2013 yılında Amerika’da bir Siyahî gencin katilinin salıverilmesi sonrası başlayan « Siyahîlerin Hayatı Değerlidir/ Black Lives Matter » hareketi Amerika İngiltere ve Kanada’da etkin biçimde sürüyor. Tarihindeki tüm ayaklanmalara karşın ABD’nin devlet politikasından eksik etmediği ayrımcılığa öfkeli Siyahîlerin başlattığı harekette kiliseleri de yer alıyor.

Bu tarihi olayın etkili katılımcısı Chicago Siyahîlerin, ezilen ve ayrımcılığa uğrayanların mücadelesini simgeliyor. Illinois Üniversitesi’nin yaptığı incelemeler saha araştırmaları 2016 yılı « Our Duty to Fight / Savaşmak Görevimiz » sergisiyle ırkçılığın ve devlet terörünün geldiği boyutları Gallery 400’de gözler önüne serdi. Polis şiddetiyle katledilen George Floyd olayı sonrasında sinemayı plastik sanatları da egemenliğine alan harekete sosyal medya kayıtsız kalmadı.

İngiltere ayağını yürütenler Facebook’ta HomeNewsZone 1 hesabında örgütlendi. Londra’nın Kensington ve Chelsea semtlerinde bulunan Kristof Kolomb heykelleri olmak üzere, Trafalgar Meydanındaki kölelik taraftarı Horatio Nelson Sütununun, Güney Afrikanın apartheid yanlısı askeri lideri Jan Smuts’un heykelinin, Hindistan Bağımsızlık Savaşında ölen 2 milyon kişiyle yerlerinden yurtlarından edilen 20 milyon insanın ölümünden sorumlu, Prens Philippe’in amcası Louis Mountbatten’ın heykelinin, İngiliz kolonilerinden Sindh’in bir zamanlar valisi olan Charles James Napier’inkinin, University College London’un önündeki bazı ırkların aşağı genlere sahip olduğunu kanıtlayarak üremeyi kontrol altına almaya çalışmış Hitler’in esinlendiği Eugenist genbilimci Francis Galton’un heykelinin yanı sıra Londra’nın çeşitli semtlerine serpiştirilmiş ‘Sir’ ünvanlı köle tacirlerinin heykellerinin de kaldırılmasını talep ettiler.

Öte yandan eleştirmen Kadish Morris İngiltere’nin en varlıklı sanatçılarından Marc Quinn’in daha önce üstünde 17. Yüz Yıl köle tüccarlarından Edward Colston’un heykelinin durduğu Bristol’deki boş sütuna otoritelerden izinsiz « A Surge of Power (Jen Reid) / Güç Patlaması (Jen Reid) » adlı Siyahî kadın heykelini Temmuz 2020’de diktiğini yazdı.

Booker-Prize ödüllü romancı Bernardine Evaristo işin içinde ittifak olduğunu heykelin dayanışmayı simgelemediğini öne sürdü. Ondan evvel Quinn’in 10 bin sığınmacı ve ünlüden alınacak 2 bin litre kanın depolanacağı şişeleri sergilemeyi planladığını açıklayan yazar ırk adaleti arayan Siyahî halkların davasının Quinn tarafından asla savunulamayacağını belirtti. Sütunun kaderinin demokratik kararla belirleneceğini açıklayan Bristol Belediye başkanıysa protestocu Siyahî kadın heykeli Jen Reid’i 24 saat içinde kaldırınca egosuna düşkün ün meraklısı Quinn’in sosyal medya hesabı tıklanmada rekor kırdı.

Yerine konacak işin genç siyahî sanatçılara bırakılması gerektiğini belirten sanatçı Larry Achiampong kültür ve sanatta demokratik süreç by-pass edilerek radikal adaletin sağlanamayacığını, bu tarz zengin beyaz sanatçı korumacılığının suç yayma girişimi olduğunu söyledi.

Marc Quinn’in tersine mütevazı Siyahî heykeltıraş Thomas J Price’a ait « Reaching Out / Ulaşmak » heykeli Batı Londra’da Stratford civarındaki Lee Valley Bölge Parkı’nda Anthony Gormley, Alex Chinneck, Carsten Holler, Laura Ford, Rana Begum’unkilerle birlikte sergileniyor : İki eliyle cep telefonunu tutmuş günlük giysileri içindeki Siyahî kadın doğal ölçülerin üç katı büyüklüğünde. Bugün İngiltere topraklarındaki üçüncü Siyahî kadın heykeli.

J Price’ın gözünde yalnızlığı ve iletişimsizliği gösteren eser insan hayatını yönlendiren teknolojiye karşı angaje duruşta. Sanatta çokça deneyimlenmiş tarihî beyaz adam heykeli tutkusuna karşıgörüş olarak yarattığını belirten J Price Guardian’a verdiği röportajda Bristol Belediyesinden izinsiz gece yarısı sütun işgal ederek heykel koyan Quinn’in dileğini tam anlamıyla gerçekleştirmiş olduğunu söyledi. Price’a göre yerine kalıcı olarak konacak heykel gölgelenmiş olmakla kalmayacak Siyahî sanatçıların üretken oldukları aktivizm sürecini de sabote etmiş olacak.

Dünyada herkes tarafından kabul edilebilecek uygulanacak ahlaki normların varlığına daha uzun süre hasret duyacak gibiyiz…