İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Dudullu-Bostancı Metro Hattı Projesi’nin İçerenköy İstasyonu şantiyesinde incelemelerde bulundu.

Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, “Cumhurbaşkanı’nı Kanal İstanbul Çalıştayı’na davet edecek misiniz? Yoksa daha önce olduğu gibi randevu talebiniz olur mu” sorusuna, “Benim talebim şu: Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, hatta diğer siyasi liderler de katılabilirler. Kim olursa olsun zevk duyarım. Davet etsinler, gelelim. Ben, bütün bilimsel verileri, bütün dayanakları kendilerine anlatayım. Eminim ikna ederim” yanıtını verdi.

'CİNAYET PROJESİ'
Dudullu-Bostancı Metro Hattını çok önemsediklerini belirten İmamoğlu, “Tam da biz, metroları önceliyor iken, İstanbul’un gündemine oturtulmak istenen Kanal İstanbul gibi, tekrar söylüyorum, ihanet kelimesi yetmez, bir cinayet projesidir… Bu arada 'ihanet' tarifi de bana ait değil İstanbul’la ilgili. Biz sadece ihanete izin vermiyoruz. Ama Kanal İstanbul, tek başına ihanet de değil. Net söylüyorum: Bir cinayet projesidir” diye konuştu.

İmamoğlu'nun gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Kanal İstanbul ile ilgili dünkü sunumunuz üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan bir açıklama yaptı. Sözlerinin hedefinde siz vardınız. Cumhurbaşkanı; ‘Öncelikle projenin sahibi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Onların görevi, devletin aldığı karara uygun şekilde hareket etmektir. Görevini ihmal eden hesabını millete ve hukuka mutlaka verecektir’ dedi. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

  • Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını bir metin üzerinden okudum, Çekmeköy’de. ‘Çekmeköy’le nasıl iyi çalışırız’ toplantısından sonra. Ben, açıkçası Sayın Cumhurbaşkanı’ndan Kanal İstanbul ile ilgili daha açıklayıcı bir izah beklerdim. Ama hâlâ benzer cümleler duyuyoruz. Daha önce bize yönelik, “Kazma vuracağız, ihale yapacağız, otur işine bak” cümlelerinin yerine, bugün de ‘Hesap verir” cümlesi eklendi. Gerçekten hoş değil. Doğru da bulmuyorum. Tam aksine, belirleyici bir takım eğer varsa delilleriniz, ifadeleriniz; onları ifade ederdiniz. Biz de bir şeyler anlardık. Ben, Kanal İstanbul adına açıklamalardan hiçbir şey anlamadım. Bugün baktığımızda, hesap verme konusunda, tabii ki devlete karşı sorumluluklarımız var. Bazı birimlere, Sayıştay’a, Danıştay’a… Ben, belediye başkanıyım. Ama benim en doğru en belirleyici hesap vereceğim nokta, 16 milyon insanımız. Ben de zaten onlara hesap veriyorum. Geçen hafta, umarım takip etmişlerdir; 16 milyon insana, 6 ayla ilgili bir hesap verdim zaten. Hesap vermeye de devam edeceğim. Hesap veremeyeceğim tek şey; İstanbul için cinayet dediğim Kanal İstanbul’un başlatılması konusu. Eğer o başlarsa, ben İstanbul halkına hesap veremem. Zaten kendileri veremez. Bugüne kadar “İhanet’” dedikleri, “İstanbul’a ihanet ettik” dedikleri sıfata, cinayet de eklenmesin diye aslında Sayın Cumhurbaşkanı lehine de çaba gösteriyorum.

'BUGÜN SEÇİM OLSA, FARK 1 MİLYON 600 BİN OLUR'

Nasıl olduysa kazandılar?’ diye de bir cümlesi oldu. Aslında kazananın siz değil, CHP değil, AK Parti olduğunu ve meclisteki çoğunluğu dikkat çekti…

  • Tabi hâlâ bunu tartışmaya açmak düşüncesini bile anlayamıyorum. Herhalde yanlış bir iş yapmanın sağladığı bir psikolojinin dili bu. Gerçekten ben, kendilerinin de yakın çevresinin de inanarak bu süreci savunmadığına inanıyorum. Kabinedeki insanlar da inanmıyor bu işe. Ama bu nedir, nereden dayatıldı? “Yüzlerce kurumdan olur alındı”. Ya Devlet Su İşleri’nden alınmadı. Devlet Hava Meydanları’ndan alınmadı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınmadı. Daha ne olsun? Yani televizyona çıkıp konuşan, bu işi anlatan –sözüm ona bilim insanı- bilim insanı yok. Neyi ifade ettiniz, neyi tanımladınız da insanlar ikna olsunlar? Bu yetmiyor işte kazandığımız seçime böyle tarifler yapılıyor. Çok üzüntü verici. Biz, bunlarla açıkçası kendimizi meşgul etmiyoruz. Yani bugün seçim olsa şu yarattıkları travmayla değil 800 bin fark, 1 milyon 600 bin fark olurdu. Bu farkı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın derin siyasi tecrübeleri ile çokça yerel ve genel seçim yaşamış birisi olarak çok iyi analiz ettiğini, çok iyi okuduğunu hissediyorum, anlıyorum ve görüyorum.”

'HÂLÂ RANDEVUYA CEVAP BEKLİYORUZ'

Dün, çalıştaya bakanları da davet ettiniz. Görünüyor ki sadece bakanlarla değil, Cumhurbaşkanı ile de bu diyalog aranızda sürekli yaşanıyor. Cumhurbaşkanı’nı davet edecek misiniz? Yoksa daha önce olduğu gibi randevu talibiniz olur mu? Çünkü onu da ikna etme durumunuz olur mu? Çünkü elinizde belgeler var, dün bilimsel rakamları açıkladığınız gibi. Böyle bir gelişme yaşanabilir mi?

  • Biz, 15 maddelik sunumumuzda, zaten tümüyle bilimsel konuştuk. Vatandaşımıza; akılla, bilimle niçin bu işin yanlış olduğunu anlatamaya çalıştık ve devam edeceğiz. Ama görüyorum ki; Sayın Cumhurbaşkanı, bugün bize sadece geçmişi anlattı. Efendim şu yapılırken o siyasi şunu demiş, bu siyasi bunu demiş. Oraya dönersek biz de deriz ki: “Sayın Cumhurbaşkanı, siz de 3. Köprü’nün İstanbul’a ihanet olduğunu söylemiştiniz ama yaptınız.” Şimdi bunlara girmeyelim. Ben, geleceği anlatıyorum. Ben, bu şehrin çocuklarına gençlerine geleceğini anlatıyorum. Bilimsel olarak izah ediyorum. “Bizi ikna edin” demiş. Tamam. Memnuniyet duyarım. Zaten Temmuz’dan beri kendisine, İstanbul’un önemli konularıyla ile ilgili konuşacağımı ifade etmiştim. Arkadaşlarım çok iyi biliyorlar; en önemli 3-4 dosyamdan biri Kanal İstanbul. Hâlâ randevuya cevap bekliyoruz. Ama benim talebim şu: Sayın Cumhurbaşkanı’mız, Sayın Genel Başkan’ımız Kemal Kılıçdaroğlu, hatta diğer siyasi liderler de katılabilirler. Kim olursa olsun zevk duyarım. Davet etsinler, gelelim. Ben, bütün bilimsel verileri, bütün dayanakları kendilerine anlatayım. Eminim ikna ederim. Çünkü bunun karşısında bu toplumun öncelikleri açısından bugün yaşananlar açısından ve gelecekte yaşanacaklar açısından çok doğru dayanaklarla, bu işin olmaması yönünde o kadar netiz ki. Tümüyle bunlar akıl ve bilimli, zerre kadar siyasetle ilgili değil. Biz, “O, bunu dedi” ile ilgilenmiyoruz. Davet bekliyorum. Sayın Cumhurbaşkanı davet etsinler. Sayın Genel Başkanı’mız Kemal Kılıçdaroğlu da gelsin. Başka siyasi parti başkanları da gelsin. İstanbul halkı adına, cinayete dönük bu projenin feryadını bilimsel verilerle kendilerine anlatayım.