Bir fikrin yahut inancın doğruluğu veya yanlışlığı onu kabul edenlerin sayısıyla değerlendirilemez. Ancak çoklarınca böylesi bir yola başvurulduğu da malumdur. Aslında bu yanlış yolun kadim kökleri var. Bu cümleden olarak belirtelim ki, sayıca fazla olanın haklı ve güçlü addedilmesi son derece ilkel bir yaklaşımdır.

Öte yandan taraftar kitlesi üzerinden yürütülen güç ve haklılık gösterisini din ve inançtan bağımsız bir tavır olarak düşünmek de mümkün değildir. Zira kutsal metinlerde buna ilişkin açıklamalara rastlıyoruz. Kur’an, bu duruma “çokluk yarışı / tekasür” adını veriyor.

Kur’an’a göre çokluk yarışının iki unsuru var; biri evlat / taraftar çokluğu diğeri de mal çokluğu... Görmekteyiz ki, Kur’an’da, her iki çokluk yarışı unsuru da kınanmaktadır. Çünkü çokluk yarışı, müşriklerin tavrıdır ve şirk işaretidir. Haklılığı taraftar çokluğunda aramak ve oradan bir üstünlük çıkarmak doğrudan doğruya İslam karşıtı bir tutumdur. Zira İslam niceliğe değil niteliğe önem verir. Nitekim Kur’an’da niceliğin esas alınarak yoğun bir olumsuzlamanın yapıldığını biliyoruz.

Onlardan bir kısmını sıralamak isterim:

  1. İnsanların ÇOĞUNA uyan sapıtır. (Hayvanlar Bölümü 116. Söz / Enam Suresi 116. Ayet )
  2. İnsanların ÇOĞU bilmez. (Hayvanlar Bölümü 37. Söz / Enam Suresi 37. Ayet)
  3. Rızkı Allah’ın verdiğini ÇOĞU bilmez. (Sebe Bölümü 36. Söz /Sebe Suresi 36. Ayet)
  4. İnsanların ÇOĞU gerçeği örter. (Bal Arısı Bölümü 83. Söz / Nahl Suresi 83. Ayet)
  5. ÇOĞU fâsıktır. (Sofra Bölümü 49, 81. Söz /Maide Suresi 49, 81. Ayet- Uyarı Bölümü 8. Söz / Tevbe Suresi 8. Ayet - Demir Bölümü 16, 27. Söz / Hadid Suresi 16, 27. Ayet)
  6. ÇOĞU müşriktir. ( Romalılar Bölümü 42. Söz / Rum Suresi 42. Ayet)
  7. ÇOĞU inanmaz / iman etmez. (Dişi Sığır Bölümü 100. Söz / Bakara Suresi 100. Ayet.– Hud Bölümü 17. Söz / Hud Suresi 17. Ayet. – Gök Gürültüsü Bölümü 1. Söz. / Rad Suresi 1. Ayet.)
  8. ÇOĞU inkârcıdır. (Gece Yürüyüşü Bölümü 89. Söz / İsra Suresi 89. Ayet.)
  9. ÇOĞU gâfildir. (Yunus Bölümü 92. Söz / Yunus Suresi 92. Ayet)
  10. ÇOĞU şükretmez. (Dişi Sığır Bölümü 243. Söz / Bakara Suresi 243. Ayet. – Yunus Bölümü 60. Söz / Yunus Suresi 60. Ayet. - Yusuf Bölümü 38. Söz / Yusuf Suresi 38. Ayet)
  11. ÇOĞU zanna uyar. (Yunus Bölümü 36. Söz / Yunus Suresi 36. Ayet)
  12. ÇOĞU nankördür. (Ayırdedici Bölümü 50. Söz / Furkan Suresi 50. Ayet)
  13. ÇOĞU yalancıdır. (Şairler Bölümü 223. Söz / Şuara Suresi 223. Ayet)
  14. ÇOĞU Allah’a ortak koşar. (Yusuf Bölümü 106. Söz / Yusuf Suresi 106. Ayet)
  15. ÇOĞU haktan hoşlanmaz. (Mücevher Bölümü 78. Söz / Zuhruf Suresi 78. Ayet)
  16. ÇOĞU Kur’andan yüz çevirdi. (Açıklanmış Bölümü 4. Söz / Fussilet Suresi 4. Ayet)
  17. Kâfirlerin ÇOĞU akletmez. (Sofra Bölümü 103. Söz / Maide Suresi 103. Ayet)
  18. Ölüleri Allah’ın dirilteceğini ÇOĞU bilmez. (Bal Arısı Bölümü 38. Söz / Nahl Suresi 38. Ayet)
  19. Kıyametin geleceğine ÇOĞU inanmaz. (İnanan Bölümü 59. Söz / Mümin Suresi 59. Ayet)
  20. Doğru olan dinin Müslümanlık olduğunu, ÇOĞU bilmez. (Romalılar Bölümü 30. Söz / Rum Suresi 30. Ayet. – Yusuf Bölümü 40. Söz / Yusuf Suresi 40. Ayet)

İşte böyle... Kur’an, insanların çoğunluğunun yanlışta, haksızlıkta, adaletsizlikte, inkarda ve ŞİRKTE olduğunu ilan ediyor. Hal böyleyken insanların çoğunluğu benden yana, benim partimden yana, benim iktidarımdan yana, o halde haklı olan, üstün olan benim, diye övünmek ne demek oluyor? Üstelik bunu, dini değerleri savunduğunu söyleyenlerin yapması daha da trajik değil midir?

Kur’an, üstünlüğü nicelikte değil nitelikte görüyor. Nitekim Odalar Bölümü’nün 13. Sözünde / Hucurat Suresi’nin 13. Ayetinde, Allah katında insanların en değerli ve en üstün olanlarının; “takva sahibi yani sorumluluk duygusu yüksek ve bilinçli kimseler” olduğu belirtiliyor.

Öte yandan Kur’an’da mal bakımından çoklukla övünmenin kınandığı pek çok ayet de var. Ama bunların en çarpıcı ve sarsıcı olanı “Elleri Kurusun Bölümü / Tebbet Suresi”nde Ebu Leheb için söylenen ifadelerdir.

... Ne malı kurtardı onu ne de yapıp ettikleri. Yakında o, alevli bir ateşin içine girecektir...”

Malın çokluğuyla övünmek; lüks arabalarıyla, uçaklarıyla, bilmem kaç odalı saraylarıyla övünmeyi de kapsıyor olabilir mi? Elhak olabilir. Öyleyse burada da bir Ebu Leheb tavrı var demektir.

Peki, o kimseyi bekleyen nedir?

Alevli bir ateş!

Şimdi gelelim Kur’an’da çokluk yarışının anlatıldığı ve kınandığı o bölüme / sureye...

Adı; Tekasür Suresi yani Çokluk Yarışı Bölümü!

Çoklukla övünmek sizi iyice oyaladı.

Mezarları sayacak kadar ileri gittiniz.

Doğrusu, yakında bileceksiniz.

...

Elbette ki cehennemi göreceksiniz.

Evet, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.

Sonra o gün, dünyada size verilen nimetten sorguya çekileceksiniz.”

Bu bölüm / sure, iki müşrik Arap kabilesinin çokluk yarışını anlatmaktadır. Bölümde /surede, hangi kabilenin daha çok nüfusa ve dolayısıyla güce sahip olduğunu tespit için mezardaki ölüleri bile saydıkları anlatılıyor.

Ne ilginç değil mi?

Gücü ve haklılığı taraftar sayısında aramak, o günden bugüne pek değişmemiş. Şirk devam ediyor. Müşriklerin gücü de sürüyor.

Yaptığınız yanlışların ve işlediğiniz suçların hesabını verin, denildiğinde mahkemeleri değil de taraftar sayılarını / oy oranlarını adres gösterip aklanma ve hesap verme yeri sandıktır, diyenlerin durumu Kur’an’a göre kınanası bir durumdur. Zira bu hal bir müşrik halidir.

Öte yandan; Türkiye’de, 2010 referandumunda; “Mezardakileri bile kaldırın ve oy vermeye götürün!” diyen FETÖ lideri Fethullah Gülen’in tavrı tam da surede geçen; “mezarları bile sayacak kadar ileri gittiniz!” ayetiyle ne kadar da örtüşüyor!

Sözün özü; görüleceği üzere FETÖ tam bir müşrik örgütüdür. Onu destekleyip bu denli güç kazanmasına yol açanlar da şirke hizmetlerinden ötürü aynı şekilde müşriktirler.

Düşüne düşüne gerçeği arıyoruz. Gözlerimiz neler görüyor, neler!

Öyle ki, Türkiye’de ve İslam dünyasında yürek yakıcı ve vicdan sızlatan adaletsizliklere tanık oluyoruz. Buna karşı bir feryat halinde yükselen adalet taleplerini de duyuyoruz.

Lakin otoriter yönetimler bu talepleri fitne etiketiyle damgalamaktan haya etmiyor.

Bir avuç fitneci, bir avuç anarşist yahut bir avuç terörist nitelemesine maruz bıraktıkları insanların sözde haksızlığını, az göstermeye çalıştıkları sayıları üzerinden ispat etmeye uğraşıyorlar.

Heyhat; adalet talebini dahi talep edenlerin sayısı üzerinden değerlendirebilme yanlışına savrulanları anlamak mümkün değildir. Zira adaleti bir kişi bile talep etse o haklıdır. Adaletsizliği ve zulmü milyonlarca kişi desteklese bile onlar haksızdır.

Zalimin iktidarına milyonlar, on milyonlar bile destek olsa zalim, yine zalimdir, yine zalimdir.

Zira taraftar sayısının çokluğu zulmü silemiyor.

Öte yandan mazlumun kimsesi olmasa bile o yine haklıdır, yine haklıdır.

Bilelim ki, Habil ile Kabil’den beri devam eden hak – batıl mücadelesinde nihai zafer, çoğunluğun değil haklıların olacaktır.

Ne demiş atalar?

Zalimin zulmü varsa, mazlumun Allah’ı var!

Ama Allah, mazlum ayağa kalkmadıkça o mazluma yardım etmez.