CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, Sözcü Gazetesi davasında açıklanan karara ilişkin basın açıklaması yaptı.

Toprak yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

'GAZETECİLERE YÖNELİK SİNDİRME OPERASYONU'
"Sözcü Gazetesi’ne yönelik asılsız iddialar ve yıllar öncesine ait, aksine FETÖ karşıtı yazı ve haberler iddianameye doldurularak açılan kumpas ve algı davasında mahkeme kararını açıkladı. Hukuki dayanağı olmayan içi boş bir iddianame ile gazetenin yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru'ya, Genel yayın Yönetmeni Metin Yılmaz’a, internet sitesi yöneticileri Mustafa Çetin ve diğer muhabir, yönetici, idarecilere 3,5-2 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi. Bu mahkeme kararı da bundan önceki Cumhuriyet Gazetesi davası başta olmak üzere, medya kuruluşlarına, gazetecilere, muhalefete yönelik bir susturma, sindirme operasyonudur. Yargının üzerindeki siyaset gölgesinin, siyasi talimatla verilen yargı kararlarının bir kez daha somutlaştığı, yüz kızartıcı bir mahkeme kararıdır. Kurulduğundan bu yana 12 yıldır Cumhuriyetçi, Atatürkçü, halktan yana yayın çizgisinden ödün vermeyen Sözcü Gazetesi’ne yöneltilen FETÖ suçlaması, akıl, mantık ve hukuk dışıdır.

'HER BASKICI DİKTA YÖNETİMİNİN SONU VARDIR'
Savcının zorlama yorumlarla satır aralarından çıkarttığı suçlamaları kabul eden mahkeme heyetinin taraflı tutumu, en baştan itibaren bu davada hükmün verildiği apaçık ortadadır. Ancak artık kendi eliyle ve kararlarıyla kendisini tahrip eden, saygınlığını tüketen bir yargı sisteminin adalet değil, husumet aracına dönüştüğünü tüm dünya görmektedir. Türkiye, Çin ve İran ile birlikte dünyanın en büyük gazeteci hapishanesine dönüşmüştür. Bu tablonun sürdürülemez olduğu, Türkiye’nin dünyadaki saygınlığını yok ettiği açıktır. Basın özgürlüğünün, düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının ortadan kalktığı bir ülkeye ne dünya, ne insanlık, ne sermaye, ne bilim dünyası hiç kimse güvenmez saygı da duymaz. Sözcü davası kararı bu algıyı bir kat daha derinleştirmiştir. Ancak unutmamak gerekir ki her gecenin bir sabahı, her baskıcı dikta yönetiminin bir sonu vardır. Tarih bu konuda en büyük tanıktır"