İnsan, duyduğu ve gördüğü her türlü sözel uyaran ve görselden etkilenir. Faaliyetlerine var olanı kopyalamakla başlar, sonra tekrar tekrar kopyalar ve sonunda yaşamı algılaması da farklılaşmaya başlar. Zaten Yohji Ymamoto,  "Sevdiğini kopyalamakla başla. Kopyala, kopyala, kopyala. Kopyalamanın sonunda kendini bulacaksın" demiyor mu ...

“İlham veren kelime dağarcığımız var ve bazen beynimizde bir an şimşek çakar...'Evraka!’ anlarımız da vardır, beynimizde yanan ampullerde… Bu bir fikrin,  aydınlatıcı bir anda ortaya çıkan bir kavram olduğudur…

Yaratım dediğimiz ise var olan çalışmaları, sahip olunan birikimle birleştirerek yeni bir eser ortaya koymaktır ve 
Isaac Newton'un deyişiyle "Eğer daha ileriyi görebiliyorsam, bunun sebebi geçmişte var olan devlerin (üstatların) omuzlarında durmamdandır."

Yeni bir fikir, beynimizin içinde birbirileriyle senkronize ateşlenen yeni bir sinir ağı, ortaya çıkmamış yeni bir dizilimdir ve  ilham perisi, oturup beklemekle değil, peşine düştüğümüzde gelir. (HALUK SAFİ)

 
***

Hayatımızı etkileyen kahramanlarımız vardır. Liderlerin de yönetim anlayışlarının şekillenmesinde etkili olan, kritik kararlarında yol gösteren rol modelleri vardır... Vizyoner, tutkulu, güçlü ve önderlik vasıfları yüksek olan tarihi figürler rol model olarak benimsenmektedir ki doğru olan da budur...

Dünya çapında bir anket...
İlham alınan Napolyon Bonapart, Büyük İskender, Winston Churchill, Abraham Lincoln, Mahatma Gandhi, Nelson Mandela, Niccolo Machiavell ve John F. Kennedy gibi tarihe damgasını vurmuş liderler ve düşünürler...
Kadınlar arasında ise Ayn Rand, Rahibe Teresa ve Kraliçe I. Elizabeth....

Mustafa Kemal Atatürk'ün, yeni bir yönetim sistemini kurgulayıp cesaretle uygulamaya geçirmesi, zor zamanlarda pes etmemesi, mücadeleden kaçmaması, askeri dehası, devlet adamlığı ve ileri görüşlülüğü... Cumhuriyet’in kurucusu en çok ilham alınan liderlerin başında ve bizi gururlandırıyor....

Çalışma Hayatından örnekler;
 S. Orakçıoğlu: “Atatürk’ün; entelektüel kişiliğini,  en az 3-4 dil biliyor oluşunu, öngörü yeteneğini ve çağının çok ilerisinde bir lider oluşunu örnek alıyorum. Tüm bir ulusu tek bir hedefe, özgürlüğe ve ulusal egemenliğe inandırarak kenetlemiş bir lider..."

H. Çaycı: “Onun ilke ve prensiplerini kavradığınızda kendi yolunuzu kendiniz kolaylıkla aralarsınız. Ondan öğrendiklerim; ileri görüş, cesaret, çalışkanlık, dürüstlük ve ülkesini sevmesi..."

O. Turan da “Atatürk’ün örnek aldığım yönleri; inatçılığı, liderliği, vizyonerliği ve stratejik düşünmesi. Okuma oranının yüzde 10’un altında olduğu bir dönemde, üstelik savaşın göbeğinde kitap okuyup geleceği tasarlaması beni çok etkiliyor. Bu, nasıl bir entelektüel birikime ve vizyona sahip olduğunu ortaya koyuyor. Atatürk sadece Türkiye için değil, gelişmekte olan ülkeler için de çok değerli bir lider ve rol model.” 

S. Canko ise “Zorlandığım bazı kararları verirken rehber edindiğim birçok isim var. Ancak hayatımı şekillendiren en önemli isim Atatürk. Onun geride bıraktığı mirastan her daim etkileniyorum” diyor...

“Tarihteki önemli liderlerin ve filozofların yaşadıkları olaylar karşısında verdikleri kararlar, uyguladıkları yöntemler her zaman en iyi yol gösterici olmuştur, olmaya da devam edecektir... Nokta...

***

Mustafa Kemal, büyük bir lider olduğu kadar, düşünceli bir evlat, gerçek bir hayvansever ve doğaya tutkun bir insandı,hayranlık duyduğu şeylere coşkuyla bağlı olan, etrafındakilere örnek, sevgi dolu bir kişilikti... Sadece devrimleriyle değil, hayatındaki örnek davranışlarıyla da bu yolda bize ışık tutan Atatürk’ün ilham veren kişisel yönleride vardı... O'nun da bizim gibi hislenen, kızan, özel ilgi alanları olan bir insan olduğu gerçeğini bazen unutup hayatının kişisel yönlerine bakmayı ihmal ederiz, ki  “Mustafa Kemal Olmak” adlı kitabında Atatürk’ün kişilik özelliklerini anlatan Dr. Eren Akçiçek’in bir röportajda söylediği gibi “Atatürk sevgisi doğurmanın ve artırmanın en önemli ögesi, Atatürk’ün insani özelliklerini anlatmaktan geçiyor.”

O, düşünsel hayatın içinde, kalemi kuvvetli bir lider....
Sosyoloji, tarih, edebiyat, siyaset bilimi gibi alanlarda çok kitap okumuş... Yazarlığı ve gazeteciliği ise daha gölgede kalmış özelliklerinden... Gazeteciliğe merakının lise öğrenciliği dönemine (1896–1899) kadar gittiği... Gazetenin iletişim gücüne güvendiği... Falih Rıfkı Atay, “Atatürk’ün Hatıraları: 1914-1918” adlı kitabında Ali Fethi Bey’le beraber “Minber” adında bir gazete çıkardığını, burada Minber imzasıyla yazılar kaleme aldığını anlatıyor, bu özelliğini kaç kişi biliyor diye sormak gerekir...

Fethi Tevetoğlu’nun makalesinden ise O'nun, annesine ev almak istediği, bu gerçekleşmeyince de elindeki parayı “Minber” için sermaye olarak kullandığını öğreniyoruz.. 
Keza, vefatından  önce, geometri terimlerini Türkçeleştiren bir eser kaleme aldığı, bu eserle Türkçeyi bir bilim dili hâline getirmeyi amaçladığı ve  öğrencilerin temel pozitif bilimleri öğrenirken Türkçe düşünmesini arzu ettiğini de öğreniyoruz.  
 “Zabit ve Kumandan ile Hasbihal", " Cumalı Ordugâhı” gibi kitapları da var...
Kısacası, savaşlardaki stratejik dehasıyla okuma-yazma sevdası bir araya gelmiş; vatanına âşık, kalemi kuvvetli, yenilmez bir kumandanın yazıları ortaya çıkmıştır. (NİL DUMANSIZOĞLU)

***

O, 1904’yılında "Maddeyi anlamalı, evvela sosyalist olmalı" diye bir not düşmüş,Trablusgarp’ta, Çanakkale'de, Muş ve Bitlis'te, Suriye-Filistin'de, Sakarya ve Dumlupınar'da emperyalizmine karşı savaşmış zaferle çıkmış... Dünya tarihinde yenilmeyen "tek" antiemperyalist özgürlük savaşçısı olurken, "yarı bağımlı" bir "ümmet" imparatorluğundan "tam bağımsız", "çağdaş" bir "ulus devlet” yaratacak devrimleri de gerçekleştirmiş... O'nun devrimci ruhu, Doğu'dan Batı'ya, bütün antiemperyalist mücadelelerin de "ateşi" olmuş. İşte Afganistan'da Amanuallah Han, Hindistan'da Muhammed Ali, Gandi ve Nehru, İran'da Şah Rıza Pehlevi, Mısır'da Nasır, Küba'da Castro ve Che, Çin'de Mao...
Ve daha niceleri.... Dünyanın önde gelen bütün "devrimci ruhları”, onun ateşiyle "kıvılcım" almış....

Che Guevara, 1967 yılında Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde, çantasından “Atatürk’ün Büyük NUTUK’u” çıkmıştır. Şöyle ki:

Dünya Barış Konseyi Dönem Başkanı Nazım Hikmet 1961 yılında Fidel Castro’ya “Barış Ödülü” vermek üzere Havana’ya gider, Atatürk’ü ve Türk Kurtuluş Savaşı’nı anlatınca Castro, Türk Büyükelçiliği'nden Atatürk'ün Nutuk kitabını ister... Nutuk'u özümseyerek okuyan Castro, dünyadaki ilk antiemperyalist savaşın önderi Mustafa Kemal Atatürk'ten ve onun "utkuya eriştiren" 1919 Ruhu’ndan esinlenir ve  Nutuk'u dava arkadaşı, yoldaşı Che Guevara'ya verir ki okuma sırası Che'dedir... Arjantinli devrimci doktor Che Guevara, Bolivya’da yakalanıp öldürüldüğünde ise sırt çantasından (Atatürk’ün Büyük Nutuk’u), Nazım Hikmet’in “Kuvayı Milliye Destanı“ ve “Amo en ti lo imposible” adlı Şiir Antolojisi kitabı çıkar... Mesele Che’nin çantasından Nutuk’un çıkıp çıkmadığı değil, Che’nin Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Kurtuluş Savaşı’ndan esinlenip esinlenmediğidir.

İşte emperyalizm kıskacındaki Latin Amerika ülkelerinin Türk Kurtuluş Savaşı ve Atatürk’ü anlamaya çalıştıkları günlerde, Perulu yazar Mariategui, “Türk Devrimi ve İslam” adlı makalesinde, Türk devriminin ve Atatürk’ün “ezilen ülkeler” için adeta bir “kurtuluş reçetesi” olduğunu belirtmiş ve diktatörlere karşı Atatürk’ü “ilerici lider tipi” olarak adlandırırken, Türkiye’nin beş yıl içinde çağdaş bir toplum haline geldiğini, ulusal birliğe kavuştuğunu ve Batı medeniyetiyle bütünleştiğini, Türk Devrimi’nin başarısının altında Türk Kurtuluş Savaşı ve Kemalist Devrim’în kararlılığı yattığını, “Davut’un Golyat’a karşı kazandığı zafer” gibi  yenik ve parçalanmış “hasta adam”ın yeniden ayağa kalktığını, emperyalistlere karşı meydan okunduğunu, böylece insanlık tarihinde Japonya’dan sonra (1905-Rus-Japon Savaşı) bir başka ezilen, “barbar” olarak adlandırılan bir halkın Avrupalı güçlere dur dediğini belirtiyor...

1997’de Habitat Toplantısı için İstanbul’a gelen Castro, yaptığı konuşmada “Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptıklarını ben asla başaramazdım. Asıl devrimci Atatürk... Bu kadar büyük bir devrim yaptım, ama Kemal Atatürk’ün yaptıklarını başaramazdım... Sakın kendinize başka esin kaynağı aramayın” demiştir.

Mao ise 1935’teki ‘Uzun Yürüyüş ’öncesinde Şangay Meydanı’nda toplanan binlerce Çinliye “Ben, Çin’in Atatürk’üyüm” diye seslenmiş...

Ve 1948’den bugüne...

Çin Halk Cumhuriyeti’nin okullarında  “Yakınçağ Tarihi” ders kitaplarının kapağında bir Atatürk resmi yer alıyor ve içinde Atatürk ve Cumhuriyet Devrimleri anlatılıyor...

İşte Çin, Atatürk’ü ve devrimleri gençlerine öğretirken.....
KKTC’de Annan Planı gereği, “Yakınçağ Tarihi” ders kitaplarından “Atatürk ve Türkiye Ulusal Kurtuluş Savaşı” bölümleri çıkarılıp yerine Kuzey Kıbrıs’ta bulunan kilise ve manastırların tarihçeleri ve resimleri konuluyor....

Bugün, Venezuella'nın antiemperyalist lideri Hugo Chavez,  "Atatürk'ün Sosyal Fabrika Projesi'ni" uygulamaya koyuyor...

Bir Norveçli, içinden çıkılmaz bir durumla karşı karşıya geldiğinde, "Atatürk gibi düşünmek" deyimini anımsıyor...


Durum böyleyken
Halkı "koyun sürüsü" olarak gören "saltanat sistemini" yıkıp, Cumhuriyeti ilan ederek, "egemenliği kayıtsız şartsız halka veren, "akıl ve bilimin" önünü açarak çağdaş uygarlığı hedef gösteren, fakir bir halkı en çabuk biçimde kalkındıracak bir ekonomik program yürüten, ezilen kadına yeniden "kadınlık onurunu" kazandıran, devletin temeline "halkı, halkın refah ve mutluluğunu" yerleştiren bu kişi Türk tarihindeki en büyük sosyalistti ve kendi ideolojisi olan KEMALİZM içine “Türk sosyalizmi” olarak adlandırılabilecek HALKÇILIK ilkesini yerleştirmişti...

Artık  “kimden” ilham alınması gerektiği,  sadece CHE'nin çantasından çıkan NUTUK bile, yakın zamanların gelmiş geçmiş en büyük "özgürlük savaşçısı" ve "devrimcisinin" ATATÜRK olduğunun en açık kanıtı değil midir? Türk olarak Arjantinli CHE'yi, Kübalı CASTRO'yu, Çinli MAO'yu, Hintli GANDİ’yi değil, bütün bu isimlerin ilham kaynağı olan "gelmiş geçmiş en büyük özgürlük savaşçısı" ATATÜRK'Ü kalbimizde ve yakamızda taşımak; Castro’nun, Dursun Özden’e dediği gibi, “Devrimci Kemal Atatürk varken, Türk gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?” demesindeki ruhu sindirmek değil midir bütün mesele...
(SİNAN MEYDAN)...

***
ABD’nin Columbia Üniversitesinden Prof. Safwan Masri, Tunus’un Arap Baharı’ndan tek işleyen demokrasi olarak nasıl çıktığını, (Tunus- Bir Arap Anomalisi) adlı kitabında anlatmış... Masri’ye göre Tunus halkı, diğer Arap ülkelerinden ziyade Türk halkına, bağımsız Tunus’un kurucu lideri Habib Burgiba da diğer Arap liderlerden ziyade Atatürk’e daha çok benzediğini, birçok reformda Atatürk’ten esinlenmiş olduğunu, her ikisinin de vizyon sahibi ve yeni bir ulus inşa eden liderler olduğunu söylüyor...

Burgiba, diğer Arap liderlerden ziyade Atatürk’e daha çok benziyordu. Her ikisi de kendinden emin, gözüpek, vizyoner, iyi eğitimli ve Batılı fikirlerden etkilenmiş ulus devlet kurucularıydı. Her ikisi de Fransız laiklik modelini aldı ve dini devlet kontrolüne bağladı. (İPEK YEZDANİ)....

***

Mustafa Kemal Atatürk, tarihte silinmez bir iz bırakan bir dünya lideri ve olağanüstü bir dehaydı ve hayatın her kesiminden insanlara ilham vermeye devam ediyor. 

 Onun güçlü kararlılığı, stratejik düşüncesi ve ilerlemeye olan sarsılmaz bağlılığı, Türkiye’yi modern çağa taşıdı. 

 Atatürk, liderliği sırasında savaşlar, ekonomik zorluklar ve siyasi çalkantılar da dahil olmak üzere çok sayıda zorlukla karşılaştı. Türkiye’nin bu zorluklardan daha güçlü çıkmasını sağladı.

Atatürk, modern, laik ve demokratik bir Türkiye tasavvur etmişti. Tekil bir kimlik oluşturdu ve ülke için bugün bile ülkenin ilerlemesine rehberlik etmeye devam eden iddialı hedefler belirledi.

Atatürk’ün ileri görüşlü yaklaşımı geleneksel normlara meydan okudu ve ilerici bir toplumu benimsedi. Onun laiklik, modernleşme ve eşitlik konusundaki fikirleri daha kapsayıcı ve müreffeh bir Türkiye’nin temellerini attı.

 Atatürk’ün örnek liderlik özellikleri, dünyanın her yerinde geleceğin liderlerine ilham kaynağı oluyor. İnsanları ortak bir vizyon etrafında toplama yeteneği, her bağlamda etkili liderliğin bir planı olmaya devam ediyor.

Atatürk, tarihte gerçekten dikkat çekici bir figür....İlerleme ve eşitlik arayışı Türkiye’yi dönüştürdü ve dünyanın her yerindeki insanlara ilham vermeye devam ediyor. (HAMZA ATTİLA ELBİR)....


***

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatı, hem girişimci adaylarına hem gençlere hem de tüm dünyaya ilham olacak örneklerle dolu…

 O’nun lider ve mücadeleci ruhunun ve zorluklar karşısında asla pes etmeyen kararlı duruşunun, her birimizin hayatında bir ateşleyici güç olmasını diliyorum.

Mustafa Kemal’in güçlü karakteristik özelliklerinden 5 tanesi...

Sorumluluk Almaktan Çekinmemesi...
Cesareti....
Çözüm Odaklı Olması...
Zorluklar Karşısında Pes Etmemesi...
Öz Güveni ve Başarıya Olan İnancı

“Bütün ümidim gençliktedir!” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün cesur, kararlı ve öz güvenli duruşunun tüm gençlere ilham olması umuduyla…
(YILMAZ ÖZDİL)

***

Atatürk cesareti, korkusuzluğu ve özgüveniyle Türkiye'yi güzel bir ülke yaptığı için birçok insana ilham veriyor. Ve bizler bunun farkında değiliz. 0'nu anlamak için.  O'nun gibi düşünmek düşünebilmek için öncelikle NUTUK'ta ne söylüyor, nereden nereye neyin mücadelesini nasıl vermiş atalarımız bilinmesi gerekmez mi? Mesele "kargaları kovaladığı..." değil... O, düşmanı da kovaladı, saltanatı da hilafeti de, cehaleti de kovaladı.... Tüm dünya, tüm insanlar O'ndan esinlenirken bizler hâlâ esenleme safhasında mı kalmalıyız?
Benim önerim, okullarda "NUTUK " adlı dersin zorunlu olması , başlangıç olması... Hani, "ATAM İZİNDEYİZ" diyoruz ya...
Tarih, eskileri anlatırken yenileri de yaratmalı...Belki yıldızlara benzeyen ideallerimizde onlara ulaşamayız ama bize yol göstereceklerdir...Sadece bir an için gözlerinizi kapatın, düşünün ve şu sorunun yanıtını verin: "Çizgim doğru mu?" 

Not: Değerli paylaşım ve eserleriyle bu yazının ortaya çıkmasına katkı sunan Yılmaz Özdil, Haluk Safi, Nil Dumansızoğlu, Hamza Attila Elbir, İpek Yezdani ve Sinan Meydan'a teşekkürlerimle...