Albert Einstein’ın hesaplamaları sonucu yaklaşık yüz yıl önce varlığını keşfettiğimiz kara delikler, bilim dünyasının ilgisini çekmeye devam ediyor. Evren’deki en büyük galaksilerin merkezinde yer alan ‘süper kütleli kara delikler’ (SMBH) etrafına topladığı toz ve daha büyük cisimlerle devasa galaksilerin ortaya çıkmasını sağlar. Bu tür galaksilerin çekirdek bölgelerine Aktif Galaktik Çekirdekler ya da daha kısa ismiyle “kuasar” denir.

NASA’ya ait Chandra X-ışını Gözlemevi aracılığıyla gerçekleştirilen en son araştırmada yüzden fazla galaksi gözlemlendi ve kimi SMBH’lerin aynı anda binlerce yıldızı birden parçalarına ayırarak yuttuğunu ortaya çıkardı. Göründüğü kadarıyla, bu kara delikler böylesine devasa boyutlara ulaşabilmek için olağanüstü miktarda yıldız tüketiyordu.

BEKLENMEDİK BİR SONUÇ

Washington Eyalet Üniversitesi (WSU) Fizik ve Astronomi Bölümü’nde yardımcı doçent olan Vivienne F. Baldassare öncülüğündeki bilim ekibi, Kudüs İbrani Üniversitesi Kavli Parçacık Astrofiziği ve Kozmoloji Enstitüsü, Michigan Üniversitesi, Princeton Üniversitesi ve Comlumbia Üniversitesi’nden katılan araştırmacılar tarafından oluşturuldu.

Daha önce yapılan araştırmalar, kara deliklerin yıldızlarla beslendiğini zaten birçok defa ortaya koymuştu. Bununla birlikte, Baldassare ve ekibinin gözlemlediği ölçekte gerçekleşebildiğine dair neredeyse hiç kanıt yoktu. Chandra Gözlemevi’nin sağladığı verilere dayanan son araştırmayla ilgili olarak Baldassare, “Yıldızlar aşırı derecede yoğun kümelerdeymiş gibi birbirlerine çok yakın durduklarında, orta kütleli kara delikler için elverişli bir üreme alanı sağlalar” diyor. Bu yoğun yıldız kümeleri, çok büyük ihtimalle bir kara delik barındırır.

Geçmişte, bilim insanları SMBH’lerin oluşumuyla ilgili farklı teoriler öne sürdüler. Bir galaksinin merkezine yakın devasa bir gaz ve toz bulutunun çökmesinden doğdukları ya da büyük boyutlu yıldızların bir orta ölçekli kara deliğe dönüşerek etrafındaki maddeleri yutmasıyla oluştukları iddia edildi.

YENİ BİR TEORİ OLUŞTURULDU

Ne var ki, bu teorilerin ikisi de Büyük Patlama’dan sonraki birkaç yüz milyon yıllık süreçte geçerli olabilirdi. Baldassare ve ekibi, kara deliklerin oluşumundaki kilit noktanın galaksi merkezine yakın durumdaki yıldızların yoğunluğu olduğu görüşünü bir teori haline getirdi. Kudüs İbrani Üniversitesi’nden Nicholas C. Stone, NGC 1385, 1566, 334 ve 6503 adlı gök cisimleri üzerinde yaptıkları gözlemler hakkında şunları aktardı: “Bu, kara deliklerin doymak bilmez tabiatına dair tanık olduğumuz en harikulade örneklerden biri çünkü büyümeleri esnasında binlerce ya da on binlerce yıldız tüketebilirler.”

Bu bulgulara ek olarak, ekibin araştırmasının öne sürdüğü süreç Evren tarihinde herhangi bir zamanda gerçekleşebilir ve bugüne dek varlıkları pek bilinmeyen orta ölçekli kara deliklerin günümüze dek varlığını korumuş olabileceği fikrini de destekler.

Araştırmacılar bulgularını The Astrophysical Journal adlı dergide yayınladılar.

Yazının orijinali Universe Today sitesinden alınmıştır. (Diken'denTarkan Tufan çevirisi)