İslamcı camia yine birbirini yemekle meşgul. Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, İslamcı camiaya “Delirdiniz mi, delirdik mi” diye seslendi. AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın başkan yardımcısı olduğu Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM) İslamcı camiada hedef alınmasına dikkat çeken Kılıçarslan, “O koca koca adamlar, misal KADEM eliyle toplumda cinsiyetsizliğin ve eşcinselliğin yaygınlaştırılmaya çalışıldığına, KADEM’in aileyi yok etmek için kurulmuş bir şeytani organizasyon olduğuna ikna etmeye çabalıyorlar bizi. Delirdiniz mi, delirdik mi” diye yazdı.

KADEM’e yönelik İslamcı camiadaki saldırıların şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a yöneldiğini belirten Yeni Şafak yazarı Kılıçarslan, “Hızlarını alamadılar, bu sefer de hedeflerine Emine Erdoğan’ı koydular” ifadelerini kullandı. “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”nde Emine Erdoğan’ın yaptığı konuşma üzerinden hedef alındığının altını çizen Kılıçarslan, “Meğer Emine Erdoğan da o projenin bir parçasıymış” şeklinde yazdı.

Kılıçarslan’ın yazısından bir bölüm şöyle:

(...) Sıra kadın haklarını konuşmaya gelince bugünün sorunlarına zerre kadar ilgi duymayan, bugün ne olduğu hakkında zerrece fikri olmayan koca koca adamların, kötü bir ezbere sığınarak ve ağızlarını doldura doldura “aile elden gidiyor” diye lafa başlamalarından tabiri caizse ikrah etmiş vaziyetteyim. Kadın hakları ya da kadına karşı şiddetle mücadele konuşabilmek için öncelikle söze “bakın, ailenin altını oymaya çalışmıyorum, eşcinselliği savunmuyorum, cinsiyetsizleştirme operasyonun bir parçası değilim” diye başlama zorunluluğu hissetmekten hiç hazzetmiyorum.

O koca koca adamlar, misal KADEM eliyle toplumda cinsiyetsizliğin ve eşcinselliğin yaygınlaştırılmaya çalışıldığına, KADEM’in aileyi yok etmek için kurulmuş bir şeytani organizasyon olduğuna ikna etmeye çabalıyorlar bizi.

Delirdiniz mi, delirdik mi?

Hızlarını alamadılar, bu sefer de hedeflerine Emine Erdoğan’ı koydular. “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” dolayısıyla bir konuşma yaptı Emine Erdoğan. Konuşmayı baştan sona dinledim. Gayet düzgün, oldukça önemli, o tanımlama üstünlüğüne meydan okuyan, mevcut durum üzerinden de “kendimize mahsus bir alan açmaya çabalayan” bir konuşma idi.

Estirilen havaya bakarsak değilmiş. Meğer Emine Erdoğan da o projenin bir parçasıymış.

Ne demiş konuşmasında Emine Erdoğan? “Kadına karşı şiddetin sadece fiziksel boyutu yok, psikolojik ve ekonomik boyutu da var” demiş. Aman ne büyük suç. Çünkü gerçekten “psikolojik şiddet” diye bir şey yok. “Ekonomik şiddet” diye bir şey yok.

Başka ne demiş? “Kadın cinayetleri haberlerine dönüp baktığımızda, faillerin, sebep olarak kıskançlık, namus, boşanmayı istememe gibi nedenler sıraladığını görüyoruz. Özellikle ahlakla ilişkilendirilmiş sebepler başı çekiyor. Unutmayalım ki, ahlak insani bir fazilettir. Cinsiyetten bağımsızdır. Başkasının ahlakından sorumlu olmak kimsenin görev tanımı değildir.”

İşte size affedilemez bir suç. Ne demek “başkasının ahlakından sorumlu olmak kimsenin görev tanımı değildir.” Biz erkekler hidayet makinesi değil miyiz yani? Ahlak polisi değil miyiz? Şeriat zabıtası değil miyiz?

Tekraren soruyorum: Delirdiniz mi, delirdik mi?