"Kentli Kızların Esas Kızı"[1] Filiz Akın "Yeşilçam’ın Kare Asları" onurunu Türkân Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik’le paylaşıyor.

1960’larda 70’lerde gazetecilerin sitesi Basınköy’de büyüdüm. Oranın çocuklarından biri olmanın değerini o zamanlar bugünkü kadar bildiğimi sanmıyorum. Ama çok özel bir ortam olduğunu hep hissettim.

Otobüs durağına giderken Orhan Kemal’e, Yaşar Kemal’e, Hakkı Devrim’e, Çetin Altan’a rastlar, kafaları meşgul farklı dünyada dalgın yürüyen bu insanların yanından çekinerek geçerdim. Ama Leyla Soykut, Azize Bergin, Sezgin Burak gibi sempatik olanlar da vardı.

Kitap okuma alışkanlığım o zamanlar başladı. Gazetelerin, dergilerin dünyası kimi zaman derslerin ödevlerin önüne geçerdi. Popüler dergilerden SES’ i HAYAT’ ı karıştırmak zevkti. Artist ve ses yarışmaları ilginçti. Filiz Akın’ı, Tarık Akan’ı, Ayhan Işık’ı, Cüneyt Arkın’ı, Gönül Yazar’ı dergi kapaklarından, İlhan İrem’i, Moğollar, Kurtalan Ekspres, Cici Kızlar, Beyaz Kelebekler gruplarını yarışmalardan konserlerden anımsıyorum.

70ler sonrasında, bu dünyadan, Türkiye’den uzakta, Fransa, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri’nde geçirdiğim 20 yıl var. Filiz Akın adı zamanın Paris Büyükelçisi Sönmez Köksal’la evlendiğinde yeniden dikkatimi çekti. Daha sonra amansız hastalığına meydan okuduğu “Olsun yaşıyorum, oturup ağlayacak değilim”[2] dediği zamandı. Bir demeci de şöyleydi: "Son dönemde kadına şiddet konusu çok canımı yakıyor. Belki Türkan (Şoray), Hülya (Koçyiğit), Fatma (Girik) el ele verip psikolog, sosyolog ve hukukçulardan oluşacak bir grupla kısa ve uzun vadede neler yapılabileceği konusuyla ilgili toplantıları başlatabiliriz.”[3]

Filiz Akın’ın kafası hep projelerle, düşüncelerle, insanlığa ilişkin kaygılarla dolu: "Carrefour Bursa Alışveriş Merkezi'nde, Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliği ile yürütülen eğitime destek kampanyası"na verdiği destekten belli.

Güzelliklere Merhaba (1995)[4], Hayata Merhaba (2005), Lezzete Merhaba (2013) kitaplarının yazarı Filiz Akın’dan söz edeyim artık.

Güzelliklere Merhaba rastlantı sonucu karşıma çıktı. Sayfaları art arda ayakta çevirip okumaktansa alıp evde birkaç saatte bitirmeye karar verdim. Karşımda o ünlü "sarışın güzel, çekik kaşlı, iri badem gözlü, kalkık burunlu, sevilen, âşık olunan, masum, çıtkırıldım müstesna tip"[5] sinema oyuncusu değil, eğitime, kültüre, sanata, hayatta duruş sahibi olmaya ciddi önem veren "kendi başına ayakta durma" yı ilke edinmiş kadın vardı.

Onda hayran olunan "Ankaralı, kolejli, Dil Tarih’te Arkeoloji eğitimi almış, oyunculuğa çok da hevesli görünmeyen" Filiz Akın elbette vardı. Ama her şeyden çok yaptığı işi tam yapan, insanlığın dertlerini anlayan, kazdığı kaynaklardan çıkardıklarını herkese sunan kişi vardı.

Bilgiye, öğrenmeye aç araştırmacıyı gördüm. Gerçeğe, doğru bilgiye ulaşmak üzere konuyu dünyaca ünlü uzmanlarına götüren, kendinden ve geldiği noktadan emin, karşılık beklemeden çalışanı gördüm. Süleyman Demirel Üniversitesi’nden aldığı Fahri Doktor unvanını sonuna dek hak ettiği kuşkusuz.

Bir de "Filiz’in Köşesi"nde "Filiz Akın’dan Mektup" ta yazan dost var. Bu yazılarını, öteki kitaplarını da okuyacağım. İnsanda meltem hafifliği bıraksa da uçucu değil bilinçli seçimler yaptığını düşünüyorum. Anlatımındaki içtenliği, oto sansürsüz tarzı, doğal ve gerçek oluşu sevdim.

Seyircilerine, okurlarına, takipçilerine yürekten davranan, cömert, dürüst biri. Elbette mimarlık eğitimi almak istemiş kafada bir kadından Artist mecmuası yarışmasına girerken "Türk Sinemasında Neler Değişmeli" başlıklı mektubun çıkması hiç şaşırtıcı değil. Böylesi bir zihinden, insana, doğaya, evrene sevgiyle hoşgörüyle bakan bugünkü Filiz Akın çıkar.

"Ben yazar değilim bildiklerimi paylaşmak için yazdım “diyebilir ancak Altın Kitaplar Ödülü var. Kitabını okumadan önce bilgimde değildi. Gönlümü çelmesinin birçok nedeni oldu. Şu sözleri belki de sırlardan biri: "Kanaatkârlık en büyük servettir" diyor. "Bugün dünyada yaşananlar saygısızlıktan kaynaklanıyor" diyor. "Düşüncenin eylem olduğunu, eylemin bir yolculuğu olduğunu, insanı bulut gibi sardığını" dile getiriyor.

10 yıl boyunca araştırdıktan, öğrendikten, okuduktan ve izledikten sonra yazdığı Güzelliklere Merhaba’da tıbbi bilgiler, kozmetik sanayinin gerçekleri, genetik deha araştırmaları, yaşlanmaya veda ettiren Ortho moleküler Tıp Tekniği ile İzometrik Metod, düşünceleri, "altın önerileri", dilekleri, sağlıklı yaşam için gerekli gördüğü kurallar, hedef bilir ve disiplin sever olmanın önemi, dostluklara sahip çıkma, daha birçok şey var.

Filiz Akın’ın somut ve soyut maskelere ne denli uzak durduğunu gösteren ve günümüz dünyasına gönderen deyişiyle bitireyim: "Aşamalar yaşadıkça, kopyaların gerçekleri kadar işe yaramadığını öğrendikçe, birbirimizi daha çok seveceğimize inanıyorum."[6]



[1] Nebil Özgentürk, https://www.youtube.com/watch?v=gz0q7gyPNPk

[2] https://www.milliyet.com.tr/pazar/kansere-karsi-insanlari-sarsmak-istiyorum-1614924

[3] https://odatv4.com/unlu-oyuncu-filiz-akin-neden-destek-bekliyor-0607091200.html

[4] http://n1.com.tr/filiz-akin/

[5] Nebil Özgentürk, https://www.youtube.com/watch?v=gz0q7gyPNPk

[6] Filiz Akın, Güzelliklere Merhaba, Bircan Usallı Silan (Haz.), İstanbul, Altın Kitaplar, Temmuz 1992, 224 s.