Taksim Gezi Parkı’nda başlayan direniş zamanla 79 kente yayılarak 3 milyon 600 bin kişinin katılımıyla devam etti.

İktidarın baskı, talan, yasak politikalarına karşı başlayan ve kısa sürede büyüyen Gezi Direnişi, 10 yaşında. Bundan 10 yıl önce iktidar, İstanbul’un kalbindeki talandan zor kurtulmuş ve ayakta kalabilmiş ağaçları kesmek için harekete geçti. Amaç Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesi ve parka Topçu Kışlası’nın yapılmasıydı. Fakat bunun ne büyük bir direnişi başlattığının farkında değillerdi. Gezi Parkı’nı savunmak için başlatılan protesto, ülke çapında yayılarak adalet, özgürlük ve eşitlik isteyen milyonların sesine dönüştü. Ülkenin 81 ilinden 79’unda kitlesel protestolar yapıldı. Medeni Yıldırım, Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik polis şiddeti sonucu hayatını kaybetti. On binlerce kişi ise yaralandı.

Sosyalist Partiler Gezi'ye Bakıyor 2 - Elif Akgül - bianet

Gezi Parkı / Taksim

Hukukun işlemediği yargılamalar sonucu işinsanı Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet, mimar Mücella Yapıcı, Av. Can Atalay, Dr. Tayfun Kahraman, belgeselci Mine Özerden, yapımcı Çiğdem Mater, akademisyen Hakan Altınay 6kişi bir yılı aşkın süredir, Osman Kavala ise tam 5,5 yıldır tutuklu…

BirGün'de yer alan habere göre, Gezi aileleri, direnişin 10’uncu yılında hem mücadelelerini hem de düşüncelerini paylaştı.

KARAMSAR OLUNMAMALI
Sami Elvan (Berkin Elvan'ın babası): Bizim için, benim için hatırlaması acı veren bir tarih Gezi’nin yıldönümü… Biz bu ülkede hâlâ varız. Bu ülkede iki kişiden biri, bu sisteme itiraz edebiliyor. Hâlâ umudumuz ve inancımız bu nedenle yüksek. Son seçimde de gördüğümüz gibi, ülkemizin kaderini arasında yurtdışından gelen oylar, devşirme oylar belirledi. Bu nedenler adaletin geri geleceğini, umudun tüm ülkede tekrar yeşereceğine eminiz. Biz bu ülkede kalıp mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. İlerleyen zamanlarda demokrasi ve insanlık adına tekrar haykıracağız. Bu nedenle karamsar olmamak lazım. Eğer ben hâlâ umutluysam, kimse umudunu kaybetmemeli. Biz Elvan Ailesi olarak ne bu ülkeyi terk edeceğiz ne de mücadelemizden vazgeçeceğiz.

ARTIK KAZANIM VAKTİ
Muharrem Ayvalıtaş (Mehmet Ayvalıtaş'ın ağabeyi): Göllerimiz, nehirlerimiz kuruyor. Bu ülkede yaşamak bize günden güne mutsuzluk, umutsuzluk veriyor. Yine de umut edebileceğimiz yarınlar var. Gezi Parkı’nda mesele yalnızca ağaçlar değildi. Mesele, karar alınırken yok sayılan gerçekliğimizdi. Biz varız ve buradayız. Bu ülkenin istikbalinde yok sayılmak istemiyoruz. Demokrasi istiyoruz ve bunun “bir kişi fazla olan, diğer tarafı yok saymasın” şeklinde, çoğulcu olmasını istiyoruz. Muhalif olduğumuz için ‘terörist’ ilan edilmek istemiyoruz. Eşit haklar istiyoruz. Devlette kadrolarına bu ülkenin bütün halklarından insanların, liyakate göre alınmasını istiyoruz. İfade özgürlüğü ve toplu gösteri hakkı demokrasi için olmazsa olmazdır. Haklarımızı kullanırken bize engel olunmasından bıktık, usandık. Artık kazanım alma vaktidir. Sokakta, sendikada ve sandıkta ilerleme vaktidir.

İZİNDEN YÜRÜYORUZ
Emsal Atakan (Ahmet Atakan annesi): Gezi Direnişi’nin 10’uncu yılındayız. 10 yıldır çocuklarımızın katilleri cezalandırılsın diye adalet talep ettik ama kendi ülkemizde adaleti bulamadık. Oğlumun dosyasını dahi açmadılar. Bu nedenle üst mahkemeye taşımıştık ancak bundan da hâlâ cevap gelmedi. Bir de daha yeni depremi yaşadık. Enkaz altında kalan avukatımız Hatice Can maalesef hayatını kaybetti. Çok üzgünüm… Bu ülkede adalet sadece yukarılarda tanıdığı olanlara işliyor. Biz yandık, başka anne ve babalar yanmasın diye mücadelemizi sürdüreceğiz. Adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz. Oğlum demokrasi, özgürlük, barış içinde yaşamak için haykırdı ve katledildi. Biz de oğlumuzun izinden mücadele gücünü yaşayacağız. Adalet yoksa, insanlık da yoktur. Adalet herkese lazım.

YANGIN HİÇ SÖNMEDİ
Emel Korkmaz (Ali İsmail Korkmaz'ın annesi): 10 yıl geçmesine rağmen ülkede hâlâ maalesef bir şey değişmedi. Evlatlarımızın canı gitti ama hesap soramadık, onun acısı var. Depremi de yaşadık, acılarımız katlandı. İçimizdeki yangın sönmeden, başka acılar, kayıplar yaşadık. Her yönüyle mağdur olduk. Ancak, Gezi’nin ateşiyle umudumuzu yitirmedik, zaten yitirsek yaşayamazdık. Umut varsa mücadele de her zaman olacaktır. Her ne kadar ara ara umutsuzluğa düşsek de, çocuklarımızın geleceği için mücadeleye etmeye devam etmemiz lazım. 10 yıl oldu, o içimizdeki yangın sönmedi… Can’ın (Can Atalay) cezaevinden çıkacak olması, biz mutlu etti. İnşallah cezaevinde olan arkadaşlarımız da bir an önce tahliye edilecek. Örneğin Mücella abla (Mücella Yapıcı) her zaman yanımızdaydı. Basın açıklamasını her yıl Mücella Abla yapıyordu. Bunu bile hazmedemeyen bir devletle karşı karşıyayız. Maalesef şu an cezaevinde. Ancak onların dışarı çıkması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Er ya da geç mücadelemizin sonucunu alacağız.

ONLARA BORCUMUZ VAR
İkrar Sarısülük (Ethem Sarısülük’ün kardeşi): Ne denir, nasıl söylenir bilmiyorum. Gezi bizler için on yıldır sönmeyen ateş ve dinmeyen acıdır. Hâlâ çok öfkeliyiz. On yıldır kardeşlerimizin katillerini yargılatıp ceza verdirmek için mücadele ediyoruz… Başka Berkinler, Ethemler, Aliler olmasın diye mücadelemiz hâlâ ilk günkü gibi. Bu adaletsiz düzende, her geçen gün adalet sistemi daha da içler acısı oluyor. Azmettiriciler, katillerini koruyup kollamaya devam ediyorlar. Ama bizim Gezi’ye ve kardeşlerimize yaşam borcumuz var. Onlara verilmiş sözlerimiz var. Belki şimdi değil ama bir gün mutlaka bu ülkeye yeniden baharı, yaşama umudu ve kardeşliği getireceğiz. 

HUKUKSUZLUĞUN ÖZETİ
Gezi Direnişi’yle ilgili ilk iddianame, 2014’ün Mart ayında kabul edildi ve 26 kişi hakkında “örgüt kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla dava açıldı. Bir yıl sonra tüm sanıkların beraatına karar verildi. “Gezi olaylarını finanse etme” suçlamasıyla 18 Ekim 2017’de gözaltına alınan Kavala, 1 Kasım’da tutuklandı. 4 Mart 2019’da, Gezi’ye ilişkin soruşturmaları başlatan ancak daha sonra “FETÖ soruşturmaları” sebebiyle görevden alınan dönemin savcısı Muammer Akkaş tarafından hazırlanan ikinci iddianame kabul edildi.

Kavala, tutuklanmasından 16 ay sonra hakkında hazırlanan iddianamede Gezi ile 15 Temmuz Darbe Girişimi ilişkilendirildi. Takvimler 10 Aralık 2019’u gösterdiğinde AİHM, Kavala’nın ‘derhal serbest bırakılması’ gerektiğine hükmetti. Bu hükümden yaklaşık iki ay sonra, 18 Şubat 2020’de 9 kişi hakkında beraat kararı verildi. Fakat davadaki tek tutuklu sanık olan Kavala’nın tahliyesi gerçekleşmedi.

İstinaf, 21 Ocak 2021’de, 9 kişi hakkında verilen beraat kararını bozdu. Mahkeme heyeti, 25 Nisan 2022’de Osman Kavala’nın “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Diğer sanıklar ise “yardım” suçlamasından 18’er yıl hapis cezasına çarptırıldı.

TAHLİYESİ BEKLETİLİYOR
Gezi davası tutuklularından Can Atalay, 14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Hatay Milletvekili seçildi. Atalay’ın mazbatasını avukatları alarak Yargıtay’a tahliye başvurusunda bulundu. Meclis yemin törenine 2 gün kalmasına rağmen Milletvekili seçilen Can Atalay’ın tahliye işlemlerine hâlâ başlanmadı.