Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite Üyesi Savaş SarıSivas katliamının 30’uncu yılında Sivas katliamının hesabının sorulmasının bugünkü tarikat düzeninin sona erdirilmesiyle mümkün olacağını söyledi. 

soL'un özel haberine göre; Türkiye’de uzun süredir karanlığın hüküm sürdüğüne dikkat çeken Savaş Sarı, “Kırk yılı aşan bir dönem sözünü ettiğimiz. Emekçi halkın örgütlülüğünün dağıtıldığı, yurttaşların hak saydığı her şeyin ellerinden tek tek alındığı, ülkenin ileri değerlerinin ve aydınlık insanlarının yok edilmeye çalışıldığı bir dönemden söz ediyoruz. 2 Temmuz 1993 bu dönemin en sarsıcı ve yıkıcı tarihlerinden biriydi” dedi. 

Katliamda düzen siyasetçilerinin tamamının rolüne işaret eden Sarı şu ifadeleri kullandı: 

Sivas’ta yitirdiğimiz insanlarımız, yobaz bir güruh tarafından sergilenen karanlık gösteri, bu gösteriyi olumlamaktan hatta desteklemekten çekinmeyen Türkiye sağı ve hükümetin büyük ortağı DYP, bunlar yaşanırken üç maymunu oynayan hükümetin küçük ortağı SHP (yani bugünkü CHP).  Sivas katliamında, fail, azmettiriciler ve suça ortak olanlar ayan beyan ortadaydı. Türkiye’de düzen 2 Temmuz günü Sivas’ta tüm unsurları ile halka ve aydınlığa kastetti. 

Patronların ve uluslararası sermayenin bitmek bilmeyen ihtiyaçlarına yanıt vermenin koşulu Türkiye’de karanlığın hüküm sürmesiydi. Türkiye laik bir ülke olmaktan çıkarılmalı, halkın sahip olduğu aydınlanmacı direnç kötürümleştirilmeliydi.

Halkın sahip olduğu aydınlanmacı direncin kırılmasının koşulunun din istismarının meşrulaştırılması, tarikat örgütlenmelerinin siyasette ve toplumsal yaşamda söz sahibi olmalarıyla sağlanabileceğinin düşünüldüğünü ve katliamın da bu yönde halka karşı bir meydan okuma olduğunu hatırlatan Sarı, “Aradan geçen 30 yılda Sivas’ta yaşanan katliamın sonuçlarını hayatımızın her anında görüyoruz. AKP’nin iktidara gelişi ve 20 senelik iktidarında yaptıkları ortada. Yağmanın, sömürünün sınır tanımaz hale geldiği bir Türkiye var karşımızda. Cumhuriyetin kazanımlarının, laikliğin fiilen yok edildiği bir Türkiye. Bugün Sivas katliamı ile hesaplaşmak için öncelikle laik, aydınlık Türkiye’yi kurmak zorundayız. Yobazlarla hesaplaşabilmenin koşulu, onların yuvalandığı tarikatların dağıtılmasından geçiyor. Devlet kurumlarını aralarında pay etmiş, holdingleşmiş, siyasette partiler kurup partiler dağıtan bir güç haline gelen tarikatlar derhal dağıtılmalı” dedi.