AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Ziyareti Sonunda New York’taki Türkevi’nde gazetecilerle bir araya geldi.
Erdoğan, ziyaret değerlendirmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
'Rusya ve Ukrayna arasında barışın tesisine yönelik çabalarımız devam ediyor'
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kısmi seferberlik ilan etmesi ve Ukrayna-Rusya Savaşı’nda gelinen son durumun hatırlatılmasının ardından “Taraflara nasıl bir onurlu çıkış sağlanabilir? Putin’in bu yeni açıklamaları sizi şaşırttı mı? Son gelişmelerle ilgili değerlendirmeniz nedir?” sorusu üzerine Erdoğan, bu savaşın her iki ülke halkına, bölgeye, dünyaya ödettiği bedellerin ortada olduğunu ifade etti.
Hiç kimsenin bu bedeli daha da artırma anlayışında olmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ancak biz attığımız adımlarla bir noktada mutluyuz. Örneğin rehinelerin değişimi konusunda bugün adımlar atıldı. Sayın Putin ve Sayın Zelenskiy ile yürüttüğüm diplomasi trafiği neticesinde Rusya ve Ukrayna arasında 200 savaş esirinin mübadelesi bugün gerçekleşti. Türkiye’nin ara buluculuğunda gerçekleşen bu esir mübadelesi, savaşın sonlandırılması yolunda önemli bir adım. Rusya ve Ukrayna arasında barışın tesisine yönelik çabalarımız devam ediyor. Esir mübadelesine imkan verdikleri için Sayın Putin ve Sayın Zelenskiy’e teşekkür ediyorum. Bu süreçte gayret gösteren bütün arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.
Bu gelişme de bizi ciddi manada mutlu etti. Bu konuda gerek Sayın Putin gerek Zelenskiy, her iki taraf da bizim attığımız bu adımı bir yerde kolaylaştırdılar. Şu anda bu süreci ilgili arkadaşlarımız takip ediyor ve karşılıklı olarak da bu rehinelerin takası başlamış vaziyette.”
'TÜRKİYE DİYALOĞUN VE DİPLOMASİNİN GÜCÜNE BAŞTAN BERİ İNANDI'
Türkiye olarak en başından beri barışın tesisi için gayret gösterdiklerini söyleyen Erdoğan, diplomasiyi her zaman ve her şartta önemsediklerini belirtti.
Erdoğan, uluslararası hukuk çerçevesinde ilkeli ve vicdanlı bir duruş sergilediklerine de işaret ederek, şöyle devam etti:
Bölgesel ve küresel krizlerde ara bulucu ve istikrarlaştırıcı bir rol oynayacağımızı ifade ettik. Küresel ara bulucu rolümüz ve diplomasideki lider konumumuz bizi daha çok inisiyatif almaya zorluyor. Türkiye, diyaloğun ve diplomasinin gücüne baştan beri inandı ve bunu da ispatlamaya çalıştı. Türkiye, diyaloğun ve diplomasinin gücüne inandığının neticesini de şimdi bu rehine mübadelesiyle almış durumda. Bu bizi ayrıca çok çok mutlu kılıyor.
Diğer taraftan, 24 Şubat’tan itibaren her fırsatta Rusya’ya askeri operasyonlarını durdurma ve güçlerini Ukrayna’dan çekme çağrısında da bulunduk. En son Semerkant’taki görüşmemizde bunları yine ifade ettik. Barış yolunun açılması yönünde gerek Rusya ve Ukrayna liderleri gerek dünya liderleri nezdinde çeşitli girişimlerde bulunduk. Barış ve istikrarı sağlamak için çabalarımızı bundan sonraki süreçte de devam ettireceğiz.
'BM GIDA KRİZİNE BİR ÇÖZÜM BULAMAMIŞTIR'
Türkiye’ye döner dönmez hemen tekrar Ukrayna ve Rusya liderlerini arayarak telefon diplomasisini sürdüreceklerini bildiren Erdoğan, aynı şekilde yine arkadaşlarının muhataplarıyla diyaloglarının devam ettiğini kaydetti.
Özellikle BM’nin de aynı şekilde inisiyatif alarak sorunun çözümü için daha fazla çaba göstermesi gerektiğinin altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Ne yazık ki Birleşmiş Milletler, savaşı sona erdiremediği, akan kanı durduramadığı gibi savaşın sonucu olarak ortaya çıkan enerji ve gıda krizlerine bir çözüm de bulamamıştır. Bu konuyla ilgili BM Genel Sekreterinin tahıl koridorunun oluşmasındaki çabası BM’ye olan güveni biraz olsun tazeledi ancak savaşın sona erdirilmesi yönünde daha çok çaba gösterilmesi gerektiği de kuşkusuz. Bu sadece benim değil tüm dünya liderlerinin ortak gayretiyle olması gereken bir süreç. Hepsinin bu kanalı zorlaması lazım. Yani Sayın Putin’le az veya çok bir hukuku olanın, kendisiyle bunları görüşmesi ve bu kapıyı zorlaması lazım. Zelenskiy’le de aynı şekilde. Yoksa kalkıp da bu liderlere yönelik çok daha farklı negatif yaklaşımlar sergilemek beklediğimiz sonucu getirmez. Tam aksine buradaki ölümler, buradaki tahribat daha da artar diye düşünüyorum.
Kuzey Kıbrıs'ın tanınmasıyla ilgili somut herhangi bir adımın olup olmayacağı, bu yönde dünyadan ne gibi adımların beklenebileceği sorusu üzerine Erdoğan, Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’a yönelik siyasetinin belli olduğunu ve bunun tartışma götürmeyeceğini belirtti.
“Biz Kuzey Kıbrıs’ı rastgele bir ülke olarak görmüyoruz. Onu biz adeta kendimiz olarak kabullendik, öyle görüyoruz, öyle de göreceğiz.” diyen Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin’le görüşmelerinde de Kuzey Kıbrıs meselesine değindiğini aktardı.
Erdoğan, “Onunla da bu konuyu devamlı görüştüm. Ülkemizde misafir ettiğimiz ya da ziyaret ettiğimiz tüm liderlere Kıbrıs’taki haklı mücadelemizi, meselenin adil ve kalıcı çözüme kavuşturulmasını yine aynı şekilde hep tekrarladık, hep ifade ettik.” dedi.
Rusya’dan KKTC’ye direkt uçuşların başlamasından memnuniyet duyacaklarını belirten Erdoğan, “Buranın çok çok önemli olan bir boyutu da şu, malum Rusya’nın turist potansiyeli çok yüksek. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de en önemli gelir kaynaklarından bir tanesi turizm. Turizmde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne böyle bir akışın olması inanıyorum ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için ekonomik olarak da ciddi manada bir sıçramaya vesile olacaktır. Zaten turizme yönelik alt yapısı gayet iyi olan bir ülke konumunda. Bu konuda alınacak neticeler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni inşallah çok çok ileri taşıyacaktır. Temenni ediyorum ki önümüzdeki dönemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasıyla çok daha farklı bir gelecek orayı bekliyor olacaktır.” diye konuştu.
“Hem Şanghay Zirvesi’nde hem BM’de bulunmuş bir lider olarak Rusya-Ukrayna denkleminde ve Türkiye’nin yönlendirici tavrında değişimler ve gelişimler olur mu? Mesela bir tahıl koridoru sürprizi oldu, Türkiye olmasa yapılamayacaktı, Putin de bunu söyledi. Böyle yeni gelişmeler olur mu bu süreçte hem Şanghay hem BM denkleminde?” sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Her şeyden önce insan odaklı diplomasimizin karşılığını, dünyanın neresine gidersek gidelim gerek liderler gerek halklar nezdinde hakikaten teveccühle görüyorum. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başından itibaren bizim tek amacımız kanın durması, barışın sağlanması oldu. 2014’te Kırım’ın ilhakından bu yana Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve siyasi birliğine olan taahhüdümüzü her zaman dile getirdik.
Ukrayna-Rusya Savaşı’nın başından itibaren de Rusya’nın bu noktada attığı adımların haksız olduğunu ve kabul edilemez olduğunu vurguladık. Bunu aynı şekilde biz 2014’te Kırım’la ilgili de yine ifade etmiştik, söylemiştik. Siyasi, insani ve teknik alanlarda tabii biz Ukrayna’yı desteklerken diyalog yollarının da açık tutulması için çaba harcadık. Yaptığımız ve yapacağımız görüşmeler, çabalarımız sadece barışa yöneliktir. Tüm krizlerin, meselelerin çözümünde diplomasinin kullanılmasından yanayız. Tabii burada insan hayatının değerli olduğunu sürekli işlemek zorundayız. Ama bunu her iki tarafa da söylemek durumundayız. Bunu Ukrayna tarafına da Rusya tarafına da bu inançla söyledik, söylemeye devam ediyoruz. İnşallah döner dönmez yine bu konuyu liderlerle görüşmeye devam edeceğiz. Bir an önce de buralardan netice alalım istiyoruz.