CHP'nin 2014 yerel seçimlerinde Kağıthane Belediye Başkanı olan ve büyük bir başarıya imza atan adayı Serdar Kurşun, "gecikmiş özeleştiri" başlıklı bir açıklama yazarak 2014'te ve 2024'te olanları anlattı. 

Kurşun, açıklamasında şunları ifade etti: 

Sevgili Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri ve emektar üyeleri, kıymetli yurttaşlarım.  

2014 senesinde siyasete atılmaya karar verdim. Ülkeme, memleketime olan sevgim ve sizlere hizmet etme hevesim nedeniyle Kağıthane’de halkçı bir belediyecilik anlayışını yeşertmek için aday olmaya karar verdim.

Bu sebeple Cumhuriyet Halk Partisi Kağıthane Belediye Başkan Aday Adaylığı başvurusunda bulundum.

2014 Kasım ayının üçüncü haftasında CHP Genel Merkezi, adaylığımı onayladı.

Adaylığım, genel merkez, il yönetimi ve ilçe yönetimi tarafından onaylanmıştı, ancak bu ilçede tüm güçleri birleştirip omuz omuza mücadele vermek adına aday adayı olan beş arkadaşımızla toplantı talep ettim.

Bu toplantıyı ilçe yönetim kurulunun gözetiminde tüm adaylar bir araya gelerek mülakatımızı gerçekleştirdik.

Mülakatımızda aday adayı olan arkadaşlarım, doğru olanın ön seçim yapılması olduğunu dile getirdi.

Genel merkez tarafından adaylığım netleştirilmiş ve ilan edilmiş olmasına rağmen hiç itiraz etmeden kabul ettim.

Genel merkez ise ön seçimde kaybetmem halinde adaylaştıramayacaklarını deklare etti.

Tüm bunlara rağmen ön seçimin yapılmasını istedim.

Çünkü Kağıthane’de birlik ve bütünlük içerisinde mücadelemi vermek istedim.

Ön seçim için kolları sıvamış, siyasi mücadeleme odaklanmıştım.

Ön seçime girerken hiçbir parti üyesi ile organik bir bağım yoktu.

Kimseye yanımda mısın karşımda mısın demedim.

Çünkü ben mazlumun yanındaydım, benim anlayışımda böyle dayatmalarla ayrışma yaratmak hiçbir zaman olmadı.

Bu davranış şekilleri birlikteliği, gruplara ayırmak demektir.

Sonra gruplar, kendi aralarında çatışır ve asıl amaçtan uzaklaşırlar. Yani umut olmaktan çıkmış oluruz.

Sonraki süreçte Toplumsal Medya grubundan anket çalışmaları için bana yardımcı olmalarını talep ettim.

Bütün Kağıthane üyelerini telefonla arayarak ön seçime katılmaları için teşvik ettiler, her bir adayı sordular ve kime oy vermeyi düşünüyorsunuz sorusunu sordular.

Elde edilen sonuçlara göre anketten yüzde 57.8 oy oranıyla ilk sırada çıktım. Bu sonuç gazetelerde, haber sitelerinde ve yerel gazetelerde yer buldu.

Ve aynı hafta Pazar günü yapılan ön seçimde yüzde 58 alarak adaylaştım.

Bunları neden anlattım?

2014 yılında Kağıthane Belediye Başkanlığı seçimlerinde parti içi demokrasinin tüm basamaklarını tırmanarak aday oldum ve tüm örgüt yanımdaydı.

CHP örgütündeki hiçbir kardeşimle, hiçbir sorunum yoktu. (Benim açımdan)  

Ama seçim süreci boyunca il başkanı, il yöneticileri, 2’inci bölge milletvekilleri ve bazı ilçe yöneticileri tarafından açık bir ihanete uğradık.

Bu ihaneti gerçekleştirenleri o dönem kamuoyu önünde eleştirmediğim için partili yoldaşlarımdan özür diliyorum.

O tarihte bahsettiğim kişileri öz eleştiri vermeye davet etsem de kaçtılar.

Ama ben bunları ifşa ederek toplum nezdinde tecrit edebilir, soyutlayabilir, sokağa çıkamayacak hale getirebilirdim.

Bunu yapmadığım için özür dilerim.

Bu insanlar bu partiye çok büyük zarar verdiler.

Tekrar özür dilerim.

Benim yanımda 100 gün boyunca mücadele eden tüm CHP’li kardeşlerime de tekrar teşekkür ederim.

'ADAY AÇIKLANMADAN BİNA TUTULDU'

Gelelim 2024 yerel seçim sürecine…

Bu dönem Şişli Belediye Başkanlığı için aday adaylığı başvurusunda bulundum.

Bu kararımda genel başkan Özgür Özel’in kurultayda ön seçim sözü vermesinin de büyük etkisi oldu.

Ancak ön seçim sözü tutulmadı.

21 aday adayı mevcuttu.

Fakat adaylık başvurusunda dahi bulunmamış olan bir kişinin ismi önce kulislerde sonra basında dolaşmaya başladı.

Daha adaylığı dahi açıklanmadan il yönetimi tarafından bina tutuldu, ön cephesi giydirildi vesaire vesaire…

Bu 21 aday adayı arkadaşımla beraber, bu antidemokratik harekete karşı bir demokrasi mücadelesi başlatmak istedim.

21 aday adayı içinden 11 kişinin bir araya gelip salt çoğunluğu sağlayarak bir aday belirlemesini istedim.

Ancak arkadaşlarımız bu demokratik hareketi kendimi adaylaştırmak için kullanmak istediğimi düşündüler.

Bu arkadaşlarıma adaylık talebinde bulunmayacağımı imza vermelerinin yeterli olacağını hatta kendimi dışarda tutarak kalan 10 kişinin bir aday belirlemesini teklif ettim.

Ama olmadı. En nihayetinde bu isim tepeden inme bir şekilde aday ilan edildi.

Bense Kağıthane’den sivil toplum kuruluşları, partinin ilçe örgütü ve il yönetimi ve genel merkezden gelen talep üzerine Kağıthane için yeniden kolları sıvamayı düşündüm.

Çünkü parti ve halk tarafından verilen görevden kaçmam asla söz konusu olamazdı.

Bu yüzden Kağıthane için gelen teklife hayır demedim.

Ama ortaya bir şart koydum.

Şartım şuydu; Eğer Kağıthane’yi almak istiyorsanız beni adaylaştırın. Meclis üyesi sayısını ve oy oranını arttırmak için gelmeyin dedim.  

Çünkü göstermelik bir kampanya ya da meclis üyesi sayısını arttırma gibi bu ilçenin önemine göre basit bir talebin içinde olmayı asla istemedim.

Bu niyetimi açıkça ifade etmem ve göstermem maalesef birilerinin hoşuna gitmedi.

Sevgili partili kardeşlerim, Kağıthane ile ilgili görüşmeler sürerken genel merkezde bazı yöneticiler tarafından Serdar Kurşun adaylıktan çekildi algısı yaratıldı.

İstanbul’da il başkan yardımcılarından biri bana, ‘seçilmeyeceksin, kendini ezdirme, basına adaylıktan çekildiğini belirten bir demeç ver’ dedi.

Bense böyle bir şeyi asla kabul etmedim ve aday gösterilmemiş olmak benim için şereftir dedim.

Adaylaşan kardeşlerime başarılar diliyorum.

Selam, sevgi ve saygılarımla…

 Son söz: Arkasında düşmanı hisseden önündeki düşmanla savaşamaz. 

 

 Kurşun, açıklamasının "Ben kimim? Tanımayanlar için!" başlıklı bölümünde kendisini şöyle anlattı:

39 yıldır ülkeme hizmet eden bir iş insanıyım. İş hayatımda her zaman aileme, akrabalarıma, komşularıma, mahalleme, ilçeme, şehrime ve memleketime faydalı olmaya çalıştım. Hayat hikayemde hepsini sırasıyla gerçekleştirmek için emek harcadım, kendi memleketinden tek kuruş kar etmeyen bir iş insanı oldum. Yalnızca fabrikalarımda binlerce genci yetiştirdim. Fabrikalarımda üretilen ürünleri, yıllardır yalnızca yurtdışına satıyorum. Yani ihracat yapıyorum, otelimde yalnızca yabancı turistlere oda sattım. Böyle bir iş insanı olmaya çalıştım, ülkeme artı değer kattım. Siyasete de bu anlayışla girdim.