e-Devlet’i kontrol edin: Unutulan paranız PTT'de
e-Devlet’i kontrol edin: Unutulan paranız PTT'de
İçeriği Görüntüle

Ekonomist Yağız Kutay, Gazete Pencere'deki yazısında Abdullah Kiğılı ve Adnan Polat’ın son açıklamaları üzerinden reel sektördeki sıkışmayı analiz etti. Kutay, “Reel sektör maliyet baskısı içeriden, kur rekabeti dışarıdan boğuyor” diyerek, sorunun sadece kur politikasıyla çözülemeyeceğini vurguladı.

“Kur tutulunca dolar bazlı ciro eriyor”

Kutay, Gazete Pencere’de yayımlanan köşe yazısında, tekstil sektöründen gelen alarm niteliğindeki açıklamaları hatırlattı. Abdullah Kiğılı’nın “6 ay sonra üretim duruyor, devlet tekstili gözden çıkardı” sözleriyle, Adnan Polat’ın “Sanayiciyi ayakta tutamazsak enflasyon düşse de anlamı yok” uyarısının aynı noktaya işaret ettiğini belirtti:

“Kur tutulunca dolar bazlı ciro eriyor; içeride enerji, işçilik, kira ve finansman giderleri tırmanıyor. Hazır giyimde ihracat kan kaybediyor, ithalat artıyor.”

Sektör temsilcilerinin “fiyatımız yüksek kaldı” şikâyetinin temelinde baskılanan kurun yattığını belirten Kutay, “Kurun üstünü örtünce maliyet USD cinsinden de şişiyor” ifadelerini kullandı.

“Kuru salalım” romantizmi işe yaramaz

Kutay, bazı çevrelerde dile getirilen “rekabetçi kur” çağrılarını da eleştirdi. 2021’de yaşanan benzer bir süreci hatırlatan yazar, “Kuru salmak üç ay nefes aldırır ama altıncı ayda masraflar geri teper” dedi.

TCMB’nin 2023 tarihli araştırmasına atıf yapan Kutay, “Sepet kurda yüzde 10 değer kaybının enflasyona etkisi yaklaşık 2,5 puan. Kurla aldığını sandığın nefes, enflasyonla ciğer yakıyor” değerlendirmesinde bulundu.

TOBB ve hükümete çağrı: ‘Kredi musluğu aç–kapat’la kriz yönetilmez

Yazısında iş dünyasının tepkilerinin hükümete ve TOBB’a yönelik bir mesaj taşıması gerektiğini vurgulayan Kutay, “Oda–borsa sistemi, sektörün ortak aklını ve veri setini masaya koymalı; hükümet de para–maliye eşgüdümünü sağlamlaştırmalı” dedi.

Kutay, “Bu kriz ‘kredi musluğu aç–kapat’ politikasıyla yönetilemez. Kur rejimi ve enflasyon patikasında öngörülebilir, kural bazlı bir çerçeveye ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.

“Ucuz krediyle dövize değil, verimliliğe yatırım yapılmalıydı”

Gazete Pencere yazarı, 2020–2023 döneminde ihracatçılara sağlanan ucuz kredilerin büyük ölçüde döviz, altın ve gayrimenkule yönlendirildiğini, bunun da bugünkü sıkışmanın temelini oluşturduğunu belirtti:

“Otomasyon, enerji verimliliği, tedarik zinciri dijitalleşmesi gibi alanlara yatırım yapılmış olsaydı, bugün kuru bu kadar konuşmuyor olurduk.”

Kutay, verimlilik açığını kur artışıyla kapatmaya çalışmanın “pansuman değil, morfin etkisi” yarattığını vurguladı.

Kutay’dan “3 yıl ufku” çağrısı

Yazının sonunda Kutay, kısa vadeli çözümler yerine uzun vadeli bir politika çerçevesi önerdi:

  • Kural bazlı kur tutumu: Hedef kur değil, yalnızca aşırı oynaklıkta yumuşatıcı müdahale.

  • Para–maliye eşgüdümü: Vergi yamaları yerine önceden ilanlı, düzenli ayarlamalar.

  • Maliyet kanalını kırmak: OSB’lerde enerji verimliliği ve otomasyona vergi teşviki.

  • Seçici finansman: Katma değerli ihracatçıya uzun vadeli, ucuz kredi; döviz açığı taşıyana risk primi.

Kutay, yazısını “Kiğılı’nın feryadı da Polat’ın uyarısı da haklı; ama çözüm medyaya veryansın değil, TOBB’un masasına net talep koymak” diyerek noktaladı.