Toplumsal Haber Merkezi

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Ankara Tandoğan Meydanı’nda eylem yaptı. HKP’li Deniz Çakır, “AKP iktidarı yıllardır devlet ve milletin istiklal ve onurunun koruyucusu değil, yok edicisi olmuştur” dedi.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ülke genelinde kutlanıyor. Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) üyeleri, Atatürk’ün kalpaklı portresinin ve ‘Bağımsızlık Benim Karakterimdir’ sözünün yazılı olduğu bayraklarla 19 Mayıs’ı kutlamak için Atatürk’ün huzuruna çıkmak istedi. Ancak parti üyeleri Anıtkabir’e alınmadı.

Deniz Çakır, HKP üyeleri adına yaptığı açıklamada, Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’taki “Millet her türlü fedakârlığı göze alarak istiklalini kazanmış olsa da, saltanat sürüp gittiği takdirde, bu istiklale kazanılmış gözüyle bakılamazdı. Artık, vatan ve milletle hiçbir vicdan ve fikir bağlantısı kalmamış bir sürü delinin, devlet ve milletin istiklâl ve haysiyetinin koruyucusu mevkiinde bulundurulmasına nasıl göz yumulabilirdi?” sözlerini hatırlattı.

'ÜLKEMİZİ EN AZ ÜÇ PARÇAYA BÖLMEYİ AMAÇLIYORLAR'
Çakır, özetle şunları kaydetti:

Atatürk bugünü anlatıyor. Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın zaferle taçlanmasıyla kurulan Laik Cumhuriyet, 19 Mayıs 1919’un 104’üncü yılında saltanat özlemcilerinin iktidarında yok edilmiş durumda. Ortaçağcı faşist din devletinin taşları döşeniyor birer birer. Vatan ve milletle hiçbir vicdan ve fikir bağlantısı kalmamış çıkar amaçlı bir suç örgütü olan AKP’giller, yıllardır devlet ve milletin istiklal ve onurunun koruyucusu değil, yok edicisi oldular. Bağımsızlığımızı AB-D emperyalistlerinin eline teslim ettiler. Ülkemizi en az üç parçaya bölmeyi amaçlayan ve ‘Yeni Sevr’ demek olan BOP’a eş başkan olmakla övünenler, o en üst mevkileri işgal etmiş durumdalar.

Vahdettin’lerin, Damat Ferit’lerin, Nemrut Mustafa Paşa’ların, Ali Kemal’lerin, yani Emperyalist Yedi Düvelin yerli işbirlikçilerinin devamcıları iktidar mevkilerinde, insan soyunun en büyük düşmanı AB-D emperyalistlerine iktidara taşınmalarının diyetini hizmetkârlık ederek ödüyorlar. Kuvayi milliye yadigârı bütün kurumlar yok edildi, yerli-yabancı parababalarına peşkeş çekildi. Ahlaki, vicdani bütün değerler aşındırıldı, ortadan kaldırıldı. İlkokuldan üniversitelere kadar bütün eğitim kurumları peşaver medreselerine dönüştürüldü. Tevhid-i Tedrisat yani öğretim birliği yok edildi.

'YA İSTİKLAL YA ÖLÜM'

İşte 19 Mayıs 1919’un 104’üncü yılında ülkenin genel durum ve görünüşü budur. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk ve Birinci Kuvayi milliyeciler ‘Bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir’ diyerek, ‘Ya istiklal ya ölüm!’ şiarıyla ayağa kalkıp, dünyanın mazlum halklarına umut ve örnek olan Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızı zaferle taçlandırıp Laik Cumhuriyet’i kurdular. Milletin maneviyatına tasallut eden emperyalistleri, yerli işbirlikçileriyle birlikte ‘geldikleri gibi’ gönderdiler. İşte bugün de İkinci Kurtuluş Savaşçılarının parolası ‘Ya istiklal ya ölüm’dür. Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızı nihai sonucuna ulaştırıp halkın iktidarını kuracak olanların şiarı ise bellidir: ‘Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense, ölmek yeğdir!