9 Ocak 2011’de Yeni Şafak gazetesi gerçeklere takla attıran bir yazıyla Sabri Ülker’i övmüştü.

10 Ocak 2011 tarihinde ise Odatv yazarı Erroll Gelardin, bir başka Ülker hikayesi anlatıyordu.

Bakın Gelardin ne diyordu:

“Ülker Fabrikası, Beşler Bisküvi Fabrikası’nda çalışan Asım Berksan, merhum kayınpederim Hayim Vitali Nahum, Palasko(Rum) ve Asım’ın kardeşi Sabri Berksan beyler tarafından Sirkeci’de ufak bir odada kurulmuştur...”

Şimdi burada duralım.

Hürriyet gazetesine namaz kılmasının reklamını yaptıran ve “namaz kılmazsam huzursuz olurum” diyen Murat Ülker, babası Sabri Ülker’in hayat hikayesinde Ülker’in kuruluşunu nasıl anlatıyordu?

Şöyle:

“Rahmetli amcam Asım Bey ile babam Sabri Bey, bundan tam 70 yıl önce, yani İkinci Dünya Savaşı’nın bütün şiddetiyle devam ettiği 1944 yılında, İstanbul’un Eminönü semtindeki ilkel bir imalathanede bir tohum atıp, 'Ülker' bisküvilerini üretmeye başlamışlar. Yanlarında, sadece üç yol arkadaşları varmış.”

Yine Ülkerlere ait internet sitelerinde kuruluşun Sabri ve Asım tarafından gerçekleştiği belirtiliyordu.

Oysa gerçekler hiç de öyle değildi. Namaz kılma reklamı yapan Murat Ülker gerçekleri gizliyor, insanlarımızı yanıltıyordu.

Murat hemen hemen hiçbir yerde doğruları söylemiyordu. Bana açtığı davalardaki yalan ve iftiralarını yazsam destan olur...

Gerçi sansürlettiği kitap da yazacağım ve herkes öğrenecek...

O kitabın basımını engellemeye de güçleri yetmeyecek.

Bakın Gelardin doğruları nasıl söylüyordu:

“Merhum kayınpederim Hayim Vitali Nahum’un anlattıklarını size anlatacağım.

Kırım Tatarlarından gelen bir ailenin çocukları olan Berksanlar’ın büyük ağabeyleri Asım, Beşler’de işçi iken orada çalışan bir Musevi kızına aşık olmuş ve Vitali Bey’in araya girmesi ile bu iki fakir genç evlenmişler. Beşler’in işi bozulduğunda kendilerine geçim yolu arayan Vitali Bey’in arkadaşı Asım’a yaptığı teklif üzerine Ülker Şekerleme diye bir işyeri kurmuşlar ve şekerleme işinin üstadı olan Rum asıllı Palasko adlı biri ile de anlaşmışlar ve 4 ortak olarak işe başlamışlar.

Zamanla zenginleşmeye başladıklarında Palasko işten ayrılmış ve 3 ortak olarak ve kollektif şirket halinde işe devam edilmiştir. İşler daha da iyileştiğinde Berksanlar soyadlarını ÜLKER’e çevirmişlerdir...”

Ne güzel değil mi?

Berksan soyadında ticari kaygılarla vazgeç, Tevrat’ta yer alan Ülker’i soy isim seç

Sonra da Müslümanlık masalı...

Bu arada Gelardin, Palasko’nun ön adını vermemiş onu da ben vereyim; Roman!...

Gelardin devam ediyor:

“Yani Sayın Sabri Ülker Bey’in beyan ettiği gibi kendisi ÜLKER’i kurmamıştır. Ülker’i kuran Hayim Vitali Nahum ve Asım Ülker’dir. Sabri Bey’i, Asım Bey kardeşi olduğu için ortak yapmıştır. Sabri Bey, o sıralarda üniversite öğrencisi idi. Hiç bir şekilde fabrika ile alakası yoktu...”

Şimdi soruyorum, hangi Müslüman yapmadığı bir şeyi yaptım diyerek milyonları kandırır?

Hangi Müslüman çocuğu babası hakkında Müslümanlara gerçek dışı bilgi verir?

Ülker’in asıl kurucusu Hayim Naum’un damadı Gelardin’e göre; “Sabri Ülker üniversiteden döndükten sonra karşısında 2000 kişiyi aşkın işçisi olan bir fabrika bulmuştur.”

Yani fabrika kurulmuş ve 2 bin kişiyle faaliyette...

Müslüman Sabri ve yine Müslüman(!) oğlu ise insanlara masallar anlatmakta, “Ülker’i biz kurduk” derlerken yüzleri bile kızarmamakta...

Gelardin devam ediyor; “Bu iki parasız meteliksiz kişinin Ülker’i büyütebilmelerinin yegane sebebi Hayim Vitali Nahum’un kendi çevresinden faizle para bulmasından dolayıdır. Bu gün kendini dini bütün Müslüman kabul eden Sayın Sabri Ülker, fabrikasını faizle tefecilerden alınan paraya borçludur...”

Ya Müslüman kardeşler durum bu!

Ülker tefecilerden alınan faizle kurulmuş...

Kuranda faiz birçok ayette geçer. İşte onlardan biri:

Riba (Faiz) yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar. Bu ceza onlara “alışverişte faiz gibidir demeleri yüzündendir. Oysa Allah alışverişi helal faizi haram kılmıştır. Bundan böyle her kim, rabbinden gelen bir öğüt üzerine faizciliğe son verirse, geçmişte olanlar kendisine ve hakkındaki hüküm de Allah’a kalmıştır. Her kim yeniden faize dönerse işte onlar cehennem ehlidirler ve orada süresiz kalacaklardır...” (2;275)

Murat Ülker bana açtığı ve kaybettiği davalarda hep faiz istemişti.

Ne diyor Allah kuran da?

“Her kim yeniden faize dönerse işte onlar cehennem ehlidirler ve orada süresiz kalacaklardır”

Ben demiyorum. Kuran öyle diyor.

Bakın başka ne diyor?

Murat’a;

“Yahudilerin zulmetmeleri ve birçok kimseleri Allah yolundan alıkoymaları, yasaklandıkları halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle daha önce kendilerine helâl kılınan temiz şeyleri haram kıldık. Onlardan kâfir olanlara can yakıcı bir azap hazırladı. (4;161)”

 Gelardin, Murat’ın babasının yani Sabri Ülker’in vefasızlığını, haksızlığını, acımasızlığını da şöyle anlatıyordu:

“Sabri Bey, daha sonra Vitali Nahum’u ortaklıktan çıkarmıştır. Kayınpederime göre kendisinin hakkı yenmiştir. Çünkü kendisine ödenen para muhasebe defterlerindeki rakamlara göre yapılmıştı.

Mesela bir milyon lira eden fırın defterlerde amortismanla 50 bin liraya düşmüş ve 50 bin lira üzerinden payı ödenmiştir. Keza binalar, keza kamyonlar keza her şey…

'Ben dini bütün Müslümanım kimsenin hakkını yemem' düsturu altında yapılmıştır.”

Yahu!

Müslüman yalan söyler mi?

Çatır çatır faiz yer mi?

Başkasının malına, payına el koyar mı?

Gelardin açıklamalarını şöyle bitiriyordu:

“Sayın Sabri Bey’in ömrü uzun olsun ama kayınpederimi görmeye gitmeden evvel bir kere de bunları okusun ve yaptıklarının ne kadar güzel şeyler olduğunu görsün dedim.”

İlahi Erroll Gelardin; öte tarafı düşünen içinde zerre kadar iman olan insanlar, haram saltanatı kurup, haram saltanatlarında ısrar ederler mi?

Yine içlerinde zerre kadar Müslümanlık taşıyanlar koskoca bir ülke insanlarını GDO’lu, NBŞ’li, Palm yağlı ürünlerle kanser, kalp damar hastalıkları dahil onlarca hastalığın pençesine atarlar mı?

Ürettikleri bebe mamalarında bile GDO çıktı.

İnanmayan Sağlık Bakanlığı'na sorar.

Sonra da güne namaz kılmadan başlarlarsa huzursuz olurlarmış.

Hadi oradan.