacan “Türkiye’de önemli projeler yapıldı gerçekten ama bunların maliyetlerine baktığımızda çok daha düşük maliyetli yapılabilirdi. İhaleler şeffaf yapılsaydı. Ben Hazine Bakanı olduğumda devletin borcu milli gelirin yüzde yetmişiydi. Bizim dönemimizde bu yüzde 28’lere indi. Şimdi bunu yüzde 40’lara çıkardılar” diye konuştu.

SEÇİM İÇİN A VE B PLANI
Babacan seçimlere girme konusunda ise A ve B planları olduğunu belirtti. Babacan “Seçime girmek için 41 ilde teşkilatlanması, kongre yapması ve bunun üzerinden 6 ay geçmesi gerekiyor. Bu A planı bir de B planı var. Meclis’te grubu varsa diğerlerine gerek kalmıyor. Bunu İyi Parti kullandı ama bizim bu konuda hiçbir değerlendirmemiz yok. Seçim konuşulur o zaman gündeme gelir bunlar. Şimdiden böyle bir konuşmayı doğru bulmuyoruz. Biz A planı üzerinde çalışmalarımıza devam ediyoruz” dedi.

BUGÜNKÜ ÇÖKÜŞÜN YAĞMACI MİMARI
2001 krizi sonrasında IMF’nin acı reçetesinin uygulaması için getirilen Kemal Derviş’in halefi olarak ekonominin başına gelen Ali Babacan’ın ilk icraatlarından biri dönemin ABD Başkanı George W. Bush’la Beyaz Saray’da yaptığı pazarlık olmuştu. Göreve gelmesin üçüncü ayında George W. Bush’la Oval Ofis’te görüşen Ali Babacan, ABD’nin Irak İşgaline Türkiye’den lojistik sağlamasına yönelik tezkere karşılığında 92 Milyar dolar istemişti. Babacan, bu utanç verici pazarlık sonrasında yaptığı bir açıklamada, “Irak’a ilk bomba düştüğünde, 8.5 milyar dolar hesaba geçecek” ifadelerini kullanmıştı.

Ali Babacan, TÜPRAŞ, TEKEL gibi bir çok büyük KİT’in özelleştirilme sürecinin de baş aktörü. AKP’nin ilk döneminde yapılan özelleştirmelerde, kamu varlıkları çok düşük bedellerle özelleştirilmiş, bir çok emekçi işlerinden ve özlük haklarından mahrum bırakılmıştı.