TİP Muğla İl Başkanlığı Muğla Ekoloji Seminerleri'ni başlattı. Anka'dan Esma Turan'ın aktardığına göre, Ekoloji Seminerleri'nin ilki 'Akbelen Direnişini Anlamak' başlığıyla, Muğla'nın merkez ilçesi Menteşe'de İskender Alper Konakaltı Kültür Merkezi Nail Çakırhan Salonu'nda gerçekleştirildi.

'NE BAL KALDI, NE ZEYTİNİMİZ'
Milas’a bağlı İkizköy yakınındaki Akbelen Ormanı’nın Limak Holding’e ait Yeniköy-Kemerköy Termik Santrallerine kömür temini için kesilmesine karşı köylülerin yaşam nöbetlerinin yanı sıra hukuk mücadelesi de devam ediyor. Ekoloji Seminerleri’ne konuşmacı olarak katılan İkizköy Çevre Komitesi üyelerinden Melahat Çulha sürece ilişkin yaptığı konuşmada gözyaşlarına hakim olamadı. Çulha, 'Her şeyimiz gitti. Ne bal kaldı ne zeytinimiz kaldı. Hiçbir şeyimiz kalmadı. Biz kuru zeytinleri diriltelim diye çalışıyoruz. Vermeyeceğiz. Konuşamayacağım. Kusura bakmayın' dedi.

'ŞİRKET DİNAMİTLERLE KÖYLÜYÜ BIKTIRMAYA ÇALIŞTI'
Komite üyesi Nejla Işık şunları söyledi:

Jandarmanın bizi yangınlar döneminde Limak İçtaş ortaklığı 105 ağacımızı kestiğinde, ertesi gün sonra bizi nöbet alanımızda aşağı sürüklediğinde, 15 yaşındaki oğlum yine nöbet alanındaydı. Biz bu direnişte bu mücadele de her türlü baskıya maruz kaldık. Şirketin dinamitlerle köylüyü bıktırma çabası, sularını kesmeleri, köylünün birçoğunu ile alarak oradaki bizlere, destek vermesinler köyüne sahip çıkmasınlar psikolojisi ama kesinlikle davamızdan dönmeyeceğiz.

'İŞİMİZİ GÜCÜMÜZÜ BİR KENARA BIRAKTIK'

3 senedir işimizi gücümüzü bir kenara bıraktık. Hayvancılık ile uğraşıyorum, hayvanları unuttuk. Yeri geldi çocukları, eşimi yeri geldi kendimi unuttum. Bir başkasının yetemediği yerde ben koştum. Benim yetemediğim yerde Melahat abla. Melahat ablanın gelemediği yerde bir başkası. Hep birbirimizin eksiklerini doldurmaya çalıştık elimizden geldiğince. Yorulduk, düştük ama her seferinde kalkmasını bildik. Hep başaracağız dedik.

'ÜRETİM OLACAK'
Komite üyesi Hasan Yorulmaz, 'Üretimin ne olduğunu ilk bilenlerden olduğumu düşünüyorum. Ellerim ispatımdır. Nasırlı eller. İlkokul kitaplarında okurduk 'Nasırlı Eller' diye bir şiir vardı. Bu nasırlı eller nasıl oluyor, ayağın altında olan şey midir diye düşünürdüm. Halbuki ellerde olurmuş, kabuk kabuk. Soğuktan yarılıyormuş acı acı. Ama çare yok bu iş olacak. Üretim olacak. Çalışalım arkadaşlar, üretim. Üretmenin ne olduğunu bilelim' sözlerini kullandı.

'YAN YANA OLDUĞUMUZDA BİZDEN KORKUYORLAR'
Komite Üyesi Deniz Gümüşel ise şunları söyledi:

Karşımızda 5'li çetenin ya da 10'lu çetenin Limak gibi İçtaş gibi büyük şirketleri var. Ama ona rağmen, yaptıkları bütün baskılara rağmen arkadaşlarımız bahsetmedi mesela, İkizköy'de maden sahasında bir arkeolojik kazı devam ediyor. İkizköy'ün kamulaştırılan bölümünde. Geçtiğimiz 20 Ekim'de, devam eden davalarımızdan bir tanesinde yani bu maden sahaları ÇED falan bakılmadan genişletiliyor. Bizde bunu çok değerli hukukçularla birlikte mahkemelere taşımış durumundayız. Yan yana olduğumuzda bizden korkuyorlar. Biz bunu öğrendik, birbirimize düşmememiz gerektiğini öğrendik. Bu mücadele hepimizin. Çünkü o ormanlar sizin de nefesinizi sağlıyor. Benimde nefesimi sağlıyor. Benim annem koah hastası. Oradaki orman gittiğinde başına ne geleceğini biliyor. Onun için destekliyor burayı.