İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu şiddet ve hiddetiyle Türkiye’den en çok konuşan siyasetçilerden birisi.

İçişleri Bakanı değil de muhalefetle kavganı bakanı gibi. Bu tavrı da partide ayakta kalabilmek için kullanıyor.

Hatırlayın: Geçen yılki belediye seçimleri sürecinde Ekrem İmamoğlu’na yeşil toplu sosyal medyacıların tavrıyla saldırmıştı.

Öyle bir partizanlık yapıyordu ki AKP’lileri bile şaşırtıyordu.

Süleyman Bey’in göze girmek çırpınışlarına karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan onu iki kez ötekileştirdi. İlk tokatı yediğinde Süleyman Bey istifa ediyormuş havası verdi ama etmedi.

Sonuncu kararında Sayın Erdoğan onu açık açık hırpaladı. Süleyman Bey’in aldığı sokağa çıkma yasağını kaldırdı.

Böyle hırpalanan bir bakanın çoktan istifa etmesi gerekirdi ama Süleyman Bey’in bu yediği yumrukları algılamak niyeti yoktu. Hiçbir şey yokmuş gibi vatan kurtaran kahraman havalarına devam etti.

SAYGI ÖZTÜRK NAMUS TİMSALİDİR
Süleyman Bey’in partizanlık yaparak göze girme çırpınışının son örneğini gazeteci yazar Saygı Öztürk’e ettiği hakaretlerde bir kez daha gördük.

Saygı Öztürk, son yazısında Trabzon’da dönen dolapları açıklıyor. Bunlardan birisi de Trabzon Belediyesi’ne işçi olarak giren Ali Ayvazoğlu’nun müthiş yükseliş hikayesi. Bu şahıs şu an Trabzon AKP Milletvekili olan Bahar Ayvazoğlu ile evlendikten belediyede özel kalem müdürlüğüne getirilip memur yapılıyor. Yetmiyor ardından İl Kültür Turizm Müdürlüğü’ne atanıyor.

Saygı Öztürk, karı-kocanın bu müthiş yükselişinin perde arkasını yazınca, Süleyman Soylu bir fedai gibi ortaya çıkıp Saygı Öztürk’e saldırıyor. Şu yazdığı cümleye bakar mısınız?

“Saygı Öztürk’ün bu yazısı namussuzluktur!”

Saygı Öztürk’ü iyi tanırım. O, vatansever, milli değerlere bağlı biridir. Ve o dosdoğru bir insandır. AKP’ye yanaşsaydı ve çıkarını düşünseydi şimdi han hamam sahibi gazeteciler arasında olurdu.

Bu ülkede namuslu insan sayılacaksa ilk başta ismi anılması gerekenlerden birisi bizim Saygı’dır.

Süleyman Bey’in bu tavrına bakan AKP yöneticileri onun arkasından kıs kıs gülmektedirler. “Süleyman gibi sonradan olmanın AKP’liliğine derman yetmez!” dediklerini duyar gibiyim.

VATAN SEVGİSİ BU İSE KALSIN…
AKP’li vekil TBMM kürsüsüne çıkmış, CHP’lilere ayar veriyor.

-Vatan sevginizden şüphe ederiz.

Konu, güreşçi Hamza Yerlikaya’nın devlet bankası Vakıfbank’ın yönetimine getirilmesi.

Peki, parasever Hamza’nın özellikleri, banka yönetimine getirilecek kişilerin özelliğini taşıyor mu?

Taşımıyor.

Öyleyse bu atama, kanunsuzdur.

Bu atama devletin olanaklarını partizan bir eski sporcuya sömürtmektir.

Bu soygunu vatan sevgisi altına saklamaya çalışanlar da AKP’liler…

Eğer kazandıklarıyla yetinmeyen Hamza’ya bir yerlerden para akıtacaksanız, götürün devlet ihalelerini vererek zengin ettiğiniz o müteahhitlerin birisinin kadrosunda besleyin. Örneğin ballı ihalelerin müteahhidi olması yetmiyormuş gibi bir de Türkiye Futbol Federasyonu başkanlığı görevini verdiğiniz Nihat Özdemir’in şirketine yerleştirin.

Ya, ilkokulda olsa doğru düzgün cümle yazmayı beceremediği için sınıfta bırakılacak olan RTÜK Başkanı Ebu Bekir Şahin’in Halkbank yönetimine atanmasına ne diyeceksiniz efendiler?

Bu ülkenin iktisat ve ekonomi alanında eğitim yapmış pırıl pırıl gençleri işsiz dolaşırken; AKP’ye militanlık ettiler diye hak etmeyenleri çok yüksek makamlara atamak, hangi vicdana sığıyor acaba?

Kimse, devlet malını yiyenleri vatansever maskesi altında saklayamaz. Bu millet ilk seçimde bu yasaya uydurulmuş vurgunların hesabını soracaktır.