2022 için asgari ücretin 4 bin 250 liraya çıkarılması, AKP iktidarı tarafından neredeyse davul-zurnayla duyurulmuştu. Bu coşku kısa sürmüş, 1 Ocak’tan itibaren halkın temel ihtiyaçlarından başlayarak her şey zam yağmuruna tutulmuştu. Böylece asgari ücrete gelen o dev zam da çabucak yitip gitmişti. Adeta ipin koptuğu yer ise, dağıtım tekellerinin elektrik faturaları üzerinden başlattığı aleni soygun oldu. Elektrik dağıtım tarifesinde geçilen kademeli sisteme bağlı olarak faturalara yüzde 127 zam geldi, 100-200 liraya neredeyse hiçbir ev faturası kalmadı. Gelişen süreç halkın yüzüne üzerinde pek de durulmayan bir gerçeği tüm sertliğiyle vurdu: özel sektör.

Elektrikte kademeli tarife tartışmaları geçtiğimiz yılın kasım ayında alevlendi. AKP’nin Meclis’e sunduğu tasarı kabul edilip yasalaştı. Ancak AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, elektrikte 1 Ocak itibariyle partisinin teklifi üzerine yasalaşmış kademeli tarifede değişiklik kararı aldı. Erdoğan, 31 Ocak’taki kabine toplantısının ardından, “Şubat ayında sarf edilecek elektriğin faturası, vatandaşlarımız lehine yapılacak yeni düzenlemeye uygun şekilde gelecektir. Elektrik faturalarının iki-üç kat arttığı yönündeki şikayetler üzerine ilgili kurumlarımıza elektrik tarifelerinin yeniden düzenlenmesi talimatını verdik” açıklaması yaptı. Yani Erdoğan, yasanın üzerinden daha 10 gün geçmeden yeni bir talimat vermerk zorunda kaldı. Buna CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM’deki parti grubu konuşmasındaki yanıtı ise “Elektrik zamları olunca 150 kilovatsaati aşınca yüzde 127 zam olacak. Dün açıklama yapıp benim dediğim noktaya geldiler. Demek ki biz devleti yönetmeyi biliyoruz. Sarayda oturan elektrik faturası ödemiyor ki” oldu.

GERÇEKLİKTEN KOPUK GÜNDEMLER
CHP, zaten 150 kilovatsaat limitinin yetersiz olduğunu defalarca dile getirmişti. Ancak 150’nin yerine sık sık dillendirdikleri limit 210 kilovatsaat’ti ki bu da soruna hiçbir şekilde çözüm olmayacaktı. Aradaki fark 40-50 liralık bir oynama ki, 700-800 liraları bulan mesken faturaları için CHP’nin talep ettiği ‘indirim’ ülke gerçekliğinden epey uzak. Oysa sorunun etrafından dolaşma değil, doğrudan sorunla yüzleşme ve hesaplaşma vakti artık.

KILIÇDAROĞLU BOYKOT BAŞLATTI AMA…
Günlerdir yurttaşların kesintisiz tepkisi, birçok kentte yaşanan geniş katılımlı protestolar sonrası CHP lideri Kılıçdaroğlu, 9 Şubat akşamı bir video paylaşarak fatura boykotu başlattığını duyurdu. CHP lideri, “Erdoğan 31 Aralık'ta imzaladığı zamları geri çekinceye kadar ben, bugünden itibaren gelecek hiçbir elektrik faturamı ödemeyeceğim” derken halktan da IBAN numaralarını faturalarıyla birlikte Erdoğan’a göndermelerini istedi. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a “Bu zammı sen yaptın, geri almasını da bileceksin” diye yüklendi.

Kılıçdaroğlu’nun boykot hamlesi, ittifak ortağı İyi Parti’de çatlak sesler çıkartırken HDP’den de destek aldı. AKP-MHP cephesi yine Kılıçdaroğlu’na yüklendi. Hatta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kılıçdaroğlu için "Faturayı ödemezse elektriği kesilmelidir" dedi ve boykot çağrılarına ise "bir isyan denemesi" yorumunu yapabildi.

TEKELLER AKP’YE ZIRNIK’ KOKLATMADI
Kılıçdaroğlu’nun boykot ilanının ertesi günü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda ivedi bir toplantı yapıldı. 21 dağıtım bölgesindeki tüm şirketlerin temsilcileri bakanlıkta Bakan Fatih Dönmez ile yeni tarifeleri görüştü. Görüşme basına açık değildi ama ne konuşulduğu da pek sır değildi… Elektrik şirketleri AKP’nin feryadı karşısında hiç de oralı olmadı!

Bu, Enerji Bakanı Dönmez’in toplantıdan birkaç saat sonra yaptığı açıklamada gizli. Çünkü, enerji tekelleriyle Ankara'da toplanan Bakan Dönmez, toplantı sonrasında halka masal anlatmakla yetindi. Dönmez, "Elektrikte birinci kademede yaklaşık yüzde 50, doğal gazda ise yüzde 75’lik devlet desteği devam etmektedir" şeklinde bir açıklama yaptı. Yani, bakan adeta bu ifadelerle halktan hallerine şükretmelerini istedi. Dönmez devamında ise yaptıklarını ileri sürdüğü ‘dev’ yatırımları övdü…

ÇÖZÜM FATURA KESİLMEDEN YIRTIP ATMAKTA
Isparta’da yarım milyon insanı soğuk ve karanlığa mahkûm eden elektrik kesintisi, ‘soygun var’ dedirten faturalar ve de tüm bunlara karşı iktidar cephesinin fütursuzluğu etkisizliğinden menkul açıklamaları, çözümün fatura boykotundan daha büyük bir yerde olduğunu gösteriyor. Kârları azalacak diye enerji hatlarını yerin altına almayıp biraz kar yağdığında da teslim olup yarım milyonluk kendi karanlığa teslim eden şirketler, Enerji Bakanlığı’nda masaya oturduğunda kaplan kesiliyor çünkü. Bu, ipler özel sektörün elinde kaldığı müddetçe yarın da böyle olacak. AKP belli ki tepkileri azaltmak, oluşan kamuoyunu bölmek için enerji üretim ve dağıtım şirketleriyle pazarlığı sürdürecek. Belki bir miktar indirim de alacak, tabii ‘kârdan’. Bu indirim, kârları azalacak olan şirketlerin daha fazla işçi çıkarmasına, bakım maliyetlerini daha fazla kısmasına ve yarın daha fazla Isparta’lar yaşanmasına neden olacak. Dolayısıyla çözüm, “zamlar geri çekilmeden faturaları ödemeyeceğim” deyip sayaç başında nöbet tutmakta değil, tüm enerji üretim ve dağıtım şirketlerinin acilen devletin eline geçmesinde. Elektrik üretim-dağıtımı, ancak kâr odağından koparılırsa ucuzlar ve yurttaşlara kesintisiz ulaşımı sağlanabilir.

ISPARTA’DAN DERS ALMAZSAK…
Isparta’da biraz kar yağmasıyla ortaya çıkan tablo, günlerce süren elektrik kesintisi ve buna bağlı can kayıpları elektrik dağıtımındaki tekelleşmeyi de çırılçıplak bir şekilde gözler önüne serdi. Enerji nakil hatlarının yenilenip yeraltına alınmadığı kentte kara kışın ortasında yaklaşık yarım milyon insan günlerce elektriksiz kaldı. Su ve doğalgaz sistemleri iptal oldu. Isparta’ya dağıtım yapan Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş. (AEDAŞ), Cengiz Holding ve Kolin İnşaat bünyesinde. İki holding de CHP’nin ‘beşli çete’ adını taktığı ‘iktidar yanlısı ihale zenginleri birliği’ne üye. Hayatı felç eden, koca kente ölüm soğuğunu tattıran kesinti için Cengiz’in yaptığı tek savunma ise “tahminlerin çok üzerinde ve aralıksız yağan kar yağışı” oldu. Skandallar bunlarla da kalmadı. Günlerce aralıksız devam eden ve tümüyle dağıtım tekelinin sorumlusu olduğu kesinti yüzünden her hanede ortalama 50 bin liralık zarar varken, AKP iktidarının müjdesi ise Isparta’da “elektrik faturalarını bir ay ertelemek” oldu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 3 Şubat'tan itibaren Isparta'da elektrik sayaçlarının okunmadığını belirterek, "Isparta ilindeki faturaların tahsilatını 1 ay süreyle erteliyoruz. Ayrıca vatandaşlarımızın her türlü mağduriyetinin giderilmesi için gereken bütün önlemleri de aldık" dedi.

MİLYONLARIN ENERJİSİ CENGİZ’İN ELİNDE
Günümüzde patronunun halkı ne kadar ‘sevdiği’ malum olan Cengiz ile Kolin’in kısaltmalarından oluşan (CK Enerji), CK Akdeniz dışında Sivas, Tokat ve Yozgat illerinde yaklaşık 1 milyon aboneyi kapsayan CK Çamlıbel Elektrik A.Ş’nin yanı sıra İstanbul’un Avrupa yakasında 4,5 milyon aboneyi kapsayan CK Boğaziçi Elektrik A.Ş olarak varlığını sürdürüyor. CK Enerjinin toplam abone sayısı, 7,7 milyon civarında. Bu rakam, ülke genelinde yaklaşık 46 milyon elektrik abonesi bulunduğu düşünüldüğünde, oldukça büyük bir orana tekabül ediyor.

TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN TEHLİKE
Isparta’da yaşananlar, önce bir kentte yaşanan ‘münferit vaka’ olarak görüldü. İktidar da bunu böyle göstermek için elinden geleni yaptı. Gerçek ise çok daha hayati. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), geçtiğimiz günlerde Isparta’da yaşanan elektrik kesintileri ile ilgili yazılı bir basın açıklaması yaptı. “Isparta; yıl 2022 ve bir kent dondu!” başlığıyla yayımlanan EMO açıklamasında; “Isparta Vakası ve eldeki bilgiler doğrultusunda Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin (TEİAŞ) özelleştirilmesinden vazgeçildiği derhal kamuoyuna ilan edilmelidir” denildi. Sayıştay raporlarında, TEDAŞ’ın dağıtım şirketlerini eksik denetlediği tespiti yapıldığını hatırlatan açıklamada “Elektrik Piyasası Kanunu`nda 25 Kasım 2020 tarihinde yapılan değişiklikle elektrik dağıtım şirketlerinin denetiminin özel şirketler tarafından yapılmasının önü açılmıştı. Bu dönüşüm gerçekleşirse bütün ülkenin akıbeti Isparta gibi olacaktır. Şehir içi elektrik dağıtım şebekesinin neden çöktüğü bağımsız bir çalışma ile araştırılmalıdır” ifadeleri kullanıldı. Odanın açıklamasında da yer aldığı gibi, konu sadece Isparta’yı değil Türkiye’nin dört bir yanını ilgilendiriyor. Böylesi bir alan, kârdan gözü dönmüş özel şirketlerinin insafına terk edilemeyecek kadar ciddi.


* Gazete Toplumsal'ın 23. sayısında yayınlanmıştır.