Sözcü Gazetesi yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru, Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz ve gazetenin sahibi Burak Akbay'ın da aralarında bulunduğu 9 sanığın “FETÖ'ye yardım” iddiasıyla açılan davada karara tepkiler büyüyor. 

Sözcü yazarı Necati Doğru, bugünkü "Son sözümün diğer yarısı!" başlığıyla yayımladığı yazısında, "Eğilmez, bükülmez çelik gibiyim. 3 yıl 6 ay 15 gün yatarım. 78 yaşında çıkar,  yolsuzlukları, hırsızlıkları, din ve Allah tüccarlığını yine yazarım. Ben vatanımı seviyorum." ifadelerini kullandı. 

İŞTE DOĞRU'NUN SES GETİRECEK YAZISI 
Bizim davanın 7'nci celsesi başlayacaktı. Yargıçlar yerlerini aldılar.

Karar günüydü.

Biliyorum. Usüldendir. Mahkeme başkanı yargılanan 8 gazeteci (Emin. Metin. Mustafa. Yücel. Yonca. Mediha. Gökmen. Necati) tek tek “son sözünüz” diye sormaya başladı.

Arkadaşlarım.

– Suçsuzum.

– Beraat istiyorum.

– Adalete güveniyorum.

– Ben darbelere karşıyım.

Diyorlardı.

Ayağa kalkıyor, mikrofonun bulunduğu masaya 3 adım yürüyor, yüksekte kürsüde yerlerini almış yargıçlara doğru birer cümle söyleyip yerlerine oturuyorlardı.

Mahkeme Başkanı Yargıç!

Bugün asık suratlıydı.

Her celsede ikinci olarak bana söz verirdi, bu kez beni son sıraya bırakmıştı. Ben ise bütün gece “son söz olarak” neleri söyleyeceğimi kafamda iyice kurmuştum. 

Arkadaşlarım niçin böyle tek cümlelik son sözle bitiriyorlar diye meraklanmıştım.

★★★

Nihayet sıra geldi.

Necati son sözün!

Başladım:

7 celsedir buraya önünüze geliyorum. 7 celsedir burada “bilerek ve isteyerek FETÖ'ye yardımcı olduğumu gösterecek tek bir somut belge, tek bir bilgi, toplu iğne ucu kadar da olsa bir kanıt” sunamadınız. Benim yazdıklarım ortada. Geçmişim belli. Ben, Allah, Peygamber, din tüccarlığı yapan bu adamların (Fetullahçıların) yardımcısı olamam… Kimse inanmaz… Bu çamur bize yapışmaz…

Devam edecektim.

Etmedim.

Arkadaşlarım tek cümleyle yetinmişti. Uzatıp, cümleleri çoğaltırsam sanki “kendimi büyük görüyorum” gibi duyguya kapıldım.

Orada kestim.

★★★

Oysa evde “son sözümün diğer yarısı olarak” şu cümleleri söylemeyi kafama koymuştum.

Sayın yargıçlar!

7 celsedir buraya geliyorum. Sizi gözlemliyorum. Çok genç 30-35 yaşında insanlarsınız. Evlisiniz. Kız ve oğlan çocuklarınız var.

Çocuklarınız büyüyecekler.

Üniversite okuyacaklar.

Ola ki… Sizin çocuklarınızdan biri hukuk fakültesini bitirdi. Doktora yapmaya karar verdi. Ve doktora konusunu da “Türk Ceza Mahkemelerinde yargılanan gazeteciler” diye seçti. Ve şimdi 7 celsedir görüşülmekte olan “Necati Doğru bilerek ve isteyerek FETÖ'ye yardımcı oldu” davasının kayıtlarını inceledi. Ve bu dosyalarda Necati Doğru'yu ve diğer arkadaşlarını suçlu bulacak hiçbir somut belgeye, bilgiye, kanıta rastlayamadı.

Sayın Yargıçlar!

Son sözüm şudur:

Kararınızı yarın çocuklarınızdan utanmayacak şekilde verin…

★★★

Karar çıktı!

Tarih unutmaz. Utanç verici kararı alanları kaydeder. Beni suçlu bulup, “3 yıl 6 ay 15 gün hapis kararı” veren 3  yargıcın kabul ettiği ilk iddianameyi hazırlayan savcı “rüşvet istemekten mahkum olmuş” birisiydi.

Nerden baksan!

Utanç verici!

Türk Hukuku adına!

Yüz kızartıcı.

Ben 75 yaşındayım.

Sağlığım yerinde.

Eğilmez, bükülmez çelik gibiyim. 3 yıl 6 ay 15 gün yatarım. 78 yaşında çıkar,  yolsuzlukları, hırsızlıkları, din ve Allah tüccarlığını yine yazarım. Ben vatanımı seviyorum.

Siz okurlar üzülmeyin.

Sıkmayın canınızı.

Şunu bilin: Bizi iktidarın uşağı olamadığımız için “Fetullahçı” lekesiyle damgalamak istediler. Hukuku da alet olarak kullandılar.