Özlem Deniz Öztürk

Zaman, sessiz bir testeredir. Sözün kime ait olduğunu bilmiyorum ama zamanın, güzel anlarımızı kesip atığını biliyorum. O anlardan kalanlar ise altına dökülen küçük toz parçacıkları. Rüzgar estikçe yukarılara çıkan toz parçaları, özlemle karışır. İnsanın içinde kapanmamış yaraları açar ve acıtmaya başlar.

Eski bayramlar diye bir cümlemiz vardır. Bu cümleyi hemen hemen her bayramda kullanırız. “Eski bayramlar” herkese göre değişen, güzel, mutlu zamanlar yaşadığımız eski bayramlar, çocukluğumda ve her bayramda rüzgarın getirdiği esintinin içimi acıtan giden eski bayramlar...

Karslı olmayı her zaman sevmişimdir. Memleketimde uzun zaman yaşamadım ama orada çok fazla yaşayan ailemin bana verdiği geleneklerinden aldım. Kars’ın soğuk havasını, göy peynirini, çayırını, tarlasını,tezek kokusunu, toprak bacalarını her zaman özledim. Babam öğretmendi ve tayin yeri olan Çorum’da yaşardık. Bayramlarda Kars’a çekirdek ailemizi büyütecek, içerisinde dede, babaanne, amcalar, yengeler ve kardeşlerle kocaman aile olmak için giderdik. Amca çocukları olduğumuzu asla söylemezdik çünkü bir arada büyüyen kardeştik. Bayramlar büyük aileyle kutlanırdı. Kalabalık ailede iş bölümü yapılırdı. Bayramdan bir gün önce Sarıkamış’a alışveriş yapmaya işten payına düşenler giderlerdi. Evde bulunan on iki çocuğa bayramlık alınırdı. Sadece çocuklara değil büyüklere de alınırdı. Banyolar yapılırdı. Akşam olduğu zaman babaannem torunlarını yanına alır, ellerimize kına yakardı. Biz uyuduktan sonra yatağımızın kenarına bayramlıklarımız konulur ve sabah olduğu zaman bayramlıklarımızı giyinirdik. Bizim için o gece çok uzun gelirdi. Bayramlıklarımızla Karslıların söylediği gibi baştan aşağı bezenirdik. Koşardık dışarı, oyunlar oynardık. Güzel, mutlu aile olmak en büyük kazanç. O kazancı asla harcamazsın, her yere taşırsın. Küçük bir mutsuzluk anında ya da özlemle dolduğun anda rüzgar önce kokusunu getirir sonra sanki o zamana gitmiş gibi huzurunu. Eski bayramlardan aile olmayı, anne ve babamı, sıcacık yuvamı özlüyorum. Şanslı zamanlarda yaşadık... Bayramlıklarımız, çikolatalarımız, şekerlerimiz, avucumuzun içerisine konulan leblebilerimiz olurdu... Oysa şimdi aileler ne bayramlık ne de ikram edecek çikolata, şeker alabiliyor. Çocuklar için bayram durgun ve sessiz olacak.. Özlemek de yürekte büyüyecek yollar da zaman kadar uzun olacak. Yol parasının hesabı yapılacak…

Bayram aile demektir. Sevinç, birliktelik demektir. Elini öpeceğin anne ve baba demektir. Harçlık alacak çocuk demektir. İçini sevgi ile ısıttığın dört duvar demektir. 6 Şubat tarihinde yaşadığımız büyük felaket ile annesini, babasını, çocuklarını, kardeşlerini, yuvasını kaybedenler adına buruk yaşayacağım. Annem ve babamsız yaşadığım bayramlar gibi…