Toplumsal Haber Merkezi

LÖSEV Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Üstün Ezer, Hatay’da herhangi bir koruma olmadan moloz taşındığını ve bunun bugünden başlayarak önümüzde ki 50 yıllık süreçte ciddi kanser vakalarına neden olacağını söyledi.
Yıkımın çok olduğu Antakya başta olmak üzere tüm Hatay’ı ve Hataylıları uyardığını aktaran Dr. Üstün Ezer, “Bütün iş makineleri tozları kaldırarak çalışıyorlar ve döküm yerleri dere yatakları ve Asi nehrinin bütün kolları olarak göçe çarpıyor. Bu demektir ki bir ay öncesinden başlayarak önümüzdeki 50 yıl içerisinde burada kanser patlayacak. Bir kanser fırtınası esiyor ve buna aldırış eden yok. Buna tedbir alınmasını istiyoruz” dedi.
 

“85 BİN KİMYASALLI MOLOZLAR”
Samandağlı depremzedeler ve çevreciler, günlerdir moloz dökümüne karşı yaşam nöbeti tutuyor.
Samandağ Yeşilköy mahallesinde dün de enkaz kimyasalları, asbeste dair önce bilgilendirme toplantısı ardından moloz döküm alanında basın açıklaması yapıldı.
Yeşilköy mezarlık kompleksinde düzenlenen bilgilendirme toplantısında yaşam ve sağlık hakkı özelinde enkaz kaldırma, taşıma, depolama ve hukuki süreçler tartışıldı.
Çok sayıda kişinin katıldığı bilgilendirme toplantısında; İlk sözü alan TMMOB Kimya Mühendisi Yönetim Kurulu Üyesi Onur Gökulu, döküm alanlarıyla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti. Gökulu, “İktidar sizlerin çığlıklarına fazla yer vermiyor ancak bilin ki tüm vatandaşlarımızın mücadelesi ses getiriyor, umarım hep beraber bu süreci tersine döndürmeyi başaracağız. Bu da mücadele ile olacak” dedi.

ÇİFTÇİ: ATIKLARIN AYRIŞTIRILMASI ÖNCELİĞİMİZ
Çevre Mühendisleri Odası Üyesi Ali Çiftçi de yönetmelik kapsamında atıklar için geçici depolama alanların tespitinden, uygun bir şekilde ayrıştırılmasından bahsetti. Çiftçi, "Şuanda bizim önceliğimiz molozların ayrıştılması ancak bir de sağlığımızın olduğunu da göz ardı etmemiz gerekiyor. Bu depolama alanları kurulurken tarım arazilerine ve ormanlık alanlarına kurulmamalı” dedi. İnşaat yıkıntı atıklarının kontrolü yönetmeliğine de değinen Çiftçi, sürecin takipçisi olacaklarını belirtti.

ASBEST SIZDIRMAZ AMBALAJLA PAKETLENMELİ!
Asbest döküm uzmanı Cafer Fidan ise asbest söküm işiyle alakalı nasıl bir süreç yürütüldüğünü anlattı. “Asbest içinde olan malzemelerin sızdırmaz şekilde paketlenip insansız taşıma araçlarıyla depolara götürülmelidir” diyen Fidan özellikle çatı kaplama malzemelerine dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Bir diğer asbest söküm uzmanı Mehmet Karakuş da, asbestle nerelerde karşılaşılabileceğini anlattı.

MÜLKİ AMİR VE BELEDİYENİN BÜYÜK SORUMLULUĞU VAR!
Kimya Mühendisleri Odası Genel Başkanı Engin Çörüşlü de, asbestle birlikte başka birçok tehlikeli maddelerin varlığına dikkat çekti. Asbestin ciddiye alınması gereken bir tehlike olduğunu belirten Çörüşlü, “Mülki amir ve bakanlık sorumlu ama belediyelerin de çok büyük sorumlulukları var. Asbestle ilgili sürekli ölçüm yapılması lazım. Burada yapıldığını düşünmüyorum. Oysa yürürlükte olan yönetmelikte var; asbest ile çalışılan herhangi bir yerde bu ölçümün yapılması lazım” dedi.
Havada asbest ölçümüne vurgu yapan Çörüşlü, “220 milyon ton benim hesabına göre atık var, 20 milyon tonu şuanda enkaz halinde, geriye kalan ise ağır hasarlı binaların yıkımı dolayısıyla ortaya çıkacak. 200 milyon enkaz oluşturulacak ağır hasarlı binaların yıkımına başlamayalım eğer çökme riski yoksa, kalmalı. Zaten düzgün atık depolama sahası için de zamana ihtiyaç var. O zamana kadar nihai bir atık oluşturulması sağlanır ve o binalar sonra peyder pey yıkılabilir.” diyerek öneride bulundu.

BETON İMPARATORLUĞU EKONOMİ, YERİNDE AYRIŞTIRMAKSA EKOLOJİK!.
Dr. Cemalettin Küçük de “Biz ne istiyoruz?” sorusunu tartıştırdı. Küçük, “Alelacele bu yıkıntıları sizin anılarınız olan bu parçaları tanımadan atmak mı bir yere, yoksa olduğu yerde ayrıştırmak mı? Beton impartorluğu ekonomik kısmıdır bu işin, ekolojik kısmı ise bunları olduğu yerde ayrıştırmak demektir. Enkaz bu sistemin kendisidir ve bir beton imparatorluğudur” dedi.

85 BİN TOKSİK MADDE VAR
Gıda mühendisi Bülent Şık ise çok sayıdaki toksik kimyasallara dikkat çekerek enkaz alanında bulunan toksik sayısına ise 85 bin dedi. Şık bu sayının çok daha yüksek olabileceğini belirterek "Atıkları, enkazı bir tehlikeli madde gibi düşünmek zorundayız. Kullanılamayacak ve tehlikeli kategorideki her türlü malzemeyi bertaraf etme yolu izlenmelidir. Burada ise bilimsel yaklaşımdan uzak, insan sağlığına zarar veren bir uygulama var. Bu mesele sadece bölgenin meselesi değil, burada üretilen ürünleri ihracaat ile de tüketen tüm insanların meselesidir” diye konuştu. Özellikle çocuklara yönelik zarardan da bahseden Şık, “Enkazın gelişi düzel alana boşaltılmaması mücadelesi aynı zamanda çocukların korunması için de mücadeledir” dedi.
Dr. Ali Kocabaş da sağlık alanı açısından bölgedeki gözlemlerine değindi. Özellikle koah ve astım hastalıklarının şiddetinin arttığına ve oluşacak hastalıklara dikkat çekti

ENKAZLAR GÜMRÜKTEN MAL KAÇIRIRCASINA HIZDA KALDIRILIYOR!
Moloz kaldırma çalışmalarında ne yazık ki halk sağlığı, ekolojik yaşam, çevre, doğa hiçe sayılıyor. Gümrükten mal kaçırırcasına enkazlar kaldırılıyor. Hiç bir hukuki, yönetmelik dayanağı olmadan yapılmaktadır. Dün çok sayıda alanında uzmanın katılımıyla Yeşilköy Samandağ'da bilgilendirme toplantısı yapıldı, ardından basın açıklaması. Basın açıklamasında güvenlik güçleri molozların önünde etten duvar örmüştü adeta. Uzmanların söylediği bir şey var, moloz toplama işlemleri derhal durdurulmalıdır. Bu işin usulüne göre yerinde ayrıştırılması zehirli maddelerin kesinlikle izole edilerek depolanması gerektiğine dikkat çektiler. Bu yöntemle toplanan molozların ekolojik, ekonomik, çevre, sağlık gibi alanlarda çok ciddi tehlikeler yaratacağı açık. Enkaz toplama işini zamana yayarak, bilimsel ve akılcı bir yöntemle yapmak şarttır. Buna karşı mutlaka bir direnç gösterilmeli, tüm hukuki yollara başvurularak durdurulmalı ve suç duyurusunda bulunulmalıdır.