Toplumsal Tarih

Ateşi ve ihaneti gördük
ve yanan gözlerimizle durduk
                           bu dünyanın üzerinde.

                                              Nazım Hikmet

Tam 100 yıl önce bugün Anadolu, şimdi olduğu gibi çok zor bir süreçten geçiyordu. İngiltere önderliğindeki Batı emperyalizminin Anadolu'ya gönderdiği Yunan askerleri, Batı Anadolu'yu işgal etmiş; Eskişehir, Afyon ve Kütahya düşman eline geçmişti.

21 Temmuz’da yapılan taarruz başarılı olamayınca Türk ordusu, Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle hem güvenliğini sağlamak hem de savaşa hazırlanabilmek için Sakarya Irmağı'nın doğusuna çekildi.

Düşman Ankara'nın 80 km. batısına Polatlı'ya kadar ilerlemişti.

'ORDU NE YAPIYOR, MİLLET NEREYE GİDİYOR?'
Yunanlıların ilerlemesi ve Türk ordusunun Sakarya’nın doğusuna çekilmesi halk arasında ve Meclis’te karamsarlığa neden oldu. Artık savaşın kazanılamayacağı söylentileri yayılmaya başladı. Büyük Millet Meclis'inde, “Millet nereye gidiyor?”, “Ordu ne yapıyor?” sözleriyle sert tartışmalar yaşandı. Bazı milletvekilleri, Mustafa Kemal Paşa’nın ordunun başına geçmesi gerektiğini ifade etmeye başladılar. Bu kişiler, iki grupta toplanıyordu. Bir grup, Mustafa Kemal Paşa’ya güvenirken diğer grup güvenmiyor ve kaybedilecek savaşın sorumluluğunu ona yüklemek istiyorlardı.

GAZİ'NİN BÜYÜK DEHASI
Kendisine kurulan tuzağın farkında olan Mustafa Kemal Paşa, büyük stratejik dehasıyla ordunun başına geçmek için Meclis'in bütün yetkilerinin üç ay için kendisine devredilmesini istedi. Böylece hem vekillerin istediği gibi sorumluluğu üstüne alacak hem de muhalefetin çelmelerini savuşturarak vakit kaybetmeden hızlı kararlar alabilecekti. Büyük Millet Meclisi, 5 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal Paşa’yı “Türk Orduları Başkomutanı” olarak atadı. Böylece Mustafa Kemal Paşa 3 ay süreliğine Meclis’in tüm yetkilerine sahip oldu.

TEKALİF-İ MİLLİYE EMİRLERİ
Başkomutan seçilen Mustafa Kemal Paşa, orduyu güçlendirmek için tüm halkı fedakarlığa çağırdı. Bu amaçla 7-8 Ağustos 1921’de Tekâlif-i Milliye Emirlerini (Milli Emirler, Yükümlülükler) çıkardı. 10 yıldır devam eden savaşların yoksullaştırdığı fedakâr Anadolu halkı, elinde ne varsa yarısını ordusuyla paylaştı.

'HATTI MÜDAFAA YOKTUR...'
5 Ağustos 1921 günü Başkomutanlık görevini üstlenen Mustafa Kemal Paşa, Sakarya Nehri batısında topladığı Türk ordusuyla bir savunma hattı ördü. "Savunma hattı" desek de bu hat, o zamana kadarki askeri stratejilerde bilinen türden bir hat değildi. Gazi'nin Sakarya Muharebesi'nin en ateşli ve karanlık günlerinde söylediği “Savunma hattı yoktur, savunma sathı vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz” sözleri tarihe geçecekti.

"Sakarya Meydan Muharebesi", 22 gün 22 gece devam ederek 13 Eylül 1921 günü, düşmanın Sakarya Nehri'nin doğusunda tamamen yok edilmesiyle sonuçlanmıştı.

Bu büyük başarı üzerine 19 Eylül 1921 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'ya Mareşal rütbesi ve ‘Gazi’ unvanı verildi.

Mustafa Kemal, Gazi Mustafa Kemal oldu.

O zamanki adıyla Büyük Millet Meclisi'nin Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e verdiği "başkomutanlık" rütbesinin 100'üncü yılı kutlu olsun.

"Vatan-Emek-Hürriyet" şiarıyla yayın yapan Toplumsal ailesi olarak Kurtuluş Savaşımızın kazanılmasında çok önemli bir dönüm noktası olan bu kararı 100'üncü yıldönümünde kutluyor; kararı alan Gazi meclisimizi vekillerini ve Kurtuluş Savaşımızın diğer isimsiz kahramanlarını saygıyla anıyoruz.