AKP’liler düne kadar “millet” denilince “Millet-i İbrahim”den söz ediyorlardı. Millet-i İbrahim de din kardeşliğini anlatıyordu. Gerçi, bu slogan terim, İslam Peygamberi Hz. Muhammet’i kenara itip Yahudi İbrahim Peygamber’i sembol haline getiriyordu ama olsundu… Fethullahçıların yaydığı bu kavram şimdi bırakılıyor gibi… AKP Lideri Erdoğan artık açık açık Türk Milleti demeye başladı.

Peki Türk Milleti demek, bu milletten görünüyormuş tutumunu sergilemek Türk olmak için yeterli midir?

Elbette yetmez…

Size Türk tarihini anlatacak değilim. Bu konuda çok özgün bilgileri derleyerek yazdığım TÜRK KİMLİĞİ adlı çalışmamı (Kripto Yayınları) okumanızı salık veriyorum. Orada Türk olmanın koşullarını yabancı kaynaklardan derlediğimiz tarihsel verilerle ortaya koyduk.

Bugüne gelecek olursak, bugün Türk olmanın en önemli ölçüsü bence şudur: Çocuklarına Türkçe isim vermek…

ŞEKLİ TÜRK RUHU ARAP
Başımızdaki iktidar yüzünden Türkiye, Türk ülkesi olmaktan çıkıp bir Arap toplumu ülkesine dönüşüyor. Erdoğan ve çevresine bakın; bunlar Arap kültürünü ve Arap değerlerini yücelten, Türk milletine Arap gibi inanmayı, düşünmeyi, davranmayı dayatan bir kadro…

Bunlara bakan, bunları beğenen insanlar çocuklarına Türk adı değil Arap adı veriyorlar… Kızlarımıza çoğunlukla verilen şu isimlere bakar mısınız? “Aleyna, Eslem, Büşra, Rumeysa, Merve, Nisa, Asel, Ebrar, Hiranur, Tayyibe, Ecrin, İkra vb…

Erkek çocuklara da şu isimler veriliyor artık: “Enes, Eymen, Araf, Furkan, Berat, Miraç, Muhammet

İnsanlar koydukları isimlerin ne anlama geldiğini bilmiyor bile. Örneğin çok kullanılan Aleyna; bela-sıkıntı demektir. Rumeysa; gözü çapaklıdır.

Burada, Türklerin İslam dinine girdikten sonra aldıkları önemli kişilerin adlarını saymıyorum. Ömer, Bekir, Osman, Ali, Hasan, Hüseyin, Abdullah gibi adlar ile “Nuri, Salih, Cemal vb…” gibi sıfatlar Türkçeleşmiştir. Yine Ayşe, Zeynep gibi birçok kadın adı ve eskiden beri kullanılan Nuriye, Cahide, Aliye gibi isimleri de Türkçe sayabiliriz.

Muhammet’e gelecek olursak… Türkler, Peygamber’e saygılarından dolayı bu ismi çocuklarına doğrudan koymamışlar; onu Mehmet biçimine getirerek kullanmışlardır. AKP ile birlikte Mehmet bırakılmış, Muhammet’e dönülerek Araplaştırma tırmandırılmıştır.

İşte siyasal İslamcılar eskiden beri kullandığımız kadın ve erkek adlarını bir kıyıya bırakıp daha farklı ve din çağrışımlı isimler icat ettiler, bunları kendi çocuklarına verdiler, yaygınlaştırdılar.

Tarihteki Türk ulularının ismini yok sayarak çocuklarına Arapça isim verenler, nüfus cüzdanlarında Türk gözükseler ve kendilerini de öyle sansalar bile Türk kültür kimliğine bilerek veya bilmeyerek karşı oldukları için Türk sayılamazlar.

Bugün ülkemiz işte bu Arapçılara karşı bir demokrasi mücadelesi veriyor. Bu mücadelede başarılı olmak için çocuklarımıza mutlaka Türkçe isimler vermemiz gerekiyor. Kimse sakın “Bir çiçekle bahar gelmez!” diye düşünmesin. Necmettin Erbakan tek başına bu zihniyeti iktidara taşıdıysa biz de Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden tarihsel kimliğine uygun olan rotaya sokabiliriz.

KINA YAKIN
Uydurdukları hadisleri kullanarak Arap geleneklerini Türk halkına din diye dayatan içimizdeki Suudi dostlarının gözü aydın. İlahiyat fakültelerinde Arapçılığı ders diye yutturan Prof. Hayrettin Karaman, Arap derebeyleri hakkında uydurulmuş masalları gerçekmiş gibi ATV kanalından ağlaya ağlaya anlatarak para kazanan Prof. Nihat Hatipoğlu acaba ne düşünüyordur?

Suudi Arabistan, açık açık Türk mallarına karşı boykot uyguluyor. Hıristiyan Amerikan malı, İngiliz malı, Alman malı satıyor; Budist Japon malı, Çin malı satıyor da Müslüman Türk’ün malını yasaklıyor…

Bunların kralı olan Selman Bin Abdulaziz 2007’de Ankara’ya geldiğinde gelenek olan Anıtkabir ziyaretini yapmadığı gibi bizim cumhurbaşkanını ziyarete de gitmemişti. Gelin görün ki dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan koştura koştura onun kaldığı otele varmışlar; bir de bu haydut krala devlet nişanı vermişlerdi.

Konuşun bakalım! Tarikat odalarında, dinci vakıf-dernek salonlarında “din kardeşliği” nutukları atan yobazcıklar Arabistan hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yine oraları kutsal topraklar, Arapları da “Millet-i Necibe” (Seçkin Millet) mi sayıyorsunuz? Elbette ki Sayın Erdoğan’ın bütün gücüyle kol kanat gerdiği Filistin yönetiminin Türkiye’ye olan düşmanca tavrını hatırlatmak istemiyorum bile…

80 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’ni “Eski Türkiye” ilan edip yıkmaya çalışanların en büyük şamarı İslam kardeşlerinden yemesi, yüce Tanrı’nın bir işareti midir acaba?