Toplumsal Ankara/Kübra Karabulut

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs seçimlerine 2 gün kala son mitingini Ankara'da gerçekleştiriyor.

Kılıçdaroğlu'nun Ankara Mitingi, bugün (12 Mayıs Cuma) saat 17.30'da başlayacak.

Kılıçdaroğlu'na mitingde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayları İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrasi ve Atılım (Deva) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş eşlik ediyor.

Yüz binlerin akın ettiği Tandoğan Meydanı, daha miting başlamadan önce hıncahınç doldu. 

Kürsüye ilk Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş çıktı.

'ANKARA'DA JELİBONCU BİR KAFA VAR'
Yavaş'ın konuşmasının satır başları şöyle oldu:

2019 yılında bugün yaşadıklarımızın hemen hemen hepsini yaşadık. Anketlerde geri kaldıklarını görünce her türlü iftirayı attılar. Ankara halkı bunlara inanmadı. Dolayısıyla Ankara’da ayrıştırıcı siyaset ortadan kalktı. İnsanlar 25 yıl aynı yönetimi görünce onların ayrıştırıcı siyaseti görünce başka yönetimi denemedi ama 25 yıl sonra bir deneme yaptı ve Ankara halkı belediyeciliğin ne olduğunu gördü.

Pandemi döneminde 40 bin öğrenciye 10’ar GB internet verdik. Sayın Cumhurbaşkanı da 21 yıldır verilmeyen interneti seçimden sonra vereceğini söylüyor. Yine birer aylık doğal gaz ücretleriyle sadece mutfakta harcanan gazın ücretini bir yıl ayrılmayacak. Bu seçim zamanı yapılıyor. Halbuki bu kardeşiniz geçen yıl ve bu yıl tam 200 bin aileye doğal gaz yardımı yaptı."

Eskiden 1.8 dolara su satıp, aldıkları bu parayı da koli şeklinde yardımlarla dağıtıp, onlardan aldığı parayla onlara yardım yapıp 'Biz fakir fukarayı kolluyoruz' diyorlardı. Şu anda 10 ton su kullanan ailenin ödediği ücret sadece 10 lira. 2019 yılındaki iftiralara inansaydı insanlar, şimdiki gibi ayrıştırıcı siyasete cevaz verseydi Ankara'da bunların hiçbirisi olmayacaktı. Şimdi Türkiye'de 21 yıldır hep aynı hükümeti gördüler. Öğrenmişler 'bunlar üç koyunu güdemez' diye. Verin bakalım, güdüyor mu gütmüyor mu? Ama inşallah mitinglerde gördüğümüz kadarıyla bu iş bitmiş.

Ankara’da bir jeliboncu kafa var. Ta 1994 yılında bile aday olabilmek için rakibine kumpas kurduğu iddiaları var. Bu kafa kendi partisinden olan kişiye bile tuzak kurdu. Fakat o tuzak kurduğu şahısla şimdi yan yana çalışmak zorunda kalıyor. FETÖ döneminde başlayan kaset komploları yine bir şekilde konuşuluyor, Muharrem İnce ile ilgili aynı şeyleri ortaya çıkardılar. Ama bunun başlangıcı nerede? Yıllardır Ankara’da sahte broşür dağıtılıyor. Ha birinin özel hayatını kaydedip siyaseten kullanmışsınız, ha genel başkanımızla ilgisi olmayan montaj videolarını sahnede göstermişsiniz. Ne farkı var?

Sizin hiçbir şeyden şikayet etmeye hakkınızı yok. Açılım döneminde şehit olanların fotoğraflarıyla siyaset yapıyorsunuz. Şehitlerin kanlarıyla siyaset yapıyorsunuz. Artık yeter bu ülkede nefret siyaseti ortadan kalkacak. İstanbulluya önce 'ümmet elden gider', 'Mekke düşer, Kudüs düşer Ekrem İmamoğlu'na oy vermeyin' demediler. İstanbullular dik durdu. Osman Öcalan'ı kalkıp televizyonlara çıkardılar. 'Ekrem Bey'e oy vermeyin, Binali Bey'e oy verin' dediler. O da yetmedi bebek katilinin mektubunu televizyonda okuttular. İktidarda kalmak için gerekirse papaz cübbesi giyerim diyenler bunlar değil miydi?

Bunlar mevsimlik, sezonluk milliyetçi. Duruma göre şekil alırlar. Bunlara inanmıyoruz artık. Ne muhafazakarlıklarına ne başka bir şeyine. İyi bir Müslümanın ağzından bal damlar, yalan söylemez, hakaret etmez. Bugün Cuma, acaba o sahte broşürleri basanlar ne dua ettiler. Türkiye kararını verdi. Her gördüğümüz mitinglerde çok kararlı insanlar, bu laflara kulak asmıyorlar. Nereye gidersek gidelim, binlerce milyonlarca genç hakkını almak için meydana çıkmış. Hakkını istiyor, hakkını alacak. İnşallah ayın 15'inden sonra herkese ayar çekmeyen, kimseyi azarlamayan, kimsenin kıyafetine, yediğine içtiğine karışmayan, dertlerini anlatmakta özgür kılan, 'beni istediğiniz kadar eleştirin' diyen bir yönetim geliyor.

'BAHARIMIZIN ARİFESİNDE...'
Mansur Yavaş'ın ardından söz alan Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın konuşmasının satır başları şöyleydi:

Baharımızın arifesinde bu güzel memleketimizden Ankara'dan Türkiye'nin dört bir tarafına sevgilerimi, selamlarımı iletiyorum. Ülkemizin en can alıcı gündemi, 6 şubat Maraş depremlerinden bu yana tam 3 ay 6 gün geçti. Ateşin düştüğü o evler, o günden beri yanıyor. O evlerde yüzler gülmüyor. Taş olsa dağ olsa dayanmaz derler ya, işte öyle bir acıyla kavrulduk. Ben de çok sayıda çalışma arkadaşımı kaybettim.

9 gün deprem bölgesindeydim, 11 il merkezine defalarca gittim. Sesini duyuramayanların sesi oldum. Gittiğim her yerde ne dediler biliyor musunuz 'İlk 48 saat, ilk 72 saat devlet yoktu, enkazları kendi ellerimizle kaldırdık' dediler. Muhtarlar 'enkazı ellerimiz kanayarak kaldırdık' dediler. Geçen sene hatırlayın orman yangınları çıktı değil mi, ormanlarımız gözümüzün önünde binlerce hektar cayır cayır yanarken bir baktık ki memleketin yangın söndürme uçağı yok. Depremin ilk 72 saati yardım ulaştırılamadı. O 72 saatte ne oldu, diye soruyorum. O iş makinaları parklarda kapalı dururken insanlar enkaz altındaydı. Madenciler neden harekete geçmedi, ne oldu diye soruyorum. Cevap yok.

İşin özünde bu tek kişilik sistemin yürümemesi var. Her şeyi tek kişiye bağlamanın getirdiği sorunlar yaşıyor bu ülke. Son 5 yıldır bütün sistemi Erdoğan tek başına bağladı. Şu ana kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde 6 parti bir araya gelip bu kadar kapsamlı bir anlaşma yapmamıştı. Seçimlerden sonra kurulacak hükümetin 20 tane bakanının ne iş yapacağı hepsi hazır. Önümüzdeki pazar günü sizlerin desteğini bekliyoruz. Ülkemiz için çok önemli bir dönüm noktası. Pazar günü sıradan bir seçim değil. Pazar günü aslında bir referandum.

'BUGÜN GÖRDÜM Kİ RECEP BEY VEDALAŞIYOR'
1993 senesinde Şırnak kırsalında bir roket saldırısında gözlerini kaybetmiş Gazi Hüseyin Özlük ile kürsüye çıkan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Özlük'ün parti kurucularından olduğunu belirtti. Akşener, "Her türlü hakareti iftirayı siz de gördünüz biz de gördük. Ama bugün gördüm ki Recep Bey vedalaşıyor. 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kılıçdaroğlu olacak ve kendisini alkışlarımızla Çankaya'ya götüreceğiz" dedi. 

Kürsüde konuşan Hüseyin Özlük şunları söyledi:

Sadece Millet İttifakı'na destek verdiğimiz için terörist diye yaftalandık. Bize bunu diyenler aynaya baktıklarında Oslo'da masaya oturup teröristlerle 10 maddeyi imzaladıklarını, çadır mahkemelerinde Türk bayrağının altında yargılanmam diyen teröristleri görecekler. Bayrağımızın o mahkemelerden indirildiğini görecekler. İmralı'da 3 artı 1 ev tahsis edileni görecekler. Televizyon tahsis edileni görecekler. Aynaya baktıklarında Gaffar Okkan'ı, Gonca Kuriş'i görecekler. Bizden terörist olmaz. Bizden Ankara olur, İstanbul olur, Hakkari olur, Türkiye olur.

Meral Akşener'in açıklamasının satır başları şöyle oldu:

Umarım duymuşlardır. Sağ ellerinde Hizbullah, sol ellerinde PKK olanlar duymuşlardır Hüseyin'i. Her türlü hakareti iftirayı siz de gördünüz biz de gördük. Ama bugün gördüm ki Recep Bey vedalaşıyor. 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kılıçdaroğlu olacak ve kendisini alkışlarımızla Çankaya'ya götüreceğiz, Recep Bey ve arkadaşlarını da emekli edeceğiz. Her bir genç, kadın kardeşim mutlaka sandığa götürecek. 1 oy Kemal'e 1 oy Meral'e verecek. İnşallah 14 Mayıs akşamı 13. Cumhurbaşkanımızla birlikte Türkiye'nin nefes aldığı, hukukun üstünlüğünün kabul edildiği, hak hukuk adaletin tesis edildiği ve tarih yazıldığı bir akşam olacak.

'HASRETİMİZİ 13. CUMHURBAŞKANIMIZ BİTİRECEK'
"Ankara'nın üstündeki Moğol istilasından bu yana gördüğü en büyük yağma hareketini 2019 yerel seçimlerinde Mansur Başkan'la kaldırdınız" sözleriyle Ankaralılara seslenen Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal'ın açıklamalarının satır başları şöyle oldu:

Kuruluşun şehri, Hacı Bayram-ı Veli'nin manevi ruhunu yoğurduğu, Mustafa Kemal ile manasını bulmuş Ankara merhaba. Bir büyük güne yaklaşıyoruz. Cumhuriyetin kuruluşuna şahitlik etmiş Ankara bir yeni dönemi açmaya hazır mı? Bir yeni dönemi açıyoruz.

Belki de Türk demokrasisinin en zor sınavı ile karşı karşıyayız. Birileri milletin önüne duvar örmek istiyor. Birileri insanımızın arasına duvarlar örmek istiyor. Nafile çabalar, millet önüne duvarlar örülmez. Milletin iradesi deler de geçer.

Ankara'nın üstündeki Moğol istilasından bu yana gördüğü en büyük yağma hareketini 2019 yerel seçimlerinde Mansur Başkan'la kaldırdınız. Bir jeliboncu vardı. Artık sadece sosyal medyadan tırmalanıyor. Şimdi asıl büyük vazife var. Türkiye'nin üzerinde Moğol istilasından bu yana gördüğümüz bu yağma hareketini bu rantiye düzenini, bu kravatlı soygununu Ankara'mız bitirmeye hazır mı? Allah'ın izniyle güzel günleri müjdeleyeceğiz. 13. Cumhurbaşkanımız hasretimizi bitirecek Sayın Kılıçdaroğlu'nu bekliyorsunuz. Cemrelerin toprağa, havaya, suya düştüğü günlerdeyiz. İşte gençlerimizin, kadınlarımızın seçimi. 14 Mayıs'ta cemre olarak milletin yarınlarını aydınlatmak için o sandıklara elbette düşeceğiz Allah'ın izniyle.

'YABANCI BANKALARDA HESAP TUTAN DEVLET ADAMLARI BİR DAHA İKTİDARA GELEMEYECEK'
Ahmet Davutoğlu'nun açıklamasının satır başları şöyle oldu:

Demokrasi şölenine iki gün kaldı. Bu son mitingimizde 6 genel başkan olarak size mesaj veriyoruz. 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere hepimiz toplumsal barış mesajı veriyoruz. Bu iktidar ülkeyi yasaklara, yoksulluğa, yolsuzluklara boğdu. Kara kıştan bu ülkeyi çıkarıp yeni baharlara taşıyacağız. Ülkeye, millete söyleyecek sözü olmayan iktidar bizlere saldırdı. Birkaç madde ile onlara cevap vermek zorundayız. Diyorlar ki Erdoğan, Bahçeli, Binali Yıldırım, Önder Aksakal, 14 Mayıs yabancı istilacılara ülkeyi teslim etmeyecekmiş. Biri daha ileri gitti, küffara teslim etmeyecekmiş. Bre gafiller size Ankara'dan sesleniyorum. Bütün mazlum milletlerin, anti emperyalist sömürge karşı mücadelesine ışık tutan Gazi Mustafa Kemal'in Ankarasından sesleniyorum. Biz nefes alıp verdikçe yabancı istilacılar bu ülkeye gelemeyecek; ama yabancı bankalarda hesap tutan devlet adamları bir daha iktidara gelemeyecek. Yeni bir baharda, onurlu bir Türkiye'yi birlikte inşa edeceğiz. Sözü tükenenler diyor ki, onlar iktidarı kaybederlerse

'YAŞANABİLİR BİR TÜRKİYE İSTİYORUZ'
Temel Karamollaoğlu'nun açıklamasının satır başları şöyle oldu:

Biz yaşanabilir bir Türkiye istiyoruz! Herkesin mesut olduğu, inandığı gibi yaşadığı, rahat geçinebildiğini, kendisini emniyet içinde hissettiği bir ülke istiyoruz. Bu ülkenin inşası ancak ahlaki ve manevi değerlerin inşasıyla mümkün. Gösterişle, insanalra hakaret ederek, insanları yanlış yönlendirerek Türkiye'ye huzur, barış gelmez. Lisanına, davranışına sahip çıkacaksın! Hak, hukuk nedir bileceksin. Önce sen uyacaksın.

'MANSUR BAŞKANIMIN EVİ NE GÜZEL, DÜĞÜN GİBİ'
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın konuşmasının satır başları şöyle oldu:

Rekor kırdı ankara bu akşam.

Mansur başkanımın evi ne güzel düğün gibi.

Ankara'!nın sandıklarında bu bayraklar gibi Atatürk'ün çiçekleri açacak.

Sandıktan adalet, umut çıkacak. Söz veriyoruz pazartesi sabahı bize yapılanı kimseye yapmayacağız.

'SİZLER GİBİ OLACAĞIM, SİZLER GİBİ DERTLENECEĞİM, SİZLER GİBİ SEVİNECEĞİM'
Mitingin son konuşmasını 13. cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu yaptı. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının öne çıkanları şunlar oldu:

Bu ülkeye demokrosiyi, barışı getirmeye hazır mısınız. Huzur içinde birlikte yaşamayı getirmeye hazır mısınız? Söz veriyorum ben de hazırım. Birlikte yapacağız. Bu ülkenin gençleri ve kadınları otoriter bir yönetimi, demokratik yollarla değiştirecekler. Gençleri ve kadınları yürekten kutluyorum. Mustafa Kemal'in başkentindeyiz.

Mansur Başkan gerçekten de Ankara'yı, Mustafa Kemal'in Ankarası yapmak için elinden gelen her türlü çabayı gösteriyor. Ama şimdi bütün Türkiye'yi Mustafa Kemal'in Türkiyesi yapacağız. Bütün Türkiye'de huzur ve barışı sağlayacağız. Tam 1,5 yıldır sandık güvenliği için çalışıyoruz. Bütün sandıklarda müşahitlerimiz, temsilcilerimiz var. Sizden ricam; bahar havasında sandığa gidin. Sinan Ateş'in katillerini bulacağım ve onların kulaklarından yakalayıp, adalete teslim edeceğim. Benim saraylarda oturma gibi alışkanlığım yok. Saray maray bize vız gelir. Ankara'nın seymenleriyle, oyun havalarıyla beraber Gazi Mustafa Kemal'in Çankaya Köşkü'ne gideceğiz. Çankaya Köşkü halkın köşküdür. Çankaya'da mütevazı bir hayat var.

Sizler gibi olacağım, sizler gibi dertleneceğim, sizler gibi sevineceğim. Varsa bir yerde sorun, soruna kilitleneceğim ve mutlaka çözeceğim.

Sınırları yol geçen hanına döndürdüler. En geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi kendi ülkelerine uğurlayacağız. Türkiye'yi 5'li çetelerden kurtaracağım. Benim cumhurbaşkanı olmamam için her oyunu denediler, her iftirayı attılar. Ben size güveniyorum. Bu ülkeye barışı getireceğim. Huzuru getireceğim. Bu ülkenin sorunlarına talibim saraylara değil. Kızılayl'dan bir kez daha söylüyorum. Allah nasip ederse hep beraber Gazi Mustafa Kemal'in Çankaya Köşkü'ne çıkacağız. Bu ülkeyi adalete getireceğim. 450 kilometreyi yürüdüysem o bir başlangıçtı. Şimdi ayın 15'inde önemli bir aşamayı daha kat etmiş olacağız. Bu ülkenin bütün coğrafyasına adaleti, hakkı ve hukuku getireceğim. En ufak endişeniz olmasın..