Genel Sağlık-İş, koronavirüs döneminde 1 Haziran tarihi itibariyle gerçekleşecek olan yeni normalleşme adımlarına tepki gösterdi. AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün, koronavirüs salgını önlemleri doğrultusunda alınan yeni normalleşme kararlarını açıkladı. Erdoğan'ın açıklamalarına göre plajlar, nargile kafeler ve eğlence merkezleri hariç mekanlar, restoranlar 1 Haziran tarihi itibarıyla açılacak. Genel Sağlık-İş 1 Haziran için alınan kararlara Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) raporuyla karşı çıktı. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, “Avrupa'da son 14 günde kümülatif vaka sayısında en fazla artış kaydedilen beş ülke arasında Türkiye de bulunuyor” dedi. “Ekonomik veriler üzerinden, insan hayatına değer biçilemez” diyen Zekiye Bacaksız’ın açıklaması şöyle: Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa'da son 14 günde kümülatif vaka sayısında en fazla artış kaydedilen beş ülke arasında Türkiye'nin de bulunduğunu belirtirken; aynı gün siyasi iktidar 1 Haziran itibariyle işleyecek olan normalleşme takvimini açıklamıştır. “Kontrollü Sosyal Hayat” adı verilen pandeminin ikinci dönemi çerçevesinde seyahat kısıtlamaları kaldırılmış, restoran, kafe, pastane, kıraathane, çay bahçeleri, dernek lokali, yüzme havuzu, kaplıca türü işletmelerin açılacağı duyurulmuştur. Açıklanan vaka ve ölüm sayılarındaki azalma umut verici bir tablo ortaya koysa da, salgın hala devam etmekte, her gün 1.000 üzerinde Covid-19 tanısı konulmakta, insanlar hayatlarını kaybetmeye devam etmektedir. Sağlık çalışanlarının büyük özverileri ile Covid-19 ile mücadelede yaşanan olumlu tablo, “normalleşme” adı altında rehavete kapılmasına izin vermemelidir. Ne açıklanan vaka ve ölüm sayıları ne de bilimsel çalışmalar salgının bittiğine yönelik bir bulgu ortaya koymaktadır. Buna karşın siyasi iktidar ekonomik kaygılarla, birçok kısıtlamayı kaldırmıştır. Normalleşme adı altında yapılan açıklamalar halkın nezdinde salgının sona erdiğine yönelik yanlış bir izlenime yol açmaktadır. Yeni normalleşme takvimiyle şehirlerarası seyahat sınırlaması 1 Haziran’dan itibaren tamamıyla kaldırılırken, “Olumsuz bir durum görülmesi halinde bazı iller için kısıtlamanın yeniden getirilebileceği” ifade edilmiştir. Türkiye’de 4 binin üzerinde, dünyada 360 binden fazla insanın ölümüne sebep olan salgınla, “kaldıralım olmazsa tekrar kısıtlarız” şeklinde bilimsel olmayan yöntemlerle mücadele edilemez. Tedbirlerin gevşetilmesi sonucunda ortaya çıkacak olumsuz tablonun bedelinin “insan yaşamı” olduğu unutulmamalıdır. Tedbirlerin gevşetilmesi ile salgın, Avrupa’da pek çok ülkede olduğu gibi geri dönülemez bir noktaya gelirse, sağlık sisteminin tıkanacağı, uzun bir zamandır büyük mücadele veren sağlık çalışanlarının tükenerek hizmet veremez hale geleceği unutulmamalıdır. Salgınla mücadele, “dolara endeksli” değil, epidemiyoloji bilimine göre sistemli ve şeffaf bir şekilde yürütülmelidir. Dünya Sağlık Örgütünün açıkladığı resmi veriler ortada iken, siyasi iktidarı ekonomik kaygılarından dolayı acele hareket etmemesi konusunda uyarıyoruz. Covid-19 ölümlerini “normalleştiremeyiz”. Salgınla mücadele ederken can veren sağlık çalışanlarını “normalleştiremeyiz”. Ekonomik veriler üzerinden, insan hayatına değer biçilemez. Siyasi iktidarı; Covid-19 ile etkin mücadelenin kahramanları sağlık çalışanlarının sesine kulak vermeye, sağlık meslek örgütleri ve sendikalarla koordinasyon içinde bilimsel yöntemlerle salgınla mücadele etmeye ayrıca bilim kurulunu da gerekçeleriyle birlikte önerilerini açık etmeye çağırıyoruz.