Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ‘maske takılması zorunlu kentler' listesine Diyarbakır, Erzurum, Rize, Şanlıurfa, Kayseri‘nin de eklendiğini duyurdu ve maske takılmadan sokağa çıkılması yasak olan şehir sayısı 42'ye çıktığını açıkladı.

Ancak bu iller arasında İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kalabalık şehirlerin olmaması tepkiye neden oldu.

Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, İstanbul gibi salgının yoğun olarak görüldüğü şehirlerde neden maske takma zorunluluğu olmadığı konusunda konuştu.

Sözcü'den Eser Akgül'ün haberine göre; Prof. Dr. Adıyaman, maske takmanın önemini belirtirken, pandemi yönetiminin maske takma zorunluluğu getirmekten ibaret olmadığını da vurguladı.

BİLMECE Mİ ÇÖZECEĞİZ?
“İstanbul, Ankara ve İzmir’de maske takma zorunluluğu getirilmedi. Neden getirilmedi bilmiyoruz. Bununla ilgili bir fikrimiz yok. Ama ‘neden listedeki o illere zorunluluk getirildi?’ onu da bilmiyoruz. Hangi kriterlere göre bu kararlar alındı?” şeklinde konuşan Prof. Dr. Adıyaman, bu süreçte idarecilerin şeffaf olması gerektiğini belirterek şunları söyledi:

Pandemi sürecinde idareciler şeffaf olmalı; ‘hangi illerde ne kadar hasta var?’ açıklanmalı. Açıklamada sadece ‘bazı bölgeler’ ifadesi kullanılıyor. O bölgeler neresi? Bilmece mi çözeceğiz? Bir idarecinin inandırıcı olması için verilen bilgiler konusunda şeffaf olması gerekiyor, dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi açık bir şekilde verileri paylaşılması gerekiyor.

'ANKARA’DA KÜMELENME VAR'

Örneğin Ankara’da COVID-19 kümelenmeler şeklinde görüldüğünü biliyoruz . Ama nerelerde, ne kadar hasta var, yaşları, cinsiyetleri ne? Bilmiyoruz. Dolayısıyla net bir şey söyleyemiyoruz.

'GEREKİRSE MORALİMİZ BOZULSUN'

Dünyada sadece Türkiye’de hiçbir şey kamuoyu ile açık açık paylaşılmıyor, ‘toplumun morali bozulmasın’ der gibi saklanıyor. Oysa topluma gerçek bilgi verilmeli. Gerekirse moralimiz bozulsun. Ancak o şekilde tedbir alır ve idareye destek olabiliriz.

YENİ NORMAL DEĞİL, YENİ AÇILMA

TTB olarak ‘yeni normal’ yerine ‘yeni açılma’ demeyi tercih ediyoruz. Çünkü insanlar ‘yeni normal’ dediklerinde yanlış anlıyorlar ve eskisi gibi davranmaya başlıyorlar.

Biz TTB olarak Mayıs ve Haziran aylarında açıklamalar yaptık. ‘Yeni açılma’nın Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerdiği gibi epidemiyolojiden faydalanarak, kademeli bir şekilde olması gerekiyor. Bugün vakalar arttı. Biz bugünleri daha önceden öngörmüştük ve üzgünüz ama yanılmadık.

SALGINLA MÜCADELE SADECE MASKE TAKARAK OLMAZ

Diğer bir önemli nokta da şu ki; salgınla mücadele maske takma zorunluluğu getirilmesine indirgenmemeli. Maske takmak tek başına yeterli değil. Bunun yanında en az 2 metre olacak şekilde sosyal mesafe de koymakmak gerekiyor. Ama bu koşulları bütün sosyal alanlarda ortadan kaldrırsanız işe yaramaz.

Pandemi mücadelesinin iki boyutu var; biri bireysel diğeri de idari önlemler. Ancak bunlar ayrı olursa önlem almanın hiçbir anlamı yok. İkisi kombine olmalı, bir arada alınmalı. Bireysel olarak maske, mesafe ve kişisel hijyen önlemi alsak da idari önlemler buna uygun koşulları yaratmazsa hiçbir anlamı yok.

KURAL VAR, DENETLEME YOK

Yeni açılma kurallarını koyduysanız denetleyeceksiniz. Bu kötü salgın yönetiminin suçunu topluma atamazsınız. Salgın arttığında ‘maske takmadığınız için’ arttı diyorsunuz ama siz sokağa çıkma yasağında bile 1,5 milyon işçiyi fabrikalara, madenlere, inşaatlara gönderdiniz.

'SALGIN MUHTEMELEN 2023’E KADAR DEVAM EDECEK'

Bu hastalık tekrar pik yapmaya başladı. Bakın dalga demiyorum, pik diyorum. DSÖ de bunu öngörüyordu zaten; ‘eğer hızlı bir yeni açılma olursa 2.-3. pikler çıkabilir’ deniliyordu zaten.

Koronavirüs salgını muhtemelen 2023 yılına kadar devam edecek. Yani aslında biz normali değil, yeni normali de göremeyeceğiz hiçbir zaman.