Atalarımız kaosu anlatmak için (Teşbihte hata olmaz) “Kürt çalıyor, Çingen oynuyor” metaforunu kullanmış...
Naçizane ben de bu sözü mevcut politik hayatımızı anlatmak için sıkça kullanırım…
Bundan 5 ay önce gündeme getirdiğim ve kaleme aldığım, yani, ihbarda bulunduğum bir ihaleye fesat haberinin son durumunu merak ettim ve gelişme olup olmadığını araştırdım.
Evet 5 ay, yani 150 gün geçmişti ve bir hareket gözlemlenmiyordu.
Aradan geçen 5 ayda bu ihaleye fesat ihbarı söz konusu belediyedeki muhalefet meclis üyelerince adli makamlara taşınmış mıydı?
Yine yanılmadım, yine yanılmadım ve bıktım…
Muhalefetin, iddialı haberimi sadece okumakla yetindiğini yine kahrolarak öğrendim.
Konu: Belediye ihalesinde fesat cürmüydü ve deliller netti…
Can düşmanı diye bileceğimiz iki parti AKP ile CHP’nin yine birbirlerini üzmemekte kararlıydı.
Belediyemiz, artık beni şaşırtmayan AKP’li Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu yönetimindeki Başakşehir Belediyesiydi…
Söz konusu belediyemiz -hatırlatmakta fayda var- 2022 yılında neredeyse 2,5 milyar TL’lik ihale sonuçlandırarak tüm Türkiye’nin gözünün içine bakarak belediyeyi batırmaya ant içmişti. Öyle bir ihale fırtınası ile karşılaşmıştık ki akılla bunu ifade etmek imkansızdı.
Neden mi?
Çünkü belediyenin yıllık bütçesi 980 milyon TL idi ve sayısını unuttuğum akla zarar ihalelerle yaklaşık 2,5 milyar TL’lik ihale sonuçlandırmıştı.
Bu ihale kalemlerinde yine akılla mantıkla açıklanamayacak araç kiralamaları dikkatimi çekmiş ve derinlemesine araştırmaya değer görmüştüm.
Sanki Havalimanı Yapacak
Belediyemiz, 2022 yılında toplam 1 milyar 85 milyon 387 bin TL’lik Araç Kiralama ihalesine çıkmıştı çıkmasına ama bu araçları nerede kullanılacağı konusunda ayrıntılı bir açıklama yapılamıyordu. Yapılması da pek mümkün değildi çünkü sayı çok yüksekti. Muhalefetin beceriksizliği tek dayanaklarıydı ve bu konuda nedendir bilinmez yanılmıyorlardı…Muhalefetin derin uykusu bir türlü bitmiyordu. Ortada, bir ilçe belediyesi nedendir bilinmez bütçesinin neredeyse 2,5 katı harcamaya çıkarak 4 Araç Kirala ihalesi gerçekleştiriyor ve hatırı sayılır bir miktarı bu uğurda harcıyordu oysa. Sizce muhalefet meclis üyelerinin “Bu ihaleler nedir” demesi gerekmez miydi? Demediği gibi haberimin ardından da bu soruyu gündeme getirmiyordu. Bakınız; muhalefetin gündeme getirmeyi dahi düşünmediği haberin ayrıntıları nasılmış bir kez daha hatırlayalım. Bu 4 ihaleden en ilginç olanı Başakşehir Belediyesi Destek Hizmetleri tarafından düzenlenen toplam 592 milyon 582 bin 950 TL bedelli Araç ve İş Makinesi Kiralama İhalesiydi ve iki firma arasında paylaşılıyordu. 26 Ağustos tarihinde sonuçlanan ihalenin 1. kısmını Küre İnşaat Taahhüt Turizm Taşımacılık Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketi 219 milyon 838 bin TL ile kazandı. İhalenin 2. kısmını Sarılar İnşaat ve Elektronik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi 372 milyon 744 bin 950 TL teklifle üstlendi. Bu iki firma arasında bir bağlantı var mıydı?
Evet vardı ve araştırmaya değerdi.
Muhalefet Gerçekte Muhalefet mi?
Kocaeli Ticaret Odası’na kayıtlı bulunan Küre İnşaat ile İstanbul Ticaret Odasına kayıtlı Sarılar İnşaat ortakları aynı babadan olma kardeşler. Kocaeli merkezli Küre İnşaat ortakları Muhsin ve Yusuf Sarı kardeşlerden oluşurken, İstanbul merkezli Sarılar İnşaatın ortakları ise Osman ve Ramazan Sarı kardeşlerdi. Kardeşlerden oluşan iki şirket, aynı ihaleye girip Başakşehir Belediyesi İhale Komisyonunun gözleri önünde 592 milyonluk iki kısımlı ihaleyi alıyorlardı. Bu aleni bir ihaleye fesat durumuydu ve CHP’li muhalif meclis üyeleri bu ihaleyi gazetecilerden öğreniyordu… Hadi meclis üyeleri körler-sağırları oynuyordu ve bunda kararlıydı…Peki Başakşehir’in bir de CHP’li milletvekili vardı, mali müşavirde ve bu konularda uzmandı…Kim mi? CHP tarafından tekrar aday gösterilen Özgür Karabat… Özgür Karabat bu durum karşısında nasıl bir pozisyon almıştı? Haber karşısında Özgür Karabat iken Özgür Karabatak’a dönüşmüştü… Haberin yayımlanmasından sonra herhangi bir açıklama yapmadığı görülen Karabaş’ın, ihaleyi mahkeme sürecine taşınması konusunda da bir bilgisine rastlanmadı…
Burada sadece suçlu CHP mi? Peki hakkın ve hukukun yanında olması gereken seçmenler neredeydi?
Özetle: Her halk hakkettiği gibi yönetilir!
Yaşadıklarımız sizce kader mi?