Toplumsal YEREL

Eski Maltepe Belediyesi Meclis Üyesi Hasan Gökkaya yerel yönetimlere ilişkin genel bir değerlendirme yaparken belediyelerin tasarrufunda bulunan taşınmazları kendileri işletemezse, kamu yararı gözetilerek kiraya vermelerinin doğal bir gelir elde etme yöntemi olduğunu söyledi. Hasan Gökkaya, “Belediye meclislerinin karar aldığı ve on yılla sınırlanmış bulunan kiralama ve satış yetkisi, yine meclis kararıyla başkanlara devredilebilir” açıklamasında bulundu.

Üsküdar, Afyon Çay, Bolvadin, Isparta Keçiborlu gibi belediyelerden örnek veren Gökkaya, “Üzerlerinde ibadet yapısı bulunan bazı belediyeler, bu yapıların inşa edildiği arazilerini Maliye Bakanlığına satarak borçlarını tahakkuk edebiliyorlar. Buradaki amaç; sosyal hizmet, altyapı, çöp toplama gibi çalışmaların sekteye uğramaması için belediye gelirlerine katkı sunmaktır. Taşınmazların kullanımı konusunda tasarruf belediye meclislerinde olsa da kiralama, satma, protokol yapma yetkisi başkanlara devredilebiliyor. Bu, bütün belediyelerde görülebilen bir yetki devridir” dedi.

KAMU YARARI GÖZETİLDİĞİNDE SIKINTI OLMAZ
Kiralama ya da satışlarda kayırmacılık yapılmadığı sürece herhangi bir sorun yaşanmasının beklenmediğine vurgu yapan Hasan Gökkaya, “Belediye başkanları bu yetkiyi kullanırken kurumun ve halkın çıkarlarını gözeterek şeffaf bir şekilde karar aldıkları sürece kamuoyunun herhangi bir tepkisiyle karşılaşmazlar. Yetkiyi veren de alan da kamu çıkarlarını gözetmek durumundadırlar” şeklinde konuştu.

Görevde olduğu süre içerisinde kamu yararını gözeterek birçok dava açtığını ve büyük miktarda alanı Maltepe halkına kazandırdığını belirten Hasan Gökkaya, “Yerel yönetimlerin attığı her adımda halkın ve kurumun menfaatleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde kamuoyunda infiallerle karşılaşılabilir. Siyaset yapanların ellerindeki en önemli argüman güvendir. Bu, cumhurbaşkanından belediye başkanlarına kadar geçerlidir. Güven sarsılırsa bir daha yerine gelmez. Bu da alınan kararlarda daima halkın ve kamunun çıkarlarını gözetmekle olur. Halk, bir belediye başkanının kendi çıkarlarını gözeterek karar verdiğini görürse, taşınmazların kiralanmasında ya da satılmasında herhangi bir sorun yaşanmaz” açıklamasını yaptı.

DEĞERLENDİRİLMEZSE SORUŞTURMA AÇILIR
Taşınmazların atıl bir durumda bekletilmesinin kamu zararına yol açacağına da dikkat çeken Hasan Gökkaya, “Böyle bir durumda bakanlık müfettişlerinin devreye girerek taşınmazların neden kiraya verilmediğini açıklığa kavuşturmak için soruşturma başlatır. Bu nedenle belediye taşınmazları Meclis ya da Encümen tarafından ihaleye çıkartılmak zorundadır. Burada ana kriter kamu yararıdır” diyen Hasan Gökkaya, belediyelerin tasarrufundaki taşınmazların kiralanması ya da satılması konusunun yasada yeri olduğunu da sözlerine ekledi.

GÜCE DEĞİL, YÖNETİME BAĞLI OLMALILAR
Belediye Meclis üyelerinin yönetim sistemini sürdürmek ve kontrol etmek gibi iki görevi bulunduğunu belirten Hasan Gökkaya, parti ilçe başkanlarının Meclis Gurup Başkanı olduğunu ve hepsinin de bağlı oldukları partilerin genel başkanlarına karşı sorumlulukları bulunduğunu söylerken, “Konular guruplarda, komisyonlarda ele alınarak bu sorumluluk çerçevesinde kontrol mekanizmasının elde tutulması gerekmektedir. Ama günümüzde hangi parti olursa olsun meclis üyeleri bağlı oldukları yönetim yerine gücü yönetenlerin yanında bulunmak gibi bir tasarruf içerisine giriyorlar. Bu da sıkıntıya yol açan ‘iyi yönetilmeme’ algısı oluşturuyor. Meclis üyeleri seçilirken mahalle mahalle, yöre yöre özelliklere bakılır ki; halka dokunulsun. Ama maalesef günümüzde başka pencerelerden bakıldığı için toplum olarak sıkıntı çekiyoruz” dedi.

YUKARISI, BAŞKANLARIN BAŞARISINI ENGELLİYOR
Belediye başkanlarının manevra alanlarının daraltıldığına da vurgu yapan Gökkaya, her belediye başkanına bağlı oldukları parti yönetimlerinden baskı geldiğine dikkat çekerken şunlara vurgu yaptı:

İktidar partisinde bu pek göze batmıyor ama Cumhuriyet Halk Partisinde genel merkezden milletvekillerine kadar belediye başkanlarına deyim yerindeyse istek listeleri verilerek hizmet alanlarını kısıtlıyorlar. Başkanlar, bu istekleri yerine getirmekte zorlanıyor ve ne yazık ki başarılı olmalarının önüne de bu yöneticiler geçiyor. Ülke yararına siyaset üretmesi gerekenler bu gibi adımlarla belediye başkanlarının hizmetlerini engelliyorlar. Rahat bırakmıyorlar ki başkanlar sorumlu oldukları yerleşim birimlerinde daha verimli olsunlar. Yerel yönetimlerin yeni bir yapılanma içine girmesi de kaçınılmazdır. Yerel yönetimlerin alınan kararlarda muhtarları, sivil toplum kuruluşlarını sisteme dahil etmeleri gerekir. Bütün CHP’li belediyelerde karar katılımları genişletilirse, kimsenin söyleyecek bir sözü de olmaz. Siyaseti kişisel kızgınlıklar, kin ve nefret üzerine yürütmek de bugün söz sahibi olanlara yarar getirmez. Doğruları görme konusunda samimi olmak gerekir. Vatandaş çok bilmez ama belediyelerin diğer kamu kurumlarına stratejik destekleri vardır. Ortaya müthiş bir gider tablosu çıkıyor. Bunu dengelemek için belediyeler kanun çerçevesinde gelir elde edebilmek için bazı tasarruflarda bulunur. Binlerce kişinin maaşı, sigorta primi, sosyal hakları karşılanmak zorunda. İlçenin çöpleri toplanacak, parkları temizlenecek, yaşlısına gencine hizmet götürülecek. Bütün bunlar için bir bütçe gerekecek. Hizmetlerin yerine getirilebilmesi için devletin sunduğu bir bütçe var. Vergilerden alınan bütçe var. Bir yerde, sistemin tıkadığı noktaya geliyorsunuz. Tıkanıklığı aşmak için de ya taşınmazları kiraya verirsiniz ya da sizin için atıl gibi görünen bir arsayı trampa yapar-satışa çıkartırsınız. Bunlar hizmetin sürekliliği için gereklidir. Yerel yönetimlerin desteklenmesi ve daha da güçlendirilmesi gerektiği gibi, yerelde yönetime geniş katmanlı bir katılım sağlandığı zaman ortaya çok daha verimli bir tablo çıkacağı kanaatindeyim.