Türkiye’nin kültür politikalarına yön veren makamlar; yaşayan insan hazineleri adı altında; sanatında ustalık konumuna yükselmiş; işini özgün biçimde yapan ve çevresel özellikleri de iyi yansıtan sanatçıları “yaşayan insan hazineleri” arasına alıyor. Bu ustaların saptanmasında şu ilkeler geçerliymiş:

* Ustalığını 10 yıldır icra ediyor olması,

* Sanatını usta-çırak ilişkisi ile öğrenmiş olması,

* Bilgi ve becerisini uygulamadaki üstünlüğü,

* Konusunda ender bulunan bilgiye sahip olması,

* Kişi veya grubun yaptığı işe kendini adamışlığı…

İşte bu özelliklere fazlasıyla sahip olan önemli bir müzisyen var: Rıza Dalga…

Niksar’ın Kuyucak Köyü’nden yetişmiş olan Rıza Dalga, ulusal çapta pek tanınmasa da Tokat’ta ortaya çıkan bölgesel türkü geleneğini en iyi icra eden ve bu eserlere yenilerini katan bir sanatçı.

Bu türkü ağzı daha çok Niksar-Reşadiye-Almus-Akkuş hattında baskın. Rıza Dalga, en az 40 yıldır güçlü sesiyle bölgeye özgü türküleri mükemmel biçimde okumaktadır. Ve durmadan da türkücü yetiştirmektedir. Bu haliyle de gerçek bir kültür hazinesidir. Kendisi aynı zamanda cümbüş sanatçısıdır.

Bölgede ayrıca kemani, bağlama, kaval ve davul-zurna eşliğinde de bu türküler okunmaktadır. Bu yöresel türkülerin en çok bilineni de Ellik denilen oyunla söylenen türküdür.

TRT GÖRMÜYOR
Orta Anadolu için abdal ağzı ne ise Tokat-Ordu hattındaki bu ağız da bölge için aynı güçteki bir damarı temsil etmektedir. Bu ağzın en güçlü temsilcisi Rıza Dalga’nın sesini ve eserlerini TRT ne yazık ki görmezden geliyor. Bir zamanlar Nida Tüfekçi etkisiyle Neşet Ertaş’a uygulanan yasak, şimdilerde Rıza Dalga’ya ve bu ağzın türkülerine de uygulanıyor. Bunda, bölge türkülerindeki “aşk, sevda, içki, kadın” gibi temaların rahat kullanımı da etkili olmalıdır.

Ama ortada çok özgün bir müzik ve bunu çok başarılı biçimde icra eden ve çıraklar yetiştiren bir sanatçı vardır.

***

Buradan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a çağrıda bulunuyorum: Sayın Bakan; bu eşsiz müziğe ve bu müziğin en güçlü, en iyi temsilcisi olan Rıza Dalga’ya sahip çıkın. Onu, ölümünden sonra anmak yerine; yaşarken onurlandırarak hak ettiği yere taşıyın…

Bu konudaki fikrimin nasıl oluştuğuna gelecek olursak: 1965 yılından beri keman çalan; şarkıları ve türküleri doğru okuyan bir amatörüm. Ama Türkiye’nin müzik tarihini ve insan kaynaklarını iyi bilirim. Bir kez daha söylüyorum: Hükümetin insan hazinesi olarak kayıt altına aldığı isimlerin içine Rıza Dalga, Tokat türkülerinin icracısı olarak girmeyi çoktan hak etmiştir.

Bakalım, Sayın Ersoy, bölgedeki birilerinin etkisiyle, “Bu türküler, daha çok Alevi köylerinde söyleniyor; insanlar da erkekli-kadınlı birlikte oynuyorlar; bunları öne çıkarmak dinimize uymaz!” mı diyecek; yoksa, “Bu türküler, bu türküleri yakanlar; söyleyerek yayanlar ülkemizin eşsiz kültürünün birer parçasıdır. Bunu yaratıp yaşatanları elbette insan hazinemiz olarak onurlandırırız…” mı diyecek?

Bekliyoruz Sayın Ersoy, bekliyoruz…