Tarih 29 Ocak 2009… Tayyip Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Davos’ta oturmuş konuşuyorlar. Ortada hiçbir neden yokken Erdoğan birden parlıyor, “Ona minute, ona minute (Van münit, van münit) diye bağırıyor. Bu “Bir dakika, bir dakika!”dan sonra Peres’e saydırmaya başlıyor: “Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz! Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum.”

Alkışlar, alkışlar! Türkiye ve İslam dünyası, İsrail cumhurbaşkanına posta atan kahramanı alkışlıyor. Filistin davasının en güçlü savunucusu haline geliyor Erdoğan. Oyları düşüşten yükselmeye geçiyor.

GAZZE VE KUDÜS UNUTULDU
Erdoğan o sıralarda İslam dünyasındaki İhvancı zihniyetin ve siyasetin lideri konumundaydı. Bunu ABD istemişti. Erdoğan da ABD’nin İslam dünyasını parçalayacak Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) eş başkanı olduğunu övünerek söylemekteydi.

İhvan-ül Müslimin hareketinin Türkiye ve dünyadaki siyasi lideri olan Erdoğan Mısır’da ve Kuzey Afrika’da bu hareketin yönetimi ele geçirmesine bütün gücüyle destek veriyordu. Aynı çabayı Suriye’deki laik Beşşar Esat yönetimini yıkmak için de ortaya koydu. Ve başımıza büyük belalar açtı.

Bugün geldiğimiz noktada dünün Van Münitçisi Erdoğan artık Filistinlilere “Bi dakka, bi dakka!” diyor.

İsrail Gazze’yi bombalıyor… Erdoğan susuyor.

İsrail Kudüs’te Müslümanların tozunu atıyor, Erdoğan’dan bir yutkunma sesi bile duyamıyoruz.

KATİLLERE AKLAMA YOLU
2018 yılında gazeteci Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolusluğu’nda vahşice öldürüldü. MİT, bunun ses kaydını ve görüntülerini Erdoğan’a verdi. O belgenin kopyaları ABD ve İngiltere gibi ülkelerin istihbaratlarına da iletildi.

Erdoğan, açık açık Suudi yönetimini suçladı. Davanın Türkiye’de yürütüleceğini söyledi.

Gel gelelim 2022’de Suudi katilleri kurtarmak için yargılamanın Türkiye’de yapılmasından vazgeçildi ve dosya katillere teslim edildi.

Peki, 2018’den 2022’ye ne değişti?

Erdoğan, BOP gereği Türkiye’de ilk İhvancı hükümeti kurdu. Sonra Arap Baharı operasyonları geldi. Bu yıkım sürecine Suriye direndi. Ilımlı İslamcı gözüken İhvancılar, Mısır da dahil geldiği yerlerde aşırı dinci düzen kurmaya kalkıştılar. Halklar buna direnirken, Türkiye’deki AKP iktidarları siyasal dinci gericiliği desteklemeyi sürdürdüler.

Bu dönemde Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de İhvancılara karşı eylemler gösterdiler. Erdoğan, adı konulmamış dünya İhvancıları lideri olarak bu iki ülkeyi düşman olarak görmeye başladı. Onları kıstıracak her operasyona arka çıktı. Erdoğan’ın BAE ve Suudi düşmanlığının kökünde İhvancılık sevdası bulunuyordu.

Bugün geldiğimiz noktada, tıpkı Filistin gibi, tıpkı Kudüs gibi İhvancılık da satıldı. İhvancı iktidarlarının her yerde devrildiğini gören Erdoğan, kendi İhvancı düzenini sürdürebilmek için İhvan karşıtı ülkelerle dostluk köprüsü kurmaya karar verdi. Böylece dünyaya İhvancı olmadığını isbat etmeye çalışıyor. Bunun için Cemal Kaşıkçı’nın katillerinin aklanmasına bile hukuki yolu açtı.

Bir de Suudilerden birkaç milyar dolar getirebilirse…

ÇİZMEDİĞİ KALMADI
Tayyip Erdoğan için tek değer var: O da kendisi ve kurduğu saltanattır. Bu amaca ulaşmak için her türlü oyunda rol aldı.

Önce, kendisinin elinden tutarak siyasette yükselten Milli Görüş Lideri Necmettin Erbakan’a ihanet etti. Bu siyasi ihanet, rahmetli Erbakan’ı çok derinden yaraladı. Bu ihanete karşı duyduğu tepkileri birçok konuşmasında pek ağır olarak ortaya koydu Erbakan…

Sonra, başlangıçta, “Yenilikçiler”adı altında bir araya geldiği “Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener, Ömer Dinç, Hüseyin Çelik, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan vb…” gibi isimleri etkisizleştirdi.

Başlangıçta “Dört eğilim” dediği parti yapılanmasını tek kutuplu hale getirerek tarikat örgütlenmesine çevirdi.

Türkiye’yi AB’ye sokacağını söyleyerek iktidarını güçlendirdi ama sonrasında AB’yi kötülükler ülkesi gibi tarif etmeye başladı.

Son olarak Suriyelileri göndermek için ilk işareti verdi. Böylece “EnsarErdoğan, “Muhacir Suriyeli” kardeşliğinin de boş olduğu ortaya çıktı.

Her şey iktidar ve saltanat için…

İhvan da Filistin de Suriyeliler de tıpkı rahmetli Erbakan gibi bir basamaktan başka şey değil…

Acaba, inancı bile istismar edilen AKP’li seçmen bu acı gerçeği ne zaman görecek de “Yeter artık!” diyecek?