Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz,  “Aşı var, aşı yapacak insan var. Aşı olmanın önünde hiçbir engel yok. Ama aşılama yavaş. ‘Aşı var isteyen olsun, isteyen olmasın’ diyecek noktada değiliz. Özellikle aşı tereddüdünün giderilmesi için çok aktif aşı kampanyası yapılmalı” dedi. 

HER GÜN BİR UÇAK DOLUSU İNSAN ÖLÜYOR
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından her ne kadar, “Endişe etmeyin, aşı oranımız yükseliyor. Maviye geçen illerimiz artıyor” dese de pandemi kontrolüyle ve aşılanmayla ilgili rakamlar iyimser bir tablo çizmiyor. Sadece son üç ayda Covid-19 nedeniyle 16 binden fazla insanımız nedeniyle yaşamını yitirdi. 6 Ekim Çarşamba günü günlük vaka sayısı kritik eşik olan 30 bini aştı. 14 Ekim Perşembe günü verilerine göre son 24 saatte 203 can kaybı yaşandı. Yani her gün bir uçak dolusu anne, baba, eş, kardeş, dede, nene, gebe, genç, çocuk aşıyla önlenebilen bir hastalık nedeniyle ölüyor. Önümüzdeki kış aylarında daha kalabalık ve havasız ortamların da etkisiyle virüs daha kolay yayılabilecek.

Türkiye verilerini dünya ölçeğinde değerlendirdiğimizde de tablo iç açıcı görünmüyor. Bugüne dek toplam vaka sayısında ABD, Hindistan, Brezilya, Britanya ve Rusya’dan sonra yaklaşık 7,6 milyon vakayla altıncı sırada yer alıyoruz.

Diken'den Mesude Erşan'ın haberine göre; salgının kontrolüyle ilgili bir diğer veri, test pozitifliği. Test pozitifliği 100 binde 254’e çıktı. 

EYLÜL'DE AŞI REHAVETİ BAŞLADI
Tüm bu kontrolsüzlüğe rağmen eylül ile birlikte aşılama sayılarında ciddi düşüşler başladı. Haftada 7 milyon doz aşı kapasitesine rağmen, haftada 2-2,5 milyon doza düştü. Oysa hedeflenen toplumsal bağışıklık oranına ulaşmak için bireylerin tam aşılı olması yetmiyor. Yaygın aşılama da en az bunun kadar önemli. 

TÜİK’e göre Türkiye nüfusu yaklaşık 83,6 milyon. Dolayısıyla toplumsal bağışıklık için gereken yüzde 80’lik orana ulaşmak için yaklaşık 70 milyon nüfusun tam doz olarak aşılanması gerekiyor. Aşısı tam olanların sayısı yaklaşık 46,7 milyon. Yani nüfusun yüzde 55’i aşılı.

Aşılı nüfus oranını en kötü ihtimalle yüzde 70’e çıkarmamız gerektiğini belirten Prof. Dr. Yavuz, şunları söyledi: 

Yeni aşılanan sayımız çok düşük. En riskli grup olan 65 yaşın üstündekilerin aşı oranı yüzde 85. Bu grup çok riskli aşılanma oranlarında yüzde 95’e ulaşmalıyız. Hala çok fazla aşısı tamamlanmamış yaşlı hasta kaybediyoruz. Bir doz, iki doz (inaktif aşı) olanlar korunduklarını düşünmesinler. Tüm dozların tamamlanması gerekiyor. Gebeler hiç aşı olmuyor. Gebe ölüm hızı çok arttı. Covid-19 aşıyla önlenebilen bir hastalık. Elimizde aşısı da varken bu kadar çok insanın her gün ölmesi çok acıklı bir durum. Başlangıçta günde milyon aşı yapıyorduk. Ölümleri engellemek için o hızda devam etmeliydik. En az 20-22 milyon kişiyi çok hızlı aşılamamız gerekiyor.

AŞI KARŞITLARI ZARAR VERİYOR
Tereddüt yaşayanlarla etkili bir iletişim kurulması ve aşının anlatılması gerektiğini vurgulayan Yavuz,  şunları söyledi: 

Elimizdekilere baktığımızda Covid-19 aşılamasında çok daha iyi ve sonuç alabilirdik. Fakat ‘insanları zorlamayacağız’ diye bir kaygı var. Oysa ki zorlamalıyız. Gerekli noktalarda keskin kararlar da alınabilir. Fransa gibi aşı karşıtlığının çok yüksek olduğu bir ülkede bile bizden daha yüksek oranda aşılanma var. Birçok yere zorunlu aşı koydular. Biz de sağlık çalışanlarına, öğretmenlere ve başka halkla yüz yüze çalışanlara zorunlu aşı koymalıyız. Sonuçta elimizde etkinliği gösterilmiş, düzgün aşılar var.

Aslında aşı karşıtlarının sayısının çok olmadığını, 25-30 hesabın sosyal medya üzerinde etkili olmaya çalıştığını belirten Yavuz, “Bunlar kötü, cahil, şarlatan, psikolojik sorunları olan, başka şekilde var olamamış insanlar. Dünyada da böyle. Toplum sağlığı ile oynuyorlar. Halk sağlığını sorumsuzca göz ardı ediyorlar. Bu kadar serbestlik olur mu” dedi.