T24'ten Cansu Çamlıbel'e konuşan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, seçim dönemine ait kritik açıklamalarda bulundu. 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanması halinde üç bakanlık ve MİT Başkanlığını alacağını ifade eden Özdağ, bakanlıklar için yazılı, MİT Başkanlığı içinse sözlü mutabakat olduğunu belirtti.

Özdağ Suriye'ye gidişinin engellenmesinin "siyasi" olduğunu belirtti. Parti heyetinden ancak bir kişinin Suriye'ye girebilmesininse "teknik" bir nedeni olduğunu kaydetti.

Erdoğan'ın yeni kabineyi 'kendisinden sonraki süreci şekillendirmek' için oluşturduğunu söyleyen Özdağ, ''Ben Erdoğan'ın yerel seçimlerden güçlü çıkıp daha sonra başkanlığı devretmeyi düşündüğünü düşünüyorum" dedi.

'SİNAN OĞAN KARARINI ERDOĞAN İLE KONUŞTUKTAN SONRA ALDI'
Sinan Oğan'ın Erdoğan'a destek verme kararının gerekçelerine ilişkin soruya ise Ümit Özdağ şu yanıtı verdi:

İki kişi arasında yapılmış bir toplantının içeriğini kamuoyuyla paylaşmam. Ama şunu söyleyebilirim; o toplantıyla -yani fotoğraf verdiğimiz toplantıyla- son kararını bana deklare ettiği toplantı aynı toplantı değil.

Sinan Ogan, kararını Erdoğan ile konuştuktan sonra aldı. Ben kendisinin bana anlattığı gerekçelerin ikna edici olmadığını, Zafer Partisi'nin ancak sığınmacıların geri dönüş sürecini yönetmesi durumunda -ki bunun için İçişleri Bakanlığını da alarak- Erdoğan’a destek verebileceğimizi söyledim. 

O da Erdoğan’ın kendisine 'Numan Kurtulmuş’u Ümit Bey ile görüşmek üzere görevlendirdim' dediğini aktardı. Gerçekten de bir gün sonra Numan Kurtulmuş beni aradı ve Erdoğan için destek istedi. Ben de kendisine 'Olabilir ama bunun için bizim bir şartımız var. Bu şart Türkiye'deki 13 milyon sığınmacının bir sene içerisinde Anadolu Kalesi projesiyle vatanlarına geri yollanmasıdır. Sizin iktidarınızın, sizin partinizin bunu yapabileceğinize inanmıyoruz. Biz Zafer Partisi olarak Erdoğan'ı desteklemek için İçişleri Bakanlığını ve bu politikamızın kabulünü talep ediyoruz' dedim. Numan Bey de Erdoğan'ın asla bu tip bir ilişki içerisine girmediğini ifade etti, 'Siz destekleyin, Erdoğan ilerde bir şey yapar' dedi.

'BEN İÇİŞLERİ BAKANI OLACAKTIM'
Özdağ seçim öncesi Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptıkları mutabakata ilişkin ise "Söz vermek değil, yazılı mutabakatımız var. Biz İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlık ve Milli İstihbarat Teşkilâtı konusunda Kemal Bey'le mutabık kaldık" dedi.

"Yani kamuoyuna açıkladığınız yol haritası dışında bir de gizli yazılı mutabakat yaptınız. Doğru mu?" sorusuna ise Özdağ "Var tabii, o açıklanmadı. Ben de şimdiye kadar hiç açıklamadım" diye yanıt verdi. Özdağ "MİT Başkanı da Zafer Partisi’nden olacaktı. Doğru mu?" sorusu üzerine "Evet MİT Başkanlığı da. Ama o sözlü anlaşmaydı. Bakanlıklar yazılı mutabakatta vardı" ifadesini kullandı.

Çamlıbel'in "Peki siz hangi görevde olacaktınız?" sorusuna "Ben İçişleri Bakanı olacaktım" diye yanıt veren Özdağ diğer iki bakanlığın hangileri olduğunu ise "Şu anda artık önemli değil" diyerek açıklamadı.

'BUNU ÇOK VURGULAMAYIN DEDİ, BEN DE KABUL ETTİM'

Özdağ diğer bakanlıklardan birinin Göç Bakanlığı olup olmadığının sorulması üzerine "Süreci İçişleri Bakanlığı yönetecekti. Fakat Kemal Bey, zerre kadar oy faydası olmayan altılı masadaki ortaklarının İçişleri Bakanlığı'nın Zafer Partisi’ne verilmesine tepki göstereceğini bildiği için benim bu konuda anlayışlı davranmamı rica etti. 'Bunu çok vurgulamayın' dedi. Ben de kabul ettim. Ama ortakları tarafından Kılıçdaroğlu’ndan istenen şey yanlıştı" diye konuştu.

Çamlıbel'in "Yani şunu iddia ediyorsunuz; Kemal Bey sizin kazanırsa kuracağı hükümetin İçişleri Bakanı olacağınızı açıklasaydı 28 Mayıs’ta seçimin sonucu değişebilirdi?" sorusuna yanıt veren Özdağ "Olabilirdi. 1 milyon 300 bin oy farkını kapatmak çok zor değildi" dedi.

"Sizin genel olarak yani akademisyen olarak çalışmalarınızda Türkiye'nin NATO içerisinde olması gerektiğini savunan bir çizginiz vardır. Bu mudur acaba sizin hakkınızda bu tür iddialar ortaya atılmasına gerekçe?" sorusuna Özdağ şu yanıtı verdi:

Ben NATO yandaşı değilim ama Türkiye'nin bugün NATO'dan çıkmasının objektif koşulların olmadığını düşünüyorum. Bugün Türkiye NATO’dan çıktığı anda NATO’nun hedefi haline gelir. Türkiye NATO'nun içinde kalarak kendisini NATO dışındaki güçlerden korumuyor, NATO’dan koruyor. Türkiye NATO’dan çıksa, Ege'de Yunan işgalindeki adaları geri alma şansımız ortadan kalkar. Bu NATO'yla savaş anlamına gelir. Türkiye NATO'dan çıksa, Kıbrıs'ta işgalci konumuna düşer, Rum Kesimi NATO'ya girer. Özetle şu anda NATO’da kalmak Türkiye için bir güvenlik stratejisidir. Benim söylediğim de budur. Objektif şartlarda köklü değişmeler olmadan 'NATO’dan çıkalım' demek aslında siyasi goygoyculuktur, başka bir şey değildir. Stratejiden silahlanmadan silahlanmanın türlerinden haberi olmayanların… haberi olsa bile ihanet içinde olanların, belirli bir yere eklemlendiği için orası adına konuşanların yapacağı bir goygoyculuktur.