Umut Taştan

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca geçtiğimiz günlerde Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısı sonrasında açıklamalarda bulunmuş ve ’milli çıkarlar uğruna’ gizlediğini itiraf ettiği gerçek verilerin paylaşılacağını belirtmişti. Koca yaptığı açıklamada "vatandaşlarımızın talepleri doğrultusunda semptom göstermeyen pozitif vakaları da günlük tabloda vermeyi planlıyoruz" ifadelerini kullanmıştı. Fahrettin Koca’dan beklenmeyen bu çıkış ve açıklanan veriler Sağlık Bakanlığı’na yurttaşların güvenini iyice sarstı.

Türk Tabipleri Birliği ve diğer sağlık örgütlerinin, sağlık emekçilerinin aylardır açıklamasını istediği gerçek Covid-19 verileri, aylar sonra açıklandı ve yurttaşlarda haklı olarak ‘bu veriler de doğru değil’ şüphesi uyandırdı.

Türk Tabipleri Birliği eski Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Mehmet Raşit Tükel ile Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. İlker Belek, Bakan Koca’nın açıklamalarını, alınan tedbirlerin yeterliliğini ve son açıklanan Covid-19 verilerin güvenilirliğini, halk üzerindeki etkilerini Toplumsal’a değerlendirdi.

Artık elimizde Avrupa ile kıyaslanabilecek verilerin bulunduğunu belirten Doç. Dr. Belek, açıklanan verilerin ise doğruluğunun hiçbir yurttaş tarafından bilinemeyeceğini dile getirdi.

Açıklanan verilerle Türkiye’nin dünya genelindeki sıralamasına dikkat çeken Belek, "Türkiye, Avrupa’da vaka sayısı bakımından 1’inci ve dünyada 3’üncü sırada gözüküyor" ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. İlker Belek
- Doç. Dr. İlker Belek

SON VERİLER GERÇEK Mİ?
Doç Dr. İlker Belek, 'toplam' denilerek duyurulan veriler için şu değerlendirmeyi yaptı:

Bunu hiçbirimiz hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Yani Bakanlığın yaptığı bunca şeyden sonra, bu kadar veriyi gizlemesinden sonra açıkladığı rakamlar doğru mu değil mi? Artık hiç kimse bu konuda kimse bir şey söyleyemez. Ama en azından daha önce açıklanan sayılara göre gerçeğe çok daha yakın olduğu kesin. Dolayısıyla artık elimizde ne olursa olsun Türkiye’deki toplam vaka sayısını diğer ülkelerle, Avrupa’yla karşılaştırma olanağımız var.

Vaka sayısı bakımından ilk gün önce açıklanan 28. 531 ile Türkiye, Avrupa’da vaka sayısı bakımından 1’inci ve Dünya’da 3’üncü sırada gözüküyor. Avrupa’da en çok vaka saptanan ülke ki nüfusu Türkiye’ye yakın biliyorsunuz hemen hemen eş değerde. Almanya’da bile vaka sayısı en son 16 bin civarlarındaydı yanlış hatırlamıyorsam. Dolayısıyla Türkiye de Almanya’nın iki katı durumunda.

Yani durum vahim hiçbir önlem alınmadığı için. Salgını kontrol etmek bakımından etkili hiçbir şey yapılmadığı için ki biz bunu aylardır söylüyoruz, salgın tamamen kontrol dışındayken turizme izin verildiği için, AVM’ler açıldığı için, okullar açıldığı için, yurt dışından gelenlere test yapılmadığı için işler bu aşamaya kadar geldi. Son alınan önlemler de hiçbir işe yaramaz, durum daha da ağırlaşır. İşte o noktada da bilmiyorum ne yaparlar.

ÖNEMLİ OLAN AÇIKLANAN RAKAMLAR DEĞİL
Gerçek rakamların paylaşılmasının Covid-19 riskinin gerçek boyutlarını gözler önüne sermesi açısından çok önemli olduğuna değinen İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Raşit Tükel ise Sağlık Bakanlığı’na güvenin oluşması için şeffaf ve tutarlı olunması gerektiğini belirti.


- Prof. Dr. Mehmet Raşit Tükel

Tükel, günlük koronarivüs tablosunun Türkiye geneli olarak değil; bölgelere, illere, ilçelere göre hazırlanmasını ve alınacak önlemlerin de buna göre belirlenmesi gerektiğini söyledi.

Açıklanan rakamlar ne olursa olsun bu çerçevede önlemler alınmadığına değinen Tükel, şu açıklamalarda bulundu:

Bilgileri halkla paylaşılması, toplumla paylaşılması doğru verildiği zaman bunlara gerekli önem gösterildiğinde, buna uygun toplumsal hareketliliği kısıtlamaya yönelik önlemler alındığında halkında pandemi sürecine bakışı farklı olacaktır. Pandemi ile yapılan mücadeleye katılımı farklı olacaktır. Çünkü siz bir takım tavsiyelerle, ne yapılması gerektiğini içeren önerilerle pandemi sürecini yönetemezsiniz. Bunun için durumun paylaşılması, bölgelere göre, illere, ilçelere göre paylaşılması bu anlamda da riskin gerçekçi boyutunun ortana konması çok önemli. Bu topluma, insanlara bunun oluşturduğu tehlikeyi fark etmelerini ve buna ilişkin gerekli önlemleri alma konusunda uygun bir zemin oluşturmayı sağlayacak olan bir şey.

Sadece bu da yeterli değil. Çünkü bir kısmı son gelişmeleri dikkate alarak pandemiyi önlemeye yönelik, daha büyük önlemlerin alınmasını içermekte durumunda. Bütün bunlar olmadığı zaman, ortaya çıkan sonuç şimdi gördüğümüz gibi gerek vaka sayısında gerekse Covid-19’a bağlı vefat sayılarıyla karşımıza çıkmış oluyor.

GERÇEK VERİLER NEDEN ÖNEMLİ?
Türk Tabipleri Birliği de, bireysel olarak hekimler ve bilim insanları da pandeminin başından beri ısrarla gerçek verilerin açıklanmasını istedi, bunun da detaylı bir şekilde halka sunulması gerektiğini ifade etti. 

Raşit Tükel ise halka doğru verilerin sunulmasının önemini şöyle anlattı:

Bir az önce ifade ettiğim gibi güven sağlanması çok önemli. Bu da bilgilerin şeffaflığı ve doğru bilgilendirmeyle sağlanacak bir şey. Süreç içerisinde oluşabilecek bir şey olan güven oluşmadığında, ortaya çıkan her bilgi soru işareti ile karşılık bulacak.

Bilgi, ne için önemli? Bilgi, buna uygun önlemlerin alınmasıyla ilgili. Siz hangi önlemi nerede, ne zaman alacağınızı ancak bilimsel olarak bu verilere sahip olarak ve bunları değerlendirerek alabilirsiniz. Bunlar olmadığı zaman ne artışlar ne azalışlar, gerçekten bu süredeki gerçek durumumu yansıtıyor yoksa bunun dışında sayılar mı bir belirsizlik ortaya çıkıyor. Ve zaten alınan önlemlerinde gerek Haziran başında başlayan yeniden açılma sürecinde gerekse son dönemde gündeme gelen ama son derece yetersiz olduğu görülen önlemlerle sayıların ilişkisini kurmakta çok zor. Burada Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği alacağımız önlemlerin, açılmanın ya da kapanma süreçlerinin, toplumsal hareketliliği azaltma süreçlerinin, o sıradaki toplumda bulaşmanın ne derece yaygın olduğunu, vaka sayılarının değerlendirmesi sonucu alınması, burada bu bağlantıyı da görmedik, böyle bir ilişkiyi de görmedik. Bu anlamda bildirilen, her gün açıklanan vaka sayılarıyla ilgili çeşitli soru işaretleri oluşuyor. Bu da halkın, toplumun pandemiyle mücadeleye bakışını olumsuz etkiliyor. Diğer taraftan da sayı ne olursa olsun biz buna uygun bir önlemle de karşılaşmamış oluyoruz.

SÜREÇ BİLİME GÖRE DEĞİL, İHTİYACA GÖRE ŞEKİLLENİYOR

Bu yüzden süreç bilimsel verilerin ışığında değil tamamen tıbbın, bilimin, toplum sağlığının dışındaki bir takım saiklerle, bir takım ihtiyaçlar doğrultusunda yönlendirildiğini görmüş oluyoruz, böyle bir izlenime sahip oluyoruz.

Mutlaka almış olduğumuz önlemlerin arka planda gerekçesi olması lazım. Bilimsel olarak açıklanabilen, verilere dayanan ve bu söylendiği zaman birçok insan tarafından anlaşılması gereken açıklamalarının olması gerekir. Bunu görmüyoruz ya da bir takım önlemler alındığında bunun nasıl bir etkisi oluyor, toplumda Covid-19’la mücadeleye katkı mı sağlıyor yoksa o sırada sadece bir önlem olarak ifade ediliyor ama bunun bulaştırıcılık üzerinde herhangi bir etkisi yok mu? Bunların değerlendirilmesi ve bunun üzerine bir takım önlemlerin alınması gerekiyor. Durum ağırlaştıkça da önlemlerin buna uygun olarak yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor ve bunun bütün Türkiye nezdinde kurmaktan çok bölgelere göre, illere, ilçelere göre olması gerekiyor. Ama bunların hiçbirisini görmüyoruz. Niye bu önlem alındı, bunun bir karşılığı var mı, varsa nedir? Bunlarla ilgili herhangi bir açıklama karşımıza çıkmıyor, çünkü dayandığı şey bilimse bir veri üzerine değil.