Ergün Poyraz, "Atatürkçülük onlarda maskeydi" dediği Türk Solu çevresinin yayın organı İleri Yayınları'nda "bandrol" dolandırıcılığı olduğunu söyledi. Poyraz, Ergenekon Davası sürecinde sıkça gündeme gelen “Ordu Göreve” pankartını açan grubun başındaki isim, Ulusal Parti Genel Başkanı ve Türk Solu Gazetesi başyazarı Gökçe Fırat Çulhaoğlu için de "Fetullah Gülen’in kitabı ile poz veriyor, FETÖ’cü polislerin eşlerinin verdiği iftara katılıyor, orada Ekrem Dumanlı ile aynı masayı paylaşıyorlardı. FETÖ’cü polisler için adliyede nöbet tutmakla kalmıyor, onları melek gösteren kitap da yazıp yayınlıyorlardı" dedi. "BASTIKLARI SAYI BİRBİRİNİ TUTMAMIŞTI" Odatv'de yer alan habere göre; Ergün Poyraz, "Benim kitaplarımı basmışlardı, sonradan söyledikleri ile bastıkları sayı birbirini tutmamıştı" derken, "Üstelik; adıma bandrol için sahte sözleşme vermişlerdi" diye belirtti. Söz konusu yayınevinin bastığı kitapları incelediğini de söyleyen Poyraz, birçok kitapta bandrollerin farklı olduğunu ve ilginç sonuçlara ulaştıklarını anlattı. Poyraz verdiği bir örnekte, Türkiye sosyalist hareketinin önde gelen isimlerinden Rasih Nuri İleri’nin "Atatürk ve Komünizm" adlı kitabını İler Yayınları'nın bastığını, ancak kitabın bandrolünün okutulduğunda, "Nutuk" çıktığını söyledi. Öte yandan, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, FETÖ'nün medya yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanmış, 15 Haziran 2020 yılında ise tahliye edilmişti. Konuyla ilgili olarak Ergün Poyraz, şunları söyledi: "'Mustafa Kemal’in askerleriyiz' diyorlar ancak görünen Atatürkçülük onlarda maskeydi. Liderleri Gökçe Fırat, askerlerimizi canlı canlı yakan İŞİD’i övüyor, 'Şeriat İçin Silahlı Mücadele' diyen İBDA ile çok sıkı ilşkiler kurmuşlardı. Cübbeli Ahmet ziyaret ettikleri arasındaydı. Liderleri FETÖ’cü Aytekin Gezici ile birlikte Fetullah Gülen’in kitabı ile poz veriyor, FETÖ’cü polislerin eşlerinin verdiği iftara katılıyor, orada Ekrem Dumanlı ile aynı masayı paylaşıyorlardı. FETÖ’cü polisler için adliyede nöbet tutmakla kalmıyor, onları melek gösteren kitap da yazıp yayınlıyorlardı. Zaman gazetesi ve Bankasya savunmalarında başrolde yer alıyordu... Benim kitaplarımı basmışlardı, sonradan söyledikleri ile bastıkları sayı birbirini tutmamıştı. Üstelik; adıma bandrol için sahte sözleşme vermişlerdi. Geçenlerde bastıkları kitapların bandrollerini kontrol ettiğimizde ilginç sonuçlarla karşılaştık. Rasih Nuri İleri’nin 2005 yılında Atatürk ve Komünizm adlı kitabını basmışlar… Ne garip ki, bandrolü okuttuğumuzda “Nutuk”a ait olduğunu görüyorduk. Sorarım içinde zerre kadar Atatürkçülük olan biri Atatürk’ün Nutkunu kullanarak bandrol yolsuzluğu yapar mı? Üstelik Nutuk’u 2006, 2016 ve 2017'de basmışlardı. Bizim sistem 2010 öncesi bandrolleri okumuyordu. Bu durumda 2016 ve 2017’de Nutuk için aldıkları bandrolleri 2006 basımı kitaba yapıştırdıkları ortaya çıkıyordu. “Nutuk basacağız” diye bandrol alıyorlar. Bunu Rasih Nuri İleri’nin kitaplarına yapıştırıyorlar, İleri’nin ailesine telif ödememek için. Zira Rasih Nuri İleri 2004 yılında hayatını kaybetmişti. Yazık, çok yazık! “Amerika Nato ve Türkiye”, Prof. Dr. Türkkaya Ataöv’ün kitabı… Kitap; 2006 yılında basılmış. Üzerindeki bandrol; Kaya Ataberk’in “Türk Siyasetinde Kürt İslamcılar” adlı kitabına ait… Ataberk, örgütte en etkin isimlerden… Ondan habersiz böyle bir işlem gerçekleştirilebilir mi? Türkkaya Ataöv bu örgütün baş destekçilerinden Yekta Güngör Özden’in en samimi dostu. Yekta bey acaba bu duruma ne diyor? “Çünkü Biz Şayak Kalpaklı Sarışın Bir Kurdun Çocuklarıyız”; Emin Sami Arısoy yazarı. Ancak bandrolde kitap ismi yerinde Sahte Atatürkçülük ve Siyonizm” yazıyor, yazar hanesinde ise Gökçe Fırat… “Atatürk’ün Sergi Vapuru” yayına Pınar Ayhan hazırlamış. Kitap, ismini Pınar Ayhan’ın “Orada Duruverseydi Zaman” adlı muhteşem oyununda geçen Atatürk’ün sergi Vapurundan almış Ancak kitabın bandrolüne baktığınızda, yine Kaya Ataberk’in yazdığı; Türk Siyasetinde Kürt İslamcılar” adlı kitabını görüyorsunuz. Bu bandrol yolsuzlukları ilk değil, devletin korumasından olacak sonda olmayacak. Pınar Ayhan’ın kitaplarına ait bandroller başka bir yayınevinin kitaplarında bile çıkmış. Özgür Billur bu konuda yargılanacağını söyledi. Özgür Billur, Pınar Ayhan’ın yanında işe girmiş. Ancak İstiklal Yayıncılıkta sigortalı görünüyormuş. Kendisine “oradaki sigortanı sonlandır. Biz seni sigorta edeceğiz” demişler. Yeni işyerinde sigortalanınca, bir süre sonra bildirim gelmiş, “Borcunuzdan dolayı maaşınızdan kesinti yapılacaktır.” Borç; 70 bin lira. Billur, bunu Ankara’da büro tuttuklarını burayla ilgili kira vb. ödentilerin ödenmediği için olarak açıklıyor. Sonra bir araştırma yapıyorlar, İstiklal Yayıncılığın sahibi olarak gözüktüğü halde 2 milyon civarında devlete sigorta, vergi, vb borcu çıkıyor… Vergi sigorta vb. borçların biri 6, diğeri 6.5 metre uzunluğunda. Üstelik yediği iğrenç iftiralar da cabası… Tabii ki kendini işe alanlarında… Örgüt birçok ismi böyle borçlandırmış. Öyle borçlar, öyle isimler tuzağa düşmüş ki, okuyunca dudaklarınızı ısıracaksınız. Yakında…"