Hemen her gün siyasetçilerin koltuklarını korumak için birbirlerine kavgada bile söylenmeyecek sözler sarf etmesi milletin geleneklerinden uzaklaşarak yozlaşmasına neden oluyor.

Geçtiğimiz günlerde Ülke TV’de katıldığı bir programda komşuları arasında tespit ettiği ailecek 50 kişiyi öldürebileceklerini beyan eden eski makyöz sözde yazar Sevda Noyan, meczup soytarı Fatih Tezcan’ın muhalif yurttaşları hedef tahtasına oturtarak oluşturduğu kumpaslarla polis tarafından gözaltına alınmaları için 40 takla atması... Sonra Kadıköy’de bir AKP üyesinin karşı düşüncede olan yurttaşları tehdit ederek bir kavanoz dolusu mermiyi sosyal medya hesabından paylaşması, bu örnekleri çoğaltabiliriz.

Son yıllarda toplum olarak en önemli geleneğimiz olan hoşgörüden, kendini bilmez siyasetçilerin ve kendilerine gazeteci, bilim insanı, din insanı diyen hokkabazların, yüz yıllardır ocu-bucu demeden bir arada yaşayan insanlar arasına nifak sokmasıyla eser kalmadı.

Hem de şu kutsal Ramazan ayında bile insanlar birbirlerinin kanını dökmek için fırsat kollar hale gelmiş durumdalar.

Oysa Türk milletinin hoşgörüsü tüm dünyaya örnek olmuştu... Çanakkale Savaşı'nda yaralı düşman askerini kucaklayarak tedavisinin yapılması için sipere taşıyan bir milletin torunları olmamızın gururunu ve onurunu yaşamamız gerekirken ne hale getirdiler bu milleti.

Eski siyasetçilerden Demirel, Erbakan, Ecevit, Tansu Çiller, Deniz Baykal, Mesut Yılmaz ve diğerleri; onlar da birbirlerini eleştirirdi. Ama bir şeye dikkat ederlerdi. Toplumda kutuplaştırıcı söylemlerden kaçınır özellilikle resmi ve dini bayramlarda birbirlerine güzellemeler yaparlardı. Çünkü hepsinin kendilerine olan bir özgüvenleri vardı.

Ya günümüzde kendinden olmayanı ötekileştiren, dışlayan ve hiç de kültürümüze, geleneğimize uymayan yoz bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu ellerde üretilen hoşgörü bile yoz!

Örneğin bir kavanoz dolusu mermiyi sosyal medya hesabından paylaşarak bir kısım insanı ölümle tehdit eden kişiyle birlikte yine TV kanallarında komşuları hakkında ölüm listesi hazırladığını itiraf eden Noyan’a iktidar hoşgörüsü pekâla uygulandı.

Diğer taraftan Adana’da muhalefet partisinin ilçe gençlik kolları başkanı bir gence, mahallesinde gördüğü bir kalabalığa yaklaşarak merakından orada insana benzeyen bir takım elbiseli beyefendiye "neler oluyor burada" demesinin ardından silah çekiliyor olması. Sonra gence cezaevi yolu…

Yine iktidara yakın gazete Sabah, bu gencin haksız yere hapse atıldığı yetmiyormuş gibi bir de ailesini “Psikopat aile” diye hedef almasına basın özgürlüğü diye kayıtsız kalınması.

Öte taraftan RTÜK’ün muhalif bazı yayın organlarına yüklü yüklü akçelerle ceza kesmesi, tehditlerin havada uçuştuğu o belli kanalları neredeyse 'üstün hizmet madalyası' ile ödüllendirecek olması.

Yoz düzenin anca kendine hoş görünen yozları...